İran, karşılığı olmayan tehdit ve meydan okumalardan vazgeçmeli
İran, karşılığı olmayan tehdit ve meydan okumalardan vazgeçmeli
İranlı komutan Kasım Süleymani`nin ABD tarafından düzenlenen saldırı sonucu öldürülmesinin ardından, İran`ın vereceği tepkinin gerçekten dini lider Hamaney ve Devrim Muhafızları komutanlarının tehditleri kadar sert olup olmayacağı merak ediliyordu. Herkes olası bir karşılık olup olmayacağını değil, bu karşılıktan sonra ne olacağını soruyordu. İran`ın vereceği karşılığının boyutu ve kapsamı bu soruyu cevaplayacaktı. Çünkü öyle bir meydan okumalar ve tehditler savruldu ki; sonuçları bölgeyi kaosa sürükleyebilecek, jeopolitik dengeleri altüst edebilecek düzeyde bir cevap olacağı beklentisi oluştu. Çok geçmeden beklenen karşı saldırı gerçekleşti ve İran, ABD`nin Irak`ta Erbil ve Anbar şehirlerinde bulunan hava askeri üslerine saldırı düzenledi. ``Rehber´´ Ali Hamaney, ``ABD`ye atılmış bir tokat´´ şeklinde niteledi. Bunun bir ``ilk karşılık´´ olduğunu ve ABD kuvvetleri bölgeden ayrılana kadar başka karşılıkların olacağını iddia etmişti. Dini lider Hamaney, İran`ın verdiği karşılı kastederek ``Dünyanın gidişatı etkilendi, büyük değişimler gerçekleşecek. ABD üslerine yapılan saldırıyla büyük zayiat verildiği ve 80 ABD askeri öldürüldü´´nü söylerken, saldırının büyüklüğü ve verdiği zayiatın büyüklüğünü ima ediyordu. Ancak, ABD yönetimi hiçbir ABD askerinin zarar görmediğini açıklayarak Hamaney`i yalanladı. Saldırı öncesi dünya iki ülkenin askeri gücünü tartışırken, saldırı sonrası ortaya çıkan sonuçlar karşısında kelimenin tam anlamıyla bir şok yaşandı. Çünkü herkes, İran`ın sert ve sarsıcı bir karşılık vereceği beklentisi içindeydi. Ancak İran`ın ABD`ye cevabı beklenenin aksine sembolik kaldı. Doğrusu hiç kimse İran`ın bu derece yetersiz kalacağını düşünmüyordu. İran`ın ABD`ye cevabı, İran`ın saygınlığına ve onuruna gölge düşürdüğü tartışmalarını beraber getirdi. ABD SONUÇTAN MEMNUN İran`ın füze saldırısı ``sembolik´´ ve ABD ile açık bir savaşa götürmeyecek şekilde hesaplanmış olduğu görülmüştür. Washington`a göre ``makul´´ seviyede kaldığı için karşı saldırıdan vazgeçti. Haydut Trump ``Her şey yolunda´´ diyerek sonuçtan memnun olduğunu açık ve net olarak ortaya koydu. Zira ABD yönetiminin, İran`ın sembolik saldırılarını görmezden gelme eğiliminde olduğunu gerçeği açıktır. Gelinen noktada iki taraf daha ileri gidilmesini istemeyen bir yaklaşım sergiliyor. Bu nedenle kaosu önlemek ve sonuçları belirsiz bir savaşa sürüklenmeyi önlemek için uluslararası girişimlere bile gerek kalmadı. Kısacası, İran`ın gereksiz meydan okumalarının ve tehditlerinin bedelini ödedi. Bundan sonra da benzer tehdit ve meydan okumalara devam eder ve komşu ülkelerdeki Şii unsurları örgütlemek suretiyle baskı altına alma girişimlerine devam eder ise çok daha büyük bedeller ödemeye mecbur kalacaktır. Bundan böyle İran, daha akılcı politikalar üretmeli ve komşu ülkelerine yönelik rejim değişikliği hayaliyle fitne politikalarından vazgeçmeli. Ülke gelirlerini, bölgede bir &8216;Şii hilali` oluşturma hayaline değil, ülkesine ve halkının refahı için kullanmalıdır. Mezhebi yaklaşımlarla bölge savaşlarında yer almak ve Müslümanı Müslümana kırdıran girişimlerden uzak durmalıdır. Zira ``Müslümanın kanı Müslümana haramdır´´ ayeti celilesini İslam Cumhuriyeti olarak kendini ilan eden İran`ın vazgeçilmez temel ilkesi olmalıdır. İran, bu değişimi gerçekleştirdiğinde ABD ve Batılı emperyalist ülke ve onların oluşturduğu güç odaklarına karşı, Alemi İslam`ın desteğini yanında bulacaktır. Nitekim ABD, İran`ı nükleer üretimine son vermeye zorlayacak. Ayrıca ABD, İran`ın ekonomisini hedef alan daha büyük yaptırım ve siyasi baskıları başlatmaya hazırlandığı içinde olduğu gerçeğini İran hesaba katılmalı. Yani İran, teslim olmamalı ancak değişmeli...
|