Mutabakatlara rağmen, devam eden terör tehditleri ve küresel oyunlar
Mutabakatlara rağmen, devam eden terör tehditleri ve küresel oyunlar
Suriye`de &8216;Barış Pınarı Harekatı`yla değişen dengeler beraberinde yeni bir dönemi getirdi.
Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan ve emrindeki ekiple bu yanlıştan ülkeyi kurtarma adına çok ciddi riskler alarak iki önemli operasyonu gerçekleştiren emri vermiş ve yönetmişti.
Hem sahada hem de masadaki gücümüz kuvvetlendiği gibi aynı zamanda her iki tarafta varlığımız kalıcı hale geldi.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarından sonra da büyük bir cesaret ve öngörü örneği gösterilerek, varlığımıza kasteden YPG/SDG maskeli PKK terör örgütüne karşı ve &8216;Türkiye Karşıtı Güçler`e rağmen Barış Pınarı Harekatı gerçekleştirildi.
TSK sahada gücünü ortaya koyarak zafer üstüne zaferler kazandı.
Beştepe`de ABD ile başlayıp Soçi`de Rusya ile varılan mutabakatla tamamlanan süreçte Türkiye, bütün isteklerini değil ama tamamına yakınını elde etmeyi başardı.
Böylece bu üç başarılı operasyonla Sn. Ahmet Davutoğlu dönemindeki hatalar, kısmen telafi edildiği gibi iki büyük devlet olan ABD ve Rusya ile imzalanan mutabakatlarla da sahadaki başarılar masada taçlandırılmış oldu.
Bu zaferler,hiç şüphesiz Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan`ın dirayeti ve TSK`nın üstün kabiliyeti sayesinde elde edilmiştir.
HER ŞEY BİTMİŞ DEĞİL,
PKK HÂLÂ TEHDİTTİR
Rusya`nın ABD ile yaptığımız anlaşmayı, ABD`nin de Rusya ile vardığımız mutabakatı kabullenmesi çok olumlu ve de bir o kadar da anlamlıdır.
Elbette bu girişimlerin her aşaması ve elde edilen sonuçların her biri önemli kazanımlardır.
Ancak, bu kazanımlarla her şeyin bittiği zannedilmesin.
Çünkü hâlâ nihai sonuca ulaşmamızı engelleyen ve çözüm bekleyen devasa sorunlar var.
İki mutabakatla sınırımızdan uzaklaştırılan YPG/SDG yani PKK terör örgütü unutulmasın ki hâlâ güçlü ve hâlâ bir tehdittir.
Örgüt hâlâ ABD ve AB tarafından korunuyor ve destekleniyor.
Rusya`nın, taşeron olan bu örgütü tamamen ABD`ye bırakmama adına var olan ilişkilerini kuvvetlendiren girişimleri söz konusudur.
Kısa bir zaman önce Suriye Parlamentosunda YPG/ SDG yani PKK terör örgütü ilan edildi ve BM`ye alınan bu karar resmen bildirildi.
Şam yönetimi bu kararına rağmen Barış Pınarı Harekatı sonrası Rusya`nın arabuluculuğuyla YPG/SDG yani PKK`yı kabul ederek ilişki başlatmıştır.
Bu ihanet çetesi, her ne kadar sınırlarımızın 32 kilometre güneyine doğru uzaklaştırılmış olsa da onun tehdit olmaktan çıktığı veya bundan sonra bize yönelik eylemler gerçekleştirmeyeceğini kimse garanti etmedi ve de edemez.
Kısacası faklı isimlerle maskelenen PKK, dün olduğu gibi bugün de bulunduğu her yerde ve her zaman bizim için bir tehdit olduğu gibi bize ve bölge üzerinde hesabı olan emperyalist güçlerin kullanımına hazır bir el bombasıdır.
YPG/SDG yani PKK terör örgütü sadece 32 kilometre güneye kaydırılarak korumaya alınmıştır.
Bu terör örgütünün finans kaynakları kurutulmadıkça, ABD ve AB`nin yanında Rusya ile İran`ın verdiği açık- gizli destek kesilmedikçe bu örgüt bitmeyecek ve tehdit unsuru olarak varlığını sürdürecektir.
ABD İLE RUSYA`NIN &8216;ÖZERLİK` OYUNU
YPG/SDG üzerinde PKK`yı Rusya ve ABD farklı amaçlarla kullandı, kullanıyor.
YPG/SDG maskesi altında PKK`yı yerel aktör kabul edip muhatap alan ABD, 32 kilometre dışına çekerek korumaya almış oldu.
Silahlı gücü olan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi`nin bir benzeri olacak &8216;Kuzey Suriye Kürt Özerk Yönetimi` istiyor.
ABD`nin Türkiye ile mutabakat imzalayıp Ankara`nın isteklerini kabul etmesinin sebebi de budur.
ABD`nin asıl hedefi, bölgedeki enerji kaynaklarını kontrol etmek ve İsrail`in güvenliğine destek amacıyla omurgasını YPG/PKK`nın oluşturduğu o yapıyı, 32 km dışında desteklemek suretiyle bölgede kalıcı kılmaktır.
Rusya ise Şam`ın kontrolünde silahlı gücü olmayan &8216;Kuzey Suriye Özerk Kürt Yönetimi` için YPG/SDG maskeli PKK terör örgütü ile Şam arasında arabuluculuk ediyor.
Bir yandan ABD, diğer yandan Rusya, kendilerinin hazırladığı &8216;Kürt Özerk Yönetimi` Projesini kabullenmesi için Türkiye`yi ikna etmeye çalışıyor.
Cenevre görüşmelerinde her iki taraf projelerini masaya taşımayı planlıyor.
Türkiye ise her iki projeyi hem Suriye hem de bölge ülkeleri için sakıncalı bulduğu gibi yeni tartışmalara sebep olacağı için kabul etmiyor.
Ayrıca Türkiye, bu projeleri egemen devletlerin bir oyunu olarak görmektedir.
Türkiye gelinen noktada bu ihanet oyunlarını bozabilmesi için sadece güvenlik tedbirleriyle yoluna devam edemez.
Yeni bir safhaya geçildiği için siyasi ve diplomatik alanlarda taktiksel ve stratejik manevralar geliştirmek zorundadır.
Hükümetimiz, bu gerçekleri nazari dikkate alarak güvenlik tedbirlerinin yanında çok yönlü siyasi, diplomatik ve ekonomik, içerikli yeni hamlelere hazırlanmalıdır.
Aksi halde telafisi zor bir sürece sürüklenmiş oluruz.
|
