Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10211
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2292) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1679)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 12.05.2013 11:58:04

TÜRKİYE "STRATEJİK DERİNLİK" TE BOĞULURKEN

TÜRKİYE "STRATEJİK DERİNLİK" TE BOĞULURKEN




ABD`nin uluslararası sistemde Türkiye`nin gelecek tasavvurunun Osmanlı`nın medeniyet havzası Balkanlar,Kafkasya,Orta Doğu,Kuzey Afrika,Batı Asya bölgesi çerçevesi ve tarihi organik bağlarının yüklediği sorumluluk bileşkesinde belirlenmesini teminen,
Ahmet Davutoğlu`na ısmarladığı ve Erdoğan iktidarının yürüttüğü Türkiye dış politikasıyla ilgili "Stratejik Derinlik" projesi iflas etti.



Önce ABD`nin evrensel tek bir pazar hedefi yönünde sorumsuz ve sınırsız miktarda para basması, pazarda ekonomik krizleri merkez bankaları ve devlet müdahaleleriyle çözmeye çalışmasına rağmen ne üretimi ne de ticareti arttıramadığı ve ekonomik büyümeyi nasıl arttıracağı,nasıl istihdam sağlayacağına dair ciddi bir çözüm planının olmadığı anlaşıldı.


Sonra diğer bir çözüm olarak öngördüğü çok yakın geleceğin pahalı enerjisini Orta Doğu`nun zengin hidrokarbonlarını doğrudan ya da dolaylı kontrol etmek için,
Arap İslam ülkelerinde ulusal devlet modelinin aşılarak Ortadoğu`nun sınırlarının anlamsızlaştırılması ve Osmanlı modelinde herkese ortak vatan edilmesi projesinin de tıkandığı görüldü- şimdi, bu ülkeler ağır ekonomik,siyasi ve sosyal tahribatta ve ABD`nin himmetine muhtaçtır!


O nedenle -şimdilerde, ABD yeni bir plan uyguluyor;İsrail`in güvenliğini merkeze alıyor ve Filistin ile yeni bir barış sürecinin başlaması için kapsamlı bir barış planında İsrail`den istenebilecek bir tavize karşılık, İsrail`e güçlü bir teşvik oluşturmaya çalışıyor.


Birincisi,ABD ve Rusya ilişkilerinin yeni müttefiklik düzeyine çıkarılması öngörülüyor.
İkincisi, Suriye`nin jeopolitiğinden çıkarlarını gerçekleştirebilmek için Rusya ile arasında "çözüm Esad`la mı,Esad`sız mı olmalı" farklılığı yüzünden işletmediği Cenevre Mutabakatını;
Yeni bir Suriye oluşumu çerçevesinde Rusya ile bu ay sonuna kadar uluslararası bir konferans düzenlenmesi, Esad hükümeti ile muhalefetin müzakere masasına oturması ve iç savaşın sona erdirilmesi düzlemine oturtuyor.
Üçüncüsü,İran`ın barışçıl nükleer programı için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum sevkinin yapılması - o sırada,gelişmenin her kademesinde uygulanan yaptırımların peyderpey kaldırılması halinde esnek tutum alacağı öngörüsüne diplomatik arayışlarını sürdüreceği karşılığı veriyor.


Bu suretle İsrail-Filistin barış görüşmelerinin önünü açma yolunda dev bir adım atılmıştır.
Bu adımın birinci türevi, Esad hükümetinin ülkeyi ele geçirmek üzere kışkırtılan ve bir kısmı Türkiye`de elini-kolunu sallayarak yuvalanan etnik ve mezhepsel güçler ile radikal örgütler karşısında elinin güçlenmesi ve Suriye`nin bunların temizlenmesi ardından federal bir ülkeye dönüşmesidir.
İkinci türevi, İran`ın da Irak alanında Kürdistan konusunda uzlaşmaya katılmasıyla bağımsız bir Kürdistan ulus devletinin inşası ve zengin hidrokarbon kaynaklarının dağılımının bu yoldan sağlanmasıdır.


Ya Türkiye? Hükümet Davutoğlu`nun Stratejik Derinlik planı çerçevesinde ABD`nin -işte, yukarıdaki nedenlerle şu dakikada eskimiş olan evrensel tek pazarın lideri olmak hedefine ilişikli olmakla demodedir.
Hâlâ, Türk Ulus Devlet modelinin aşılması halinin Arap İslam ülkelerine yansımasıyla Ortadoğu`nun sınırlarının anlamsızlaştırılması ve Osmanlı modelinde herkese ortak vatan edilmesi fikrine modellik edildiği sanılıyor.
ABD`nin Suriye ve Irak jeopolitiğini kazanan petrolü ve Misak`ı Milli topraklarını kazanır vaadine sürüklenilmiş, PKK`yı birleşik ve bağımsız bir Kürdistan`da Kürt ulus devleti kurmak idealine rağmen dağdan indirilip siyaset zeminine çekme deliliğine devam edilmektedir.


Bu yüzden Kürt Hareketi bulunduğu coğrafyaların yaşadığı bu tür jeopolitik gerilemeler ve çözülmelere paralel olarak Orta Doğu`da kilit konuma geliyor, bu yolda her gün daha fazla yol alıyor ve önemli avantajlar kazanıyor.
Nihayet hareketin demokratik iradesinin kurumlaşması yönünde yeni politikalar belirlemek ve bunlara uluslararası platformlarda taraf bulmak üzere Kürt Ulusal Konferansı tertiplenmesi çalışmaları sürdürülüyor.


Küresel güçlerin İsrail`in Filistin ile yeni bir barış sürecinin başlaması için İsrail`e güçlü bir teşvik oluşturma çalışmalarında Suriye ve İran sorunlarının diplomatik ve siyasal müzakerelerle çözülmesi, Orta Doğu kaynaklarının dağıtımının birleşik ve bağımsız Kürdistan üzerinden yapılması yönündeki eğilimler; Türkiye`nin giderek yeni bir Sevr`e götürülmekte olduğunu gösteriyor.





Türkiye iktidarı aldatılmış, şaşkın, yapayalnız ve bu duruma müstehaktır.
Başbakan Erdoğan ABD`ye yapacağı ziyaret öncesi Suriye`de uçuşa yasak bölge ilan edilmesine destek vereceğini açıklaması ve "Şam rejiminin kimyasal silah ve füze kullandığı açıktır.Kimyasal silahlar konusunda Amerikan Başkanı Barack Obama`nın çizdiği kırmızı çizginin çoktan aşıldığına" işareti aman-dilenmekten ileri gitmiyor.


Ya da "Stratejik Derinlik" yazarı Ahmet Davutoğlu da, yeni bir Suriye oluşumu çerçevesinde ABD ve Rusya`nın mutabakatıyla uluslararası bir konferans düzenlenmesi,Esad hükümeti ile muhalefetin müzakere masasına oturması, iç savaşın sona erdirilmesi paralelinde birleşik ve bağımsız Kürdistan Ulus Devleti sonucuna;

"Suriye`de var olan rejimin devamını mümkün kılacak temelde bir diyalog mümkün değildir! Esas olan, Suriye halkının iradesini temsil edecek bir geçiş yönetiminin kurulması ve eli kanlı olan kimsenin, böyle bir geçiş yönetiminde yer almamasıdır. Bizim diyalogdan ve siyasal süreçten anladığımız temelde budur" ifadesiyle karşı çıkıyor.


Hem Başbakan hem Dışişleri Bakanının politikaları sonucunda Türkiye derin yaralar alıyor -ama,onlar hâlâ köhne önyargıları,hayalleriyle iktidarlarının Osmanlı`nın egemen olduğu İslam toplumlarındaki siyasal kültürün kodlarının değişimi ya da sözde çağdaşlaşmasının Türkiye`den lideri olduklarına inanmakta ve Türk Ulus Devletine zarar vermekte direnmektedirler.
Türkiye felakete adım adım yaklaşırken -önce, Amerikalı Fethullah Gülen`den bir ihtar geliyor;
Hüseyin Gülerce, İmralı`da Öcalan ile bir pazarlık yapılmış olmasının anlaşılması halinde bunun Türkiye tarihinden kazınamayacağına işmar ediyor-ardından, Başbakanın Başkanlık ya da Yarı-Başkanlık sevdasından vazgeçmesini istiyor!


Sonra Hatay/ Reyhanlı kent merkezinde patlayıcı yüklü iki araçla düzenlenen terör saldırısında rahmetler-şifalar olsun onlarca masum insan ölüyor,onlarca insan yaralanıyor...



Stratejik Derinlik saçmalığı Türkiye`yi boğmak üzeredir.
Şimdi Türk Milletinin Ulu Önderi Atatürk`ün, "Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir "düsturunda olunması ve -önce, bu mülevveslikten kurtulunması gerekiyor.

12.5.2013













Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.