Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1681)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 23.12.2015 23:43:41

ZENGİN MUSEVİ`DEN VE SARHOŞ RUM`DAN KORK







ZENGİN MUSEVİ`DEN VE SARHOŞ RUM`DAN KORK











Nisan`da Mısır/ Şarm El Şeyh`de 26. Arap Birliği Zirvesi`nde, barışa yönelik bölgesel bir güvenlik tehdidi durumunda devreye girmek üzere NATO uzantısı birleşik Arap Ordusu kuruldu.






Şimdilerde Ortadoğu`da Sünni ülkelerin İsrail`i tanıması karşılığında Filistinlilerle kapsamlı bir barış anlaşması yapılabileceği konseptinde yeni bir strateji geliştiriliyor.

İsrail`in ve Suudi Arabistan`ın İran`ın Şii hilâliyle yayılma stratejisine karşı güvenliği ve bölgenin bölüşümüne yönelik,

Suudi Krallığı liderliğinde Sünni Arap ülkeleri ve Türkiye`nin katılımı ile Ortadoğu`da Rusya ve İran`ın nüfuz ettikleri alanlarda karşılarında bulacağı savunma paktı emsali bir mekanizma oluşuyor.






Yeni mekanizma için Türkiye`nin İsrail ve Mısır ile soğuk ilişkilerinin düzeltilmesine çalışılıyor.

Türk ve İsrailli diplomatlar iki ülke arasındaki buzları eritmek için İsviçre`de yarı resmi statüde görüşmeler yapıyor.






Nitekim Türkiye`nin İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi için talep ettiği,

İsrail`in özür dilemesi, Mavi Marmara mağdurlarına tazminat ödenmesi ve Gazze`deki ablukanın kaldırılması konularında,

2013`te ABD Başkanı B.Obama`nın arabuluculuğunda özür dilendiği,

Tazminat konusunda ise maddi miktarlar üzerinde tarafların anlaştığı biliniyor.






Ancak asıl sorunun 2007`de HAMAS`ın Gazze`de tek taraflı ilan ettiği yönetim sonrasında İsrail`in denizden, Mısır`ın karadan başlattığı Gazze Ablukası`nda düğümlendiği görülüyor.

Mısır, Sina yarımadasının HAMAS ve IŞİD gibi pek çok cihatçı örgütün eğitim kampına dönüşmesi nedeniyle ablukadan vazgeçmiyor.

İsrail ise son dönemde Kudüs`ten yayılan terör olayları ve HAMAS intifadası sürerken, Abluka`nın denizde balıkçılık alanının artırılması, hastane inşası, sınırdan inşaat, gıda, ilaç gibi malzemelerin geçişinin rahatlatılması dışında devamından yanadır...






İsrail`in Gazze ablukasını kaldırmak yerine Türkiye`ye Rusya`nın uyguladığı ekonomik yaptırımların telafi edilmesi,

Akdeniz`de giderek belirginleşen İsrail-Kıbrıs-Mısır ekseninde enerji işbirliği yapılması önerilerinde olduğu bildiriliyor...






Kıbrıs deyince;

Birincisi: Kıbrıs, ABD ve Rusya`nın Stratejik Silahların Sınırlandırılması Anlaşmalarında karşı karşıya geldikleri bir adadır.

Petrolün,doğal gazın olduğu yerde en önemli unsur olarak öne çıkan güvenlik konusunda, NATO`nun Stratejik Konsept Belgesinin omurgasını oluşturan füze savunma araçlarının Kıbrıs`ta konuşlandırma yerleri, imha araçlarının hızı ve sayısı, konum algılama sistemleri gibi konularda askeri güç dengesinin ve küresel ortaklaşmanın bir eşiğini oluşturuyor.






Eşiğin üstünde nimetin ortakları, altında külfetin ortakları yer alıyor...

Külfet, 1960 Ankara Anlaşmasıyla Kıbrıs`ta Türklerin siyasi eşitliğini, idareye etkin katılımını, aynı toplumsal statülerle hak ve özgürlükleri,

Lozan Anlaşması çerçevesinde Türk-Yunan dengesini,

Yunanlı olduğunu iddia eden Rumlarla Türkler arasında 1960 Kıbrıs Ortaklık Devletinin garantilenmesini,

Mülkiyet, toprak gibi konularda sakata düşülmemesi anlamına geliyor.

Türkiye`nin mutlaka eşiğin üstünde kalması gerekiyor...






İkincisi; Kıbrıs sorunu çözümünde Doğu Akdeniz ve Mısır`da bulunan önemli miktarda hidrokarbon kaynağı şimdilerde katalizör bir güç olarak devrededir.

ABD/ AB`nin "Enerji Güvenliği" için öngördüğü Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi kapsamında,

İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi ve Mısır`ın doğalgazını Avrupa`ya nakli konusunda attığı adımlar giderek hız kazanmış bulunuyor.






Bu paralelde ABD`nin, İsrail`i "NATO üyesi olmayan Büyük Stratejik Ortak" statüsüne almasıyla birlikte,

AB liderliğinde Mısır, Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail`in değişik seviyedeki yetkilileri,

Enerji kaynaklarının az maliyet ve hızlı getiri sağlamak kaydiyle Avrupa`ya satılabilmesi için komşu ülkelerin mevcut boru hatlarının kullanılması şartlarını oluşturmaya çalışıyor.






Güney Kıbrıs`ın Türkiye ile KKTC sorunu ve İsrail-Türkiye`nin mevcut kopuk ilişkileri yüzünden Türkiye`deki boru hatlarından hangi koşullarda faydalanılabileceği,

Ya da Türkiye`yi devre dışı bırakarak gazın, Mısır ve İsrail gazı ile birleştirerek gemilerle nakliyatını sağlama alternatifi tartışılıyor...






Ama enerji kaynaklarının Türkiye gibi komşu ülkelerin mevcut boru hatlarıyla taşınması daha kârlıdır.

O yüzden Türkiye`nin elinin zayıflatılması,

Türkiye`nin Ada`daki 40 bin askerini geri çekmesi,

Türkiye`den gelip adaya yerleşenlerin geri dönmesi,

Toprak değişikliklerinin yapılabilmesi,

Türkiye`nin bu alanda bulunan gazda KKTC`nin de payı olduğu tezini bırakması gerekiyor.

Türkiye`ye daha fazla baskı yapılmasını teminen garantörlük konusunu uluslararası alana taşıma çabası sürdürülüyor.






Rumlar uluslararası tanınmışlığı kullanarak avantaj elde etmek için kabul edilemez şartlardan biri olan kendi egemenliğini kabul ettirme konusunda direniyor, bu yüzden garantörlüğü askıya aldırmanın çabasını gösteriyor.

Halbuki "Rum egemenliği kabul etmek" "Kıbrıs sorununun" ortadan kalkması anlamına geliyor.

Bu 1963 Akritas Planının uygulanması ısrarıdır.

Akritas Planı, Rumların Türkleri zayıflatarak Kıbrıs`ın Yunanistan`a birleştirilmesini yani ENOSİS`i amaçlıyor...






O nedenle Rum Yönetimi, Kıbrıs Cumhuriyetini kendilerinin temsil ettiği iddiasındadır.

Sık sık "Akdeniz`de bulunan doğal gazı Kıbrıslı Türklerle paylaşmaya hazır olduklarını" belirtiyor.

Türkiye ve Kıbrıs Türk Yönetimine "Bir an önce çözüm bulun,ancak çözüme ulaşılmadan önce bile, eğer bir rezerv bulursak, bunu iki toplumun da kazanç sağlayabileceği şekilde göreceğiz" garantisini verirken; Egemenlik taslanılıyor.






Türkler ve KKTC bundan rahatsız oluyor.

Şimdi İsrail`in Gazze`de ablukanın kaldırılması yerine enerji işbirliği yapılması önerisi de aynı anlama geliyor.




24.12.2015







İSRAİL ATASÖZÜ































Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.