Türkiye’ye emretme dönemi kapanmıştır
Türkiye’ye emretme dönemi kapanmıştır Son zamanlarda ABD öncülüğündeki Batılı ülkeler ve onların oluşturduğu ‘güç odakları’nın hâlâ Türkiye’ye emredici davranışlara yeltendiğine şahit oluyoruz.
Türkiye’ye Rusya’dan satın aldığı hava savunma sistemi S-400’lerden ısrarla “vazgeçin” çağrısı adı altında siyasi baskı ve tehditler yapmıştı. Ülke olarak biz, emir niteliğindeki bu çağrıya kulak asmadık ve “duruşumuzu değişmedik”
Şimdi ise ABD’nin yeni yönetimi S-400’ler için fiilen depoda tutmak anlamına gelen ‘Girit Formülü’nü gündeme getirdi.
Türkiye’nin devlet yapısı, siyasi, diplomasi ve askeri gelenekler ile bürokratik kültüre bağlı tarihi geçmişe sahiptir.
Kararlar, bu kurum ve yapıların görüşleri alınarak verilir.
Ankara, bu teklifi önümüzdeki günlerde gündemine alıp bir karar verecek.
Ancak, ABD’nin teklifinde de bu yol izlenerek değerlendirilecektir. Bu nedenle süreç hem pazarlıklı hem de uzun bir zamana yayılacağa benziyor.
Türkiye, ABD’nin yeni yönetimiyle ve batı ile ilişkilerinin geliştirmeye hazır ancak hiç kimse teslimiyetçi bir davranış beklentisi içinde olmasın.
Çünkü Türkiye, geçmişin yanlışlarına dönmeme konusunda kesin kararlıdır.
Bunun en bariz örneği yakın tarihte Türkiye’ye dayatılan buyrukçu tavırlara karşı dik duruşumuzdur.
S-400’ler bunun sadece bir örneğidir.
Şöyle ki: ABD’den Türkiye’ye: “Libya’dan çekil” dendi. Ama Türkiye çekilmedi.
ABD, Türkiye’yi CAATSA yaptırımları kapsamına aldı. Türkiye geri adım attı mı? Atmadı.
ABD ve AB, Türkiye’ye Suriye’nin Kuzeyinde oluşturmayı hedefledikleri ‘Terör koridoru’na operasyon başlatma denilerek, tehditler ve şantajlar yaptı. Türkiye’nin operasyonları engellenebildi mi?
Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz konularında Türkiye’ye tüm baskılara rağmen geri adım attırabildiler mi? Hayır.
Bütün bu gelişmelere rağmen ABD’nin yeni yönetimi hâlâ Türkiye ile uğraşmaya devam ediyor. Gezi olayları ve 15 Temmuz FETÖ ihanetinin perde arkasındaki gizli güç hiç şüphesiz ABD’dir.
Şimdi ise o olaylarda kullandığı maşalarından biri olan “Osman Kavala’yı serbest bırakın” tehditvari küstahça bir üslup kullanıyor.
Ayrıca diğer yandan ise o gizli el yine devrede ve Boğaziçi Üniversitesi üzerinden benzer olaylar yeniden tezgahlanıyor.
ABD’nin bu ve benzeri davranışları hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Hatırlatmak isterim ki, Türk yargısına müdahalede bulunmak hiçbir ülke ve kişinin ne hakkı ne de haddidir.
Şimdiye kadar olduğu gibi bu tehditkâr uyarı ve çağrılara aldırmadık aldırmayız.
Çünkü Türkiye, artık kendi ayakları üzerine durabilecek potansiyele sahiptir.
Karşılıklı çıkar ilişkilerine evet ancak birilerinin bize parmak sallamasına ise asla müsaade etmedik etmeyiz.
Bu da böyle biline.
|