Tunus’ta ‘karşı devrim’ halk isyanına sebep olur
Tunus’ta ‘karşı devrim’ halk isyanına sebep olur 11 Eylül 2021
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in yolsuzlukların hesabını sormak ve ülkedeki siyasi istikrarsızlığa son verme iddiasıyla 25 Temmuz’da Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden alıp Tunus Ulusal Meclisi’nin yetkilerini 30 gün boyunca dondurması ile başlayan bunalım maalesef artarak devam ediyor.
Tunus’u geçmişten günümüze yakından takip etmeye çalışan bir gazeteci olarak yaşanan gelişmelerden fevkalade endişeliyim.
Çünkü yaşanan gelişmeler, yolsuzlukların hesabını sorma ve siyasi istikrarsızlığa çare bulmanın ötesinde diktatör rejimi sonlandıran ‘Halk devrimi’ ile hesaplaşmaya dönüştürüldüğü görülmektedir.
30 gün süreyle sınırlı olacağı duyurulan olağanüstü hal’ ve alınan kararların süresiz uzatılması, bazı milletvekillerin tutuklanması ve Tunus’un demokrasiye geçişindeki en temel siyasi güç olan Ennahda’nın lideri ve faaliyetleri dondurulan Tunus Ulusal Meclisi’nin başkanı olan Raşid el Gannuşi’nin ev hapsinde tutulması, 2014 anayasası yerine bazı maddeleri düzeltilmek suretiyle 1959 anayasasına geri dönmek istemesi, bahaneler üzerinden halk devrimiyle elde edilen hakların hedef alındığının en belirgin işaretleridir.
Kısacası: Anayasanın 80. maddesine dayanarak tüm yetkileri eline geçiren Cumhurbaşkanı Kays Said’in asıl niyetinin karşı devrim olduğu anlaşılmaktadır.
Tunus Ulusal Meclis Başkanı Raşid el Gannuşi, Cumhurbaşkanı Said’in kararını siyasi bir darbe olarak nitelemiş ve karşı çıkmıştı. Şimdi ise güvenlik güçleri tarafından kuşatmaya alınan evinden izinsiz ayrılamadığı gibi basın ile görüşmesine de müsaade edilmiyor.
Tunus’ta demokrasiyi hedef alan faşist girişimlere karşı müdahale edilmez ise halk devrimi ve bunca mücadeleye ihanet edilmiş olunacağı gibi o eski despotiklerin yönetim dönemine geri dönülmüş olunur.
Tunuslular ise buna müsaade etmemekte kararlıdır.
Eğer, Tunus’ta dış destekli karşı devrim girişimlerinden vazgeçilmez ise Tunusluların yeni bir halk isyanı başlatması kuvvetle muhtemeldir.
Çünkü Tunus halkı, ağır bedeller ödeyerek ‘Yasemin Devrimi’yle elde edilen demokratik değerler kapsamındaki hak ve özgürlükleri hedef alan karşı devrimi ihanet olarak görüyor.
Başkan Erdoğan’ın nasıl tepki vereceği merak konusu
Darbelere karşı sert tavırlarıyla dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tunus’taki karşı devrim girişimlerine ve yakın dostu olan Gannuşi’nin ev hapsinde tutulmasına karşı nasıl bir politik tavır takınacağı ise merak ediliyor.
Başkan Erdoğan’ın ve Türk Dış İşlerinin Tunus’taki gelişmeleri gündemlerine almamalarının asıl sebebi, başta Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır olmak üzere Arap dünyası ile ilişkilerini normalleşme çabalarının sürdürüldüğü sürece engel oluşturmaktan kaçınmak istemeleridir.
Bu zaviyeden bakıldığında Başkan Erdoğan ile Türk Dışişleri elbette haklıdır. Ancak Tunus ve Tunuslular sahipsiz kalmamalıdır.
•
Tarihi bir hatırlatma:
Tunus Eyaleti veya Tunus Beylerbeyliği, 13 Eylül 1574’te II. Selim tarafından kurulan eyalet. Eyalet Osmanlı Devleti’nin elinde 1574 – 1881 yılları arasında kalmıştır.
1705’ten itibaren Tunus’un bağımsızlığını kazanmasıyla Tunus Eyaleti’nin adı Tunus Beyliği olarak Osmanlı Devleti vasalı olmuştur.
1881’de Tunus’u Fransızlar işgal ettiği halde bu beylik 1957’ye kadar devam etti.
Tunuslular ile aramızda oluşan tarihi, dini ve kültürel bağlar, birlikteliğimizin tarih boyu devam etmesini sağlamıştır.
Bu kadar güçlü bağlarımızın olduğu Tunus içinhiçbir şey yapmamak, köşesine çekilip gelişmelere seyirci kalmak bize millet ve ülke olarak yakışmaz.
Ülkemizin âli menfaatleri nazari dikkate alınarak demokratik haklar ve özgürlükler üzerinden Uluslararası Toplum ile hareket edilerek Türkiye uzlaştırıcı bir rol üslenmelidir.
|