Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1681)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 23.09.2019 16:14:05

Ortadoğu`nun elindeki kalem: Petrol

Ortadoğu`nun elindeki kalem: Petrol
Pazartesi, 23 Eylül, 2019


Ömer Özkaya

Bilindiği gibi İran Şahı Rıza Pehlevi`nin en büyük proje ve idefixlerinden biri de Körfez Ülkeleri`ni İran boyunduruğu altına almak idi. Dünya jeopolitiğini tümüyle değiştirmeyi hedefleyen bu projenin reailze edilmesi için Şah, Batılı ülkelerle masaya oturmuştu. Fakat Ayetullah Humeyni devrim yapınca İran`ın Körfez Ülkeleri`ni kendisine bağlı birer idari birim haline getirme hayali kesintiye uğramıştır.

Suudi Arabistan petrol tesislerine yapılan saldırıların ardından esas failin İran olduğu yönünde iddialar bir anda gündem oldu.

Suudi Arabistan`ın dünya enerji güvenliği, arzı ve fiyat istikrarındaki statüsü konusunda oluşan konsensüsün bozulması veya tahrip edilmesi olgusu, dünyanın tüm dengelerini tahrip edecek bir yayılıma sahiptir. Ekonomik, siyasi, insani, askeri, ticari gibi binlerce başlığa sahip bu yayılımın hedef alınması, ciddi projeksiyonların yapıldığını göstermektedir.

Suudi Arabistan`ın ve Hürmüz Boğazı`nın petrol ve ürünleri bağlamında saf dışı kalması sonucunda oluşacak tabloyu, ``dehşet´´ kavramı bile izahta yetersiz kalabilir.

İran`ın ve Suudi Arabistan`ın İran-Irak Savaşı gibi bir süreç yaşaması durumunda küresel sistemin tekrar kurulması ve kendine gelmesi için Dünya Ticaret Örgütü zemininde yeni bir küresel sosyal kontrat kurulması mümkün olur mu? BM, böyle bir durumda WTO`nun yani Dünya Ticaret Örgütü`nün misyonunu kurgulayabilir mi?

Son yıllarda dünyada rekabetçi devalüasyonların önlenmesi ve dünya ticaretinin politik enstrümanlar olarak kullanılmaması yönünde bir küresel bilinç ve strateji imal edilmesi için yoğun çaba harcanmaktadır. Petrol ve doğalgazın yani enerjinin de politik enstrümanlar silsilesi olarak kullanımına zaten çok uzun zamandır fırsat verilmemesi konusunda da bir konsensüs asgari düzeyde de olsa vardır.

Ticaret savaşları olgusu kurumsallaştıkça dünya ticaretinin politik enstrümanlar olarak ne kadar kullanıldığı, kullanılacağı ve kullanılmasının denetlenmesi için Dünya Ticaret Örgütü`nün mü, IMF`nin mi, Dünya Bankası`nın mı yoksa daha başka ve yeni organizasyonun mu gerekeceği tartışılacaktır.

Küresel bağlamda oluşan siyasal, ekonomik, jeopolitik, jeostratejik ve finansal, enerji bazlı ve ticari gerilimler ve projeler rekabeti, tüm dünyayı da Ortadoğu gibi ``öngörülemez´´ ve ``her an her şeyin olabileceği´´ dar bir alana dönüştürmektedir.

Enerji arzı ve güvenliği sorununun Suudi Arabistan ve İran gibi iki aktörü, sürekli kızgın sac üzerinde stratejiye zorlayacağı açıktır. İran`ın nükleer stratejileri ve eskiye dayanan Körfez Ülkeleri`ni kendine bağlama ve emirlikleri sonlandırma planları, hem bölgesel hem de küresel ağır sorunlar üretmek için yeterlidir.

Suudi Arabistan`ın petrol tesislerine yapılan saldırıların, ``Suudi Arabistan`ın 11 Eylülü´´ olma olasılığı da tartışılmaktadır. G-7`lerin veya Batı`nın ekonomik, siyasal, askeri devlerinin, Çin`in ve Asya`nın oluşturduğu üretim, dağıtım ve ticaret tsunamisinin sonuçlarını öngörme, değerlendirme ve bu sonuçları biçimlendirme sorunları yaşadığı saptaması, küresel bir handikap oluşturmaktadır. Bu handikapın G-7`ler ve dünya için negatif bir handikap mı yoksa pozitif bir handikap mı olduğu da etiketlenmiş değildir.

Dünya ekonomisinin geleceğine yönelik yapılan projeksiyonlar bir Asya Çağı olgusunu destekleyecek veri depolarını teyit etmektedir. Fakat yapılan daha titiz ve detaylı projeksiyonlar, G-7`lerin hâlâ dünyanın ekonomik ``netwörkünü´´ yüksek oranlarda elde tuttuğunu göstermektedir.

Bu bağlamda Ortadoğu gibi her an her şeyin yaşanabileceği ve sırrına vakıf olunamayan coğrafyadaki askerî seçeneği gündeme getirecek her türlü saldırı ve sabotajlar, öngörülemeyen sonuçlar da imal edecek potansiyeli de taşımaktadır.

Teknolojik ve bilişim bilimleri alanındaki gelişmeler ve yapay zekâ uygulamaları ile asimetri kavramındaki açılımlar, sürpriz gücün olup olmadığını varsa da nerede veya nerelerde olduğunu sorgulamayı zorunlu hale getirmektedir. Suudi Arabistan`ın petrol tesislerine yapılan saldırıların sürpriz güç ve sürpriz odak veya belirsiz güç ve belirsiz odak gibi yeni bir kavramlar tartelası üretmesi söz konusudur.

İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilimde İran`ın fail olması veya olmaması tartışması ve saldırılarda kullanılan enstrümanlar ile ilgili elde edilecek bulgular, Ortadoğu ve dünya için hiç de öngörülmedik süreçleri başlatabilir.

Enerji arzı, enerji güvenliği kavramları, Ortadoğu`da Suudi Arabistan ve bileşenlerinin güvenliği ile eş anlamlı olduğu kadar dünyanın da güvenliği için önemli ise, bu noktadaki gelişmelerin klasik fail ve klasik hedef bağlamında kalması durumunda oluşacak yeni streslerin, gerçekten yeni bir küresel siyasal ve sosyal kontrata zemin hazırlayıcı enerji içermesi kurgulanabilir mi?

Ticaret savaşları, enerji savaşları gibi yeni boyutlar kazanacaksa -ki bu olasılığa da önemli devletler özel önem atfetmektedir- dünyanın bu türden, Suudi Arabistan`ın petrol tesislerine saldırı türünden, manipülasyon, provokasyon ve açık saldırılara maruz kalması yeni bir olgu olmamakla beraber, yeni bir geçiş süreci yaşayan küremiz, bu türden olaylara abartılı tepki vermeye de hazır hale gelmiştir. Petrol gibi gizemli bir enerji kaynağının gizemli siyasal, askeri ve ekonomik, jeopolitik ve jeostratejik yeni küresel paktlar üretmesi de mümkündür.

Tersine Babil Kulesi olgusunu da düşünmek gerekir. Kadim görüşe göre, Tanrı, görkemine gölge düşürecek Babil Kulesi sebebiyle bölgeyi cezalandırır. Günümüzde de bilim ve teknoloji yine Tanrı`nın görünmezlik görkemine gölge düşürecek denli "görünmez" olma niteliği kazanmaktadır.

Ortadoğu gibi gizemlerin ve gizemli bilimlerin çıkış noktasının petrol bağlamında yeni bir Babil Kulesi efsanesine yol almakta olduğunu ihtar etmektedir, kadim zamanlar.

Batı`nın her an yeni keşifler yaptığı Doğu ve özellikle Ortadoğu, olağanüstü bir cazibe odağı olarak 21. Yüzyıl`ı yeniden dizayn edecek startı vermek üzere.

Bigbang basitti fakat ortaya çıkardıkları, olağan üstünün de fevkinde idi.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.