İran`da halk, dış destekli bir isyan istemiyor
İran`da halk, dış destekli bir isyan istemiyor
03 Ocak 2018 Çarşamba
2017 yılının bitişine son üç gün kala İran bir anda karıştı.
ABD ve İsrail protestoları desteklerken bölge ülkelerinde endişeler arttıkça arttı.
Ancak ilerleyen günlerde korkular ve endişeleri aşan normalleşme sinyalleri gelmeye başladı.
İran`ın Meşhed kentinde başlayan protesto gösterileri ülke geneline yayılmış olsa da protestocuların ilk günlerdeki aşırı tepkileri yavaş da olsa azalmaya başladı.
Protestocular hak arayışlarını devam ettirmekte kararlı ancak ülkeyi savaş meydanına dönüştürecek Suriye, Libya, Yemen ve Mısır benzeri bir şiddet dalgasının oluşmasına da karşı olduklarını tavırlarıyla ortaya koymuş oldular.
Bazı küçük grupların protestoları rejim karşıtlığına dönüştürme girişimlerine rağmen protestolar genelde, barışçıl bir tepkiye dönüşme eğilimine geçtiği görülmektedir.
Çünkü İran halkı geçmişte olduğu gibi ülkelerine dış gülerin müdahalesini istemiyor.
HAK ARAYIŞINA EVET, ŞİDDETE HAYIR
Halkın hak arayışı ve yanlışları protesto etme hakkı elbette olmalıdır.
Birçok ülkede olduğu gibi İran halkı için de protesto etme ve haklarını aramak için birden fazla sebep vardır.
İran`ın nükleer programından kaynaklanan anlaşmazlık yüzünden ülke yaklaşık 10 yıl boyunca ambargolarla dünya ekonomisinin dışında kalmıştı.
Sonunda bir anlaşmaya varıldı ve ambargolar büyük ölçüde kalktı.
Ancak nükleer anlaşmaya rağmen ekonomide iyileşme görülmedi ve İran halkının ümitleri karşılık bulamadı.
Bir hayal kırıklığı yaşayan gençler arasında işsizlik daha da yaygınlaştı. Özellikle de üniversite mezunu olan gençler iş bulamıyor. Yaklaşık 5 milyon öğrencinin bulunduğu ülkede bu durum büyük bir sosyal huzursuzluk kaynağı olmaya devam ediyor.
Halkın çeşitli katmanlarında İran`da baskılar dillendiriliyor.
İnternet sürekli olarak izleniyor ve tehlike görüldüğü zaman kapatılıyor.
Kadın hakları, başörtüsü zorunluluğu ve işsizlik gibi sorunlar var.
İranlıların bu sorunlara hükümetin çözüm üretmesini beklemek ve bazı hakların elde edilmesini istemek elbette en doğal hakkıdır, ancak bu hakları talep etmeyi bir rejim sorununa dönüştürmek yanlış olur.
Bu halk hareketlerinin şiddetini artırarak bir isyana dönüşmesi sadece emperyalist devletlerin ve onların ittifakıyla oluşan güçlerin işine yarar.
Çünkü onlar bölgenin yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını sömürmek için fırsat kollamaktadırlar.
İsyanlar ve iç savaşlar onların sömürü operasyonlarını kolaylaştıran elverişli ortamlar sağlamaktadırlar.
Ancak; İran rejimi gösterileri şiddetle bastırma yönüne gitmemeli.
Baskı ve yasaklar Suriye benzeri bir felaketi doğurur gerçeği hesaba katılmalıdır.
Bu gerçekten hareketle, hem İran yönetimi ve İran halkı, ABD ve İsrail`in kışkırtmalarına dikkat etmeli, oyuna gelinmemeli.
İRAN, YANLIŞLARINDAN DÖNMELİ
İslam ülkeleri içinde kendine yeni etki alanı oluşturma girişimleri için ülkesinin kaymaklarını seferber etmesi, İran yönetimininen büyük yanlışlarından biridir.
İran halkı, ülke kaynaklarının İran halkının refahı için kullanılmasını beklerken, bölge ülkeleri de İran`ın içişlerine müdahale etmesinden şikâyetçi.
İran yönetiminin dış ve içte yeni sorunlar üretmesi ABD ve İsrail ile onların işbirlikçisi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri`nin İran`ı karıştırmasına zemin hazırlamaktadır.
İran`ın ekonomik, siyasi ve stratejik alanlarda yapılan yanlışlar yüzünden hem ekonomisini zayıflatmakta hem de ülkenin kaynaklarının İran halkı için kullanılmasını isteyen birçok İranlı`nın öfkesini arttırmaktadır.
İran, bu gerçekleri görmeli ve yanlışlarından geç olmadan vazgeçmelidir.
Aksi halde bir dip dalgası, rejimin devrilmesi ve ülkenin yakılıp yıkılmasına sebep olabilir.
|
