Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1681)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 6.09.2013 10:11:36

ON , DOKUZ , SEKİZ , YEDİ ,..

ON , DOKUZ , SEKİZ , YEDİ ,..



Arka planda Suriye`de savaşta işlenen bir çok insanlık ve savaş suçunun vebalini yüklenmek istemeyen rejim,muhalif güçler,Suriye Dostları ve İslamcı radikal örgütler siyasi müzakerelerle barışın sağlanması yolunu tıkamaktadır.
Ön planda ise yeni bir dünyaya doğru St.Petersburg`da, tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde ilgileri farklı fakat, birbirine bağlı yapıda ülkelerin genel ekonomi gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri -işte,
Finansal hizmetlerden yararlanma,finans piyasalarında risklerin azaltılması -teminen, IMF ve Dünya Bankası yönetiminde reformların sürmesi,reformun ardından dünya ekonomisinde bankaların yapılandırılması, finansal mimarinin değişimi, piyasalara işlerlik kazandırılması,yeni bir döviz rezervinin oluşturulmasında etkinleşmenin sağlanması gibi konularda sonuçlara varılacak G20 Zirvesi başlamıştır.



Stockholm`de küresel sistemin lideri ABD Başkanı B.Obama`nın açıkladığı,"Askeri müdahalenin Suriye krizine çözüm olmayacağını, siyasi çözümün şart olduğunu biliyorum. Fakat kimyasal silahlar konusundaki kırmızı çizgiyi dünya belirledi " ifadesinden sonra, St.Petersburg Zirvesi`nde liderlerin ikili görüşmelerinde ele alacakları Suriye sorunu çerçevesinin;
ABD,müttefikleri ile Rusya ve Çin`in küresel barış,istikrar ve gelişmeye verdikleri ortak katkı perspektifinde bir süre önce "belirlendiği" anlaşılmıştır..








Sürecin Avrasya`da İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planını teşvik etmek üzere, yeniden Cenevre görüşmeleriyle Suriye`de iç savaşın önlenmesi ve yeni Suriye`nin kurulması: Birlikte İran`ın nükleer gelişmesini engellemek:ABD füze savunma sistemlerinde işbirliği:Silahlanma mantığının yeniden Stratejik Silahların Azaltılması Andlaşması`ndaki anlayışa getirilmesi:Uluslararası camiayı ve Kuzey Kafkasya- Orta Asya`da Rusya`yı tehdit eder duruma yükselen İslamcı radikalizm ile ortak mücadele etmek-karşılığında;
Uluslararası hukukun yalnızca ABD ve müttefikleri`nin çıkarları bileşkesinde değil, Rusya ve Çin`in de çıkar bileşenleri bileşkesinde geliştirilecek stratejik müttefiklikle BM merkezinden küresel sistem ağlarına yansıtılacağı -nihayet, yeni dünya statüsünün oluşturulması doğrultusunda işleyeceği görülmüştür.


Yeni bir dünya için küresel lider ABD, yukarıdaki taahhütlerde-iken, diğerleri "tereddütlü ve temkinli" bir bekleyişi sürdürüyor.
O yüzden Dışişleri Bakanı John Kerry ABD`nin taahhütünü,"Suriye rejimine karşı yapılacak saldırı Rusya ile askeri alanda zıtlaşmaya yol açmayacaktır.Başkan Putin ve Dışişleri Bakanı Lavrov ile konuştum. Kendileri krizde bu denli bir derinleşmeden söz edilemeyeceğini düşünüyor. Akdeniz`de bulunan Rus gemileri de hatırı sayılır bir mesafede kalmaya devam ediyor" diyor,
O yüzden Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Rusya`nın bekleyişini, "Uluslararası hukuku, BM Tüzüğünü ve Güvenlik Konseyi`nin imtiyazlarını savunmak için her şey yapacağız.Birileri, uluslararası hukuka saygı duymak ve BM Güvenlik Konseyi`ni güçlendirmek yerine bu tür kontrollü kaosu düzenlemenin yararlı olacağını düşünüyorsa biz böyle değerlendirmelere katiyen katılamayız" ifadesiyle açıklıyor...


O yüzden, Rusya ve Suriye`nin müttefiklik düzeyinde garip bir sürecte yürünüyor.
Tereddütlü ve temkinli pozisyonunda Rusya Başkanı V.Putin,görüşünü iki kademede açıklamaktadır.
Birincisinde,"Prensip olarak kitle imha silahı kullanan her kimse cinayet işlemiştir, inancındayız. Bununla birlikte Suriye`de kimyasal silah kullanıldığını gösterir inandırıcı deliller şimdilik ortada bulunmuyor.Biz sadece yürürlükte olan uluslararası düzen, kurallar ve hukuk çerçevesinde güç kullanımı imkanının görüşülebilmesini savunuyoruz.Güç kullanımı ile ilgili sorunlar BM ve Güvenlik Konseyi dışında çözülüyorsa böyle yasa dışı kararların her hangi bahane ile herkese yönelik uygulanabileceği endişesi ortaya çıkar" diyor.
İkincisinde,"Kitle imha silahının militanlar tarafından kullanıldığı tespit edilirse o zaman ABD onlara ne yapacak? Silah sevkiyatlarını yapan militanlara ne yapacaklar? Sevkiyatlara son verecekler mi? Yoksa onlarla savaşmaya başlayacaklar mı? ABD yönetiminin de Rusya`nın bazı konulardaki tutumundan rahatsızlık duyduğunu anlıyorum. Ama yapacak bir şey yok. Düşünüyorum ki -aslında, en iyisi rahatsız olmayarak sabırla çözümlerin bulunması için beraber çalışmaktır" diyor.


Rusya Savunma Bakan Yardımcısı A.Antonov da, müttefiği Suriye`nin sırtını sıvazlarken bir savaş baronu edasındadır,"Suriye hava savunma sistemlerinin bu ülkenin hava sahasına girecek tüm uçakları ve Tomahawk füzelerinin de yarısını yakalayabilecek,maksimum savaş uçağının girişini önleyecek ve taktik savunma silahlarını harekete geçirecek güçtedir" diyor.


Suriye-doğrusu, krizin yaşandığı yaklaşık 3 yılın ardından -şimdi,ABD`nin askeri müdahale tehditiyle paniktedir.
Rusya Devlet Başkanı Putin`in "Kitle imha silahının militanlar tarafından kullanıldığı tespit edilirse o zaman ABD onlara ne yapacak? Silah sevkiyatlarını yapan militanlara ne yapacaklar? Sevkiyatlara son verecekler mi? Yoksa onlarla savaşmaya başlayacaklar mı?" ifadesine,
Müttefiği Rusya`nın cesaretlemesiyle Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal al- Makdad, müdahale hali sonrasına ait olası bir durum tablosuyla yanıt veriyor.
"Komşu ülkeler ABD`nin Suriye`ye karşı askeri operasyonuna katılmamalıdır.Savaş bir kez başladığında, neler olacağını kimse kontrol edemez. Suriye`ye yönelik herhangi bir saldırının, tüm bölgede ve hatta onun da ötesinde kesinlikle bir kaos doğuracağına inanıyoruz. Türkiye ve Ürdün`ün, Suriye`ye karşı olası bir müdahaleye katılmadan önce iki kez düşünmesi gerekir.ABD liderliğinde başlatılacak bir operasyona katılmaları halinde,komşularımız Türkiye ve Ürdün`ü de vuracağız" diyor.


ABD`nin Suriye`nin kimyasal silah kullandığı için cezalandırmak isteyişindeki ve Rusya`nın tedirgin ve temkinli bekleyişindeki kurgu tam da budur.
Ortadoğu`da öncelikle Suriye savaşının yeni bir Cenevre-2 süreciyle barışa çevrilmesinin kararlaştırıldığı ve kararı;
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry`nin,"ABD ve Rusya Suriye`nin kaderini Suriyelilerin kendisinin belirlemesinden yanadır.Ancak ABD ve Rusya kanıtlanması durumunda Suriye`de kimyasal silah kullanımına çok sert bir tepki vermek konusunda anlaştılar" ifadesi,
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov`un"Cenevre Görüşmelerine engel olacak adımlardan kaçınılmasını gerekir. Bu tür adımlar tek taraflı olarak tüm günahlardan Esad rejiminin suçlanması, teröristlerin yaptıkları zulüm ve muhalif güçler tarafından işlenen insani hukuk ihlallerinin göz ardı edilmesi ve bu durumun BM Genel Kurulu`nda tek taraflı kararlarla kabul ettirmek istenmesidir" ifadesiyle açıkladıkları yönde işlediği-işte şimdi, açıkça görülüyor.



O sıralarda ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi`nde Dışişleri Bakanı J.Kerry,Türkiye`nin operasyona dahil olup-olmayacağı yönündeki soruya yorum yapmayı reddediyor,"Türklere sorun"diyor!


Türkiye`de "La şarkıyye la garbiyye illa İslamiyye illa İslamiyye` eğitimiyle yetişmiş,Cumhuriyetin kurulması ardından Atatürk`ün belirlediği milliyetçilik anlayışı, inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda Türkiye`nin Batı medeniyeti yoluna saptığına ve İslamın yolundan çıktığına,
Politikasını İslamiyet`in sadece bir din değil topyekün bir hayat tarzı olduğu ve onun emirlerinin ancak mutlakiyetçi İslam Birliği çatısı altında uygulanabileceği düşüncesi üzerine kuran,
Ve bir süredir bu politikasının dünyayı tehdit eden İslamcı radikalizmi üreten bir sosyal yapıya neden olduğu ve onunla haşır-neşirliğinin anlaşılmış olmasıyla dışlanmış ve yalnizlığa itilmiş bir noktada;
Başbakan Erdoğan,"Biz şu anda her türlü koalisyonun içersinde yer almaya hazır olduğumuzu söyledik"diyor.




Türkiye, kendini yıllarca ABD`ye adamış -şimdilerde,dışlanmış ve yalnızlığının korkusunda bu adamın-dünyayı da tehdit eden dinmez hezeyanlarıyla yönetiliyor.
Bu adamın Türkiye-Suriye arasında silahlı bir didişme ile gözden düşürülmesi ardından, Cenevre Konferansı ile -ya da, doğrudan doğruya BM Güvenlik Konseyi vasıtasıyla Ortadoğu Barışına -sonra,yeni bir Sykes-Picot ve Sevr`e gidiliyor.
Vebali Objective Research Center`ın yaptığı son Dış Politika Araştırmasında Türkiye`nin Suriye`de bir barış hareketini destekleyen yüzde 71.8`lik kesimin boynunadır.

Bakınız, geri sayım sürüyor,.., altı,...




6.9.2013




















Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.