Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1681)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 12.11.2014 08:58:23

KONJONKTÜR

KONJONKTÜR







ABD ara seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti, Kongre`nin iki kanadında da çoğunluk elde etti.
Temsilciler Meclisi`nin ardından Senato`nun da Cumhuriyetçilerin eline geçmesiyle, iki partinin de uzlaştığı konularda geniş çaplı düzenlemeler bekleniyor.
Sert politikalar izleyen Cumhuriyetçilerin bir kriz durumunda Başkan Obama`ya destek verecekleri kabul edilse de, uluslararası konularda seslerini daha çok çıkaracakları ve ABD`nin dünyanın karşısına tek cephe olarak çıkmasının zor olacağı öngörülüyor.


Halbuki Obama yönetiminin dış siyaseti, ABD`nin dünya liderliğini sorgulanır hale getirmiş, statüko karşıtı devletler cesaretlenmiştir.
O yüzden uluslararası sistemde normları belirleyen ve diğer aktörleri peşinden sürükleyecek bir süper güç eksikliği hissediliyor.





Avrupa Birliği`nde yaşlanan nüfus, ekonomik sorunlar, Rusya-Ukrayna krizi ardından birliğin Rusya`ya yaptırımlara katılmasıyla, İran`ın ardından Rus pazarlarının da daralmasıyla karşılaşılması, nasıl bir yaklaşım sergilenmesi konusunda bölünmelere neden oluyor.
Almanya, Rusya ile olan ekonomik ilişkileri doğrultusunda yaptırımların ağırlaştırılmasına muhalefet ederken Fransa, İtalya, Avusturya, Lüksemburg, Bulgaristan, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Slovakya Rusya`ya yaptırımların arttırılmasını kendi çıkarları için tehlikeli sayıyor.
Henüz Almanya ve Fransa`nın AB anlaşmalarını değiştirme önerisi İngiltere engeline takılmıştır, 23 ülkeden 17`si bütçe disiplinini güçlendiren yeni bir anlaşma üzerinde uzlaşırken Avrupa Birliği içinde ayrışma büyüyor.

Üstelik dış politika ve güvenlik gibi konularda birlikte hareket edemeyen Avrupalılar,birliğin temsil ettiği demokrasi ve insan hakları gibi değerlere sahip çıkma telaşını da yaşıyor.

İşte,kendisine Rusya ve Türkiye`yi örnek alan ve Cezayir, Pakistan,Irak, Türkiye benzeri illiberal siyasi çizgi izleyeceğini açıkça belirten Macaristan`daki yönetime karşı nasıl tavır alınacağı bilinmiyor.




Hiç olmadığı kadar derlenip,toparlamaya ihtiyaç bulunuyor.
Bu yüzden ABD: birincisi, Ukrayna seçimlerinin Donetz ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinde yapılmaması, bu suretle bölünmüşlüğün yavaş da olsa siyasal bir meşruiyet kazanma yoluna girmesinin verdiği fırsatla,
İkincisi, Suriye`yi yok etmekle ilgili niyetlerinin boşa çıkmasıyla,

Ortadoğu`da İsrail-Filistin arasında bir barışı ve bu barışı pekiştirecek Suriye, Irak ve İran dinamiklerini oluşturmaya koyulmuş bulunuyor.




Ortadoğu`nun enerji piyasalarına açılması, İran`a uygulanan yaptırımların ortadan kaldırılarak İran`ın uluslararası enerji piyasalarına ulaşması için işbirliği yapılması,

Bunun paralelinde Ortadoğu ve İran pazarının Avrupa yararına açılması, hidrokarbon piyasalarında Rusya`nın payının azaltılması öngörülürken,

İran`ın ve Türkiye`nin Ortadoğu`yu ateşe atabilecek bir polita yürütmesinden de alıkonulmasına dikkat ediliyor...







Tüm zorluklarına rağmen, İsrail`in azınlık olarak kabul ettiği Filistinliler arasında 1967 sınırlarına harfiyen uymak yerine aralarında toprak değişimi yapabilmeleri, İsrail Devleti`nin Yahudi devleti olarak tanınmasını esas alan barış anlaşması için yoğun çaba sürdürülüyor.
Suriye`de herhangi bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığı için rejimin gücü Sünni güçle dengelenmeye çalışılıyor.
Irak`ta gidişatın güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru gitmesinden başka bir yol görünmediği için Irak Kürtleri ve Sünnilerin Şii`leri dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratması hedefleniyor.
Bölgede çatışan tüm dinci ve PKK gibi etnikçi terör örgütlerinin mutlaka yokedilmesi için mücadele yürütülüyor.





Umman/Muskat`da ABD ve İran Dışişleri Bakanları ile AB Temsilcisinin katılımıyla üçlü nükleer müzakereler başlamıştır.
Müzakereler 11 Kasım`da 5+1 formatına dönüşürken uranyum zenginleştirme, yaptırımların iptali ve anlaşma süresi gibi tarafların üzerinde henüz anlaşamadıkları konular ele alınıyor.
Süren müzakerelerde nükleer silahın geliştirilmesini sonlandıracak, nükleer programın barışcıl amaçlar taşıdığını ispat edecek bir mekanizma için yürütüldüğüne ikna olunması halinde;
24 Kasım`dan itibaren ABD`nin Kongre kararıyla aldığı yaptırım kararları değil, yönetimin yaptırım kararlarının sona ermesi bekleniyor.
Kongre kararıyla alınan yaptırım kararlarının kaldırılması konusu ise ABD Senato`sunda çoğunluğu kazanan Cumhuriyetçilerin çalışmaya başlayacağı Ocak 2015`i beklemek zorundadır.Bu sırada İran, Avrupalı firmalarla 20 milyar dolarlık enerji anlaşmalarıyla pazar açmaya hazır olduğunu açıklıyor.





Rusya ise yaptığı büyük doğalgaz anlaşmalarıyla, Çin ve diğer büyük Asya ekonomilerinin ihtiyacına yönelirken, Batı`nın uyguladığı tecritten kurtulmanın hesaplarını yapmaktadır.

Rusya ve Çin`in arasında imzalanan anlaşmalar Asya diplomasisinde ABD`yi bekleyen zorluklara işaret ediyor.


ABD birçok konuda Çin ile fikir ayrılığında kalıyor, çünkü; ABD`nin enerjinin pahalılaşacağı bu süreçte en çok ve büyük petrol kaynaklarını doğrudan ya da dolaylı kontrol edebilmesi kudreti ile Rusya`nın en büyük doğal gaz kaynaklarına sahip olması kudreti bileşkesinden; Çin ve diğer büyük Asya ekonomileri Rus ve Hazar hidrokarbonlarının yüzde 90`ına talip çıkıyor.

O yüzden Çin enerji alanında Rusya ile arasındaki ilişkileri sıkı bir stratejik işbirliğinin gereği olarak kabul ediyor.





Çin`e gelince, modernizasyona tabi tuttuğu sosyalizmiyle küresel büyümenin en önemli motoru ve orta gelir düzeyi ile dünyanın ikinci ekonomisi olması,
Gelecek 15 yılda, ortalama 5-6 oranında büyümesi halinde kişi başına gelirinin 20 bin dolar gibi yüksek bir düzeye çıkması ve gelişmiş ülke olması kaçınılmaz görünüyor.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasında küresel ekonominin dengeleyicisi olmak noktasındadır.
Şimdi Asyalı, Afrikalı ve Latin Amerikalı gelişmekte olan ekonomiler, ABD ve müttefiki batılı gelişmiş ülkelerin yakın zamana kadar kendilerini yalnızca kaynak ve pazar olarak algılamalarına,ekonomik olarak kendilerine bağımlı kılıp, bu ekonomik sistemle de dünya ekonomisi üzerinde tam egemenlik kurmuş olmalarına hayıflanıyor.
Çünkü Çin küresel güç olmak hedefine mütemadiyen yaklaşırken,hem askeri gücünü arttırma çabası, hem dünya ekonomisinde istikrarın olabilmesi ve finans piyasalarında risklerin azaltılması;
Teminen, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası yönetiminde reform yapılması, reformun ardından dünya ekonomisinde bankaların yapılandırılması,finansal mimarinin değişimi, piyasalara işlerlik kazandırılması,yeni bir döviz rezervinin oluşturulmasında etkinleşme, yeni bir uluslararası hukuka oturan yeni bir BM istiyor.






Nitekim ABD Başkanı Obama, Pekin`de katılmakta olduğu Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü zirve görüşmelerinde,ABD ve tüm dünyanın başarılı bir Çin görmek istediğini ancak bunun için Çin`in dünya düzeninin temellerini baltalamak yerine düzeni garanti etmek için bir ortak olması gerektiğini söylüyor...






Ara seçimlerde oluşan ABD`nin yeni yönetim profili ve bu tablo; küresel ya da bölgesel anlamda enerji kaynakları ve nakil yollarının paylaşımında ülkelerin ve bölgelerin önemlerinde çok sert ve çok derin dönüşümlerin yaşanacağı zorlu mücadelelerin göstergesidir.










12.11.2014




Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.