İdlib düğümü ve terörle mücadele oyunu
İdlib düğümü ve terörle mücadele oyunu 12 Eylül 2018 Çarşamba
Rusya`nın ve İran`ın beklenmedik engeli yüzünden Başkan Erdoğan`ın ısrarlı olduğu İdlib için maalesef &8216;Ateşkes` kararı çıkmadı. Başkan Erdoğan`ın İdlib konusunda iki hedefi var. Biri, yeni bir göç dalgasının başlamasını engellemek, diğeri ise terörist gruplar bahane edilerek sivil ve savunmasız halka yönelik katliamlara sebep olacak operasyonları durdurmak. Başkan Erdoğan, Tahran zirvesinde ``terör unsurlarının halkın içinden ayrıştırılması ve silahsızlandırılması, Suriyeli radikallerin kontrol altına alınması ve yabancı savaşçıların ülkelerine geri gönderilmesi´´ şeklindeki önerilerinin devamında,Suriye başta olmak üzere bölgedeki tüm terör unsurlarına ``maşa olmayın, silah bırakın´´ çağrısında bulunmuştu. Başkan Erdoğan, terörist unsurları silahlandırıp kullanan, ABD, Rusya ve İran başta olmak üzere tüm ülkelere de ``terör örgütlerine destek ve işbirliği hukuken suçtur. ABD`nin terör örgütü PKK`yı YPG ve PYD`nin içinde yer aldığı &8216;Suriye Demokratik Güçleri`ni (SDG) desteklemeyi sürdürmekten vazgeçmeli´´ uyarısında bulunmuş oldu. Başkan Erdoğan`ın bu çağrı ve uyarılarına rağmen son şans olarak görülen Tahran zirvesinde maalesef beklenen netice alınamadı. Eğer &8216;ateşkes` kararı çıkmış olsaydı, İdlib`de başlayacak ve devamında tüm Suriye`yi etkileyecek bir barış kapısı aralanmış olacaktı. ``Savaş yerine barış´´ adına bir çözüm için faklı alternatifler devreye girebilirdi. ``TERÖRLE MÜCADELE EDİYORUZ´´ YALANI ``Radikal militanlar milyonlarca sivile zarar vermeden bölgeden nasıl çıkarılacak?´´ sorusuna Başkan Erdoğan dışında hiçbir lider samimi bir yaklaşım içinde değildir. Sivil milyonlarca Suriyelinin hayatı onlar için önemli değildir. Onlar için önemli olan, Suriye üzerinden Ortadoğu`daki çıkar politikalarıdır. Bunu doğrulayan birçok bilgi ve belge mevcuttur. Eğer, Suriye`de silahlı terör unsurlarına yer olmaması meşru bir talep ise o zaman ABD, Rusya ve İran ile Şam yönetiminin terör örgütleriyle ilişkileri sorgulanmalıdır. Çünkü her birinin kısmen DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle gizli ilişkileri ve pazarlıkları söz konusu. Yine bu üçünün de bölücü terör örgütü PKK`nın içinde olduğu, yönettiği ve yönlendirdiği PYD/YPG ile çok yönlü bağlantıları vardır. PKK, Ortadoğu`nun en büyük taşeron terör örgütü. Dünyada PKK kadar çeşitli ülkelerden destek alan bir başka terör örgütü yok. Çünkü, PKK`nın eylem alanı dört ayrı ülke ve petrol ile doğalgaz rezervlerinin bulunduğu coğrafya olması hasebiyle ilgi çekmektedir. ABD, resmen PKK`yı terör örgütleri listesine almış olsa da farklı isimler altında PKK ile çok yönlü bir işbirliği içinde olduğunu artık gizlemiyor. Suriye`nin kuzeyinde yerel güç olarak resmen muhatap alınıp modern silahlarla eğitilip donatılmıştır. Sadece ABD değil, Rusya ile İran gizli açık bağlantıları artık herkesin malumudur. Herkes bölgede bu taşeron terör örgütünden istifade etmek istiyor. Rusya, PYD/YPGMoskova bürosu aracılığıyla ve yereldeki terörist elebaşları üzerinden PKK ile bağlantıları devam etmektedir. İran, PKK`nın İran kolu PJAK`ın İran`ı hedef alan eylemleri durdurması şartıyla PKK üst düzey elebaşları ile görüşmeleri ve bağlantılarını devam ettirmektedir. İran`ın bölge ülkelerindeki etkinliğini artırma politikasının gereği PKK ile ilişkilerinin yanında desteklediği terör örgütü Haşdi Şabi ve Hizbullah, hem Ortadoğu`da hem de Suriye`de Müslüman Sünni halka yönelik toplu katliamlarına devam etmektedir. Suriye halkının son sığınma limanı olan İdlib`e Rusya hava saldırılarını sürdürürken, İran`ın emriyle hareket eden Hizbullah ve Haşdi Şabi örgütlerinin desteğindeki Suriye Ordusu karadan son darbeyi vurmaya hazırlanıyor. Eğer engellenmez ise terörist unsurlar bahane edilerek İdlib`de bir insanlık faciası yaşanacaktır. TERÖRLE MÜCADELE EDEN TEK ÜLKE TÜRKİYE`DİR Özetleyecek olursak, terörle mücadele ettiklerini iddia eden ABD, Rusya ve İran, Suriye ve Ortadoğu bağlamında aktif olan bu ülkeler kendileriyle işbirliği içinde olan terör örgütlerinin sahiplenerek desteklemektedir. Bu şer güçler ile içimizdeki işbirlikçisi siyaset, medya ve sermaye çevreleriyle Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üzerinden yalan yanlış propagandalarla Türkiye terör örgütleriyle irtibatlandırılmaya çalışıldı. Bütün karalama kampanyaları ve gerçek olmayan suçlamalar zaman içinde netleşti. Ve görülmüştür ki; bölgede terör örgütleriyle mücadele eden tek ülke Türkiye`dir. Bu gerçek bugünlerde daha açık ve net olarak görülmektedir.
|