Türkiye ile İran`ın yakınlaşması
Mehmet Koçak
Türkiye ile İran`ın yakınlaşması 07 Ekim 2017 Cumartesi Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerinde dönem dönem olumsuzluklar yaşansa da bölgesel konular ile bölgeye dış güçlerin müdahaleleri bu iki ülkenin ortak hamleler geliştirmesini beraberinde getirmiştir. Tarihi süreç içinde bunun pek çok örneği vardır ve bugün, iki ülke arasında başlatılan stratejik ve bölgesel işbirliği bağlamındaki yakınlaşmaları bu tarihi gerçeğin bir tekrarı ve devamıdır. Ankara ile Tahran hattındaki bu yakınlaşmayı tetikleyen iki önemli faktörlerden biri emperyalist güçlerin Ortadoğu`yu yeniden kendi çıkarlarına göre şekillendirme adına sürdürdükleri politikalardır. İkinci önemli faktör ise dış müdahalelerle oluşturulan kaos ortamında emperyalist aktör devletlerin kışkırtmaları sonucu bölgenin yapısını değiştirmeye yönelik kalkışmalardır. Ortadoğu`da bitmek bilmeyen vekalet savaşları, yaşanan toplu katliamlar, yakılıp yıkılan şehirler, kasabalar ve köyler ile akan kan, sömürü konusunda emperyalist devletlerin hırslarını ve çılgınlıklarını gösteriyor. İşte bu gerçekler, Türkiye ile İran`ın görüş ayrılıkları ve karşılıklı güvensizliği bir kenara bırakarak aralarında işbirliğini güçlendirmeye yönelmeleri bir zorunluluktur. Çünkü, her iki ülkeyi hedef alan dış destekli bölgesel ve iç güvenlik tehditleri söz konusudur. TÜRKİYE İLE İRAN ARASINDA YENİ DÖNEM Ortadoğu`da bölgesel dinamikler o kadar hassas bir noktaya geldi ki, bölgesel güçler yeni pozisyonlar almaya ve yeni politikalar doğrultusunda aralarında yeni ilişkiler geliştirmeye mecburlar. Türkiye ve İran, İsrail ile ABD`nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi`ni oyuna getirerek bölgeye ciddi anlamda yerleşmeyi planlıyor. Türkiye ile İran yakınlaşmasına Çin ve Rusya`nın destek vermesi ABD`ye geri adım attırtabilir. Bu bağlamda, K. Irak`taki referandum sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Tahran`a ziyarette bulunması zamanlama bakımından çok anlamlıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın beraberinde çok sayıda bakanla Tahran`a yaptığı ziyaret sırasında karşılıklı sıcak mesajlar verilmesi ve iki ülke arasında işbirliğini geliştirmek amacıyla anlaşmalar imzalanması bu ziyaretin önemini artırmıştır. İşin gerçeği şu(!); İsrail ve Batılı emperyalist devletlerin bölge üzerindeki tuzaklarının bir parçası olarak Kuzey Irak`taki referandum ve Suriye`nin Kuzeyinde PYD`nin ABD tarafından silahlandırılması, farklı yaklaşımlarına rağmen, bölgesel güçler olan Türkiye ve İran`ı bir araya getirmiş oldu. Türkiye ile İran arasında ilişkilerin iyileşmesi ve Irak`ın bölünmesine karşı ortak tavır geliştirmeleri gerçekten tarihi bir fırsat. Türkiye, İran ve Irak başta olmak üzere bölge ülkeleri bu tarihi fırsatı kaçırmamalı hatta daha da güçlendirmelidirler. Çünkü, Türk-İran ilişkileri her zaman var olmuş olsa da bu son çıkışları ve güçlü ortak tavırları üzerinden yakınlaşmaları bölge üzerinde olduğu kadar uluslararası toplum üzerinde de çok etkili olacaktır. Evet, referandum yapıldı ama &8216;bağımsızlık` hâlâ ilan edilmedi. Heyecan ve hamaset tansiyonu düştükçe gerçekler görülmeye ve anlaşılmaya başlıyor. Türkiye ve İran`ın askeri tatbikatlar, eşgüdümlü açıklamalar, gümrük kapıları ile hava sahaların kapatılması gibi ortak tavırlarının giderek sertleşmesi, Irak`ın bölünmesine yol açacak bu süreçten dönüş olmasını sağlaması kuvvetle muhtemeldir. ŞER GÜÇLER RAHATSIZ Türkiye ile İran arasındaki yakınlaşma süreci, İsrail`in yanında Batı ve tüm bölge başkentlerinde yakından izleniyor. Şer güçler, İran`ın mezhebi yaklaşımlar üzerinden bölge ülkelerine kendine domino etme yönündeki girişimleri ile Suriye konusundaki Türkiye ile İran arasında geçmişte anlaşmazlıklar yaşanmasından fevkalade memnunlardı. Şimdi ise durum farklılaşıyor. Bölgede iki rakip güç olarak görülen Türkiye ile İran`ın bu yakınlaşması aslında hem İsrail`i hem de Batılı emperyalist ülkeleri rahatsız ediyor. Önümüzdeki süreçte Irak başta olmak üzere diğer bölge ülkelerinin de bu ortak tavra katılımları emperyalist batılı devletler ile İsrail`in oyunlarını bozacaktır. Emperyalist sömürgecilere karşı şimdi Ortadoğu`da yeni bir dönem başlıyor. Başarıla bilinir ise tarih yeniden yazılacak ve sömürgeciler yerine Ortadoğu`ya bölge ülkelerinden oluşan müttefikler hakim olacaklar. Aksi halde sömürü ve kaos acımasızca devam edecektir. Şimdi herkes aklını başına almalı ve tarihi sorumluluk için harekete geçmelidir.
|