Bir eşkıya ve ilkel kabile yönetimi, aynı zamanda bir &8216;Terörist Devlet`
Bir eşkıya ve ilkel kabile yönetimi, aynı zamanda bir &8216;Terörist Devlet` Eski tarihlerde eşkıya dağlardaydı ama bugün eşkıya şehirlerde, diplomatik dokunulmazlığı olan büyükelçilik ve konsolosluklarda, hatta eşkıya, artık devletin kendisine hakim olmuş durumda. Şimdi sadece &8216;terör örgütleri` yok ve aynı zamanda &8216;terörist devletler` var. Bunların arasında yönetim şekli ve yapısı ile uygulamaları bakımından &8216;devlet terörü` uygulayan ülkelerden biri de Suudi Arabistan`dır. Bu ülkenin hanedanlığa dayalı ilkel yönetiminin barbarlığı, muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle bir kere daha görülmüştür. Bu vahşi cinayeti, önce inkâr sonra kabul eden Suudi yönetimi, cesedin nerede olduğunu açıklamamakta direniyor. Bu tutum aslında klinik bir vaka. Bu hastalığa konulacak teşhis ise ya aptallık ya da mutlak kudret sahipliği kuruntusu olabilir. Dünya kamuoyu hunharca planlanmış bir cinayet olan Cemal Kaşıkçı cinayetine dair Riyad yönetiminin açıklamalarını tatminkâr bulmuyor. Riyad`dan çelişkili ifadeler yapılması Suudi kabile yönetiminin itibarını sarstıkça sarsıyor. Bütün bu vahşi cinayetlerin baş sorumlusu olan Veliaht Pres Muhammed Selman ise, kendini geleceğin kralı ilan etmenin hesaplarını yapmaktadır. Suudi yönetiminin Kaşıkçı ailesine başsağlığı dilemesi ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cübeyr`in Cemal Kaşıkçı`nın cesedinin yerini bilmediklerini söylemesi utanç verici bir yalan ve dünya ile alay etmek anlamındadır. Suudi kabile yönetimi, bu eşkıya tavrı nedeniyle her gecen gün dünyada yalnızlığa itiliyor, itilecek. İKİ FARKLI LİDER, İKİ FARKLI AHLAK VE VİCDAN ANLAYIŞI Bu olay ayrıca çok önemli bir farklılığı ortaya çıkardı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı`nda Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin ``Sorumluluk makamındayız. Türkiye olarak bu süreci devlet ciddiyeti, uluslararası hukuka göre yönettik. Burası Türkiye Cumhuriyeti`nin sınırları içerisindedir. Viyana Sözleşmesi de böyle bir vahşi cinayetin soruşturulmasını diplomatik dokunulmazlık zırhının altına gizlenmesine izin veremez. Biz gereğini yerine getireceğiz. Çünkü ortaya çıkan bilgi ve deliller, Cemal Kaşıkçı`nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Bu cinayet insanlığın vicdanını yaralayacaktır´´ diyerek olayı insani ve ahlaki boyutunu öne çıkararak bir kararlılık ortaya koymuştur. ABD Başkanı Trump ise ``İnandırıcı ve güvenilir´´ bulduğunu söyledi. Suudi Arabistan`a karşı olası yaptırımlar içinse mevcut ticari ilişkileri bozmaya sıcak bakmadığı mesajını verdi. Oysa bir gün önce ``Sonuçları ağır olur´´ demişti. İşte iki farklı lider ve işte iki farklı ahlak anlayışı. Biri insani, vicdani ve de ahlaki bir bakış açısı ortaya koyarken bir diğeri itibari ilişkiler ve çıkarları daha çok önemsemekte olduğunu itiraf etmiş oldu. VELİAHT PRENS ULUSLARARASI BİR MAHKEMEDE YARGILANMALI Bu cinayetin Suudi yönetimine bağlı devlet memurları tarafından işlenmiş olması, katliam emrinin Suudi Prensi Veliaht M. Bin Selman tarafından verildiğini gösteriyor. Çünkü Suudi Arabistan`a ait bir konsoloslukta muhalif bir gazetecinin yok ediliş emrini de ancak Suudi Arabistan veliahttı Pens Selman verebilir. Kısacası, Prens Selman`ın bir katil zanlısı olduğu açık ve nettir. Bunun ispatlanması için elbette cinayette görevli devlet memurları konuşturulmalıdır. Ancak, Prens Veliaht M. Bin Selman, konuşma ihtimali olan kişileri ortadan kaldırmak için yeni emirler verdi bile&8230; Cinayete katılan 18 devlet üst düzey görevlisi için Suudi yönetimi tarafından operasyonlar başlatıldı. Bir yandan tutuklayıp diğer yandan farklı yol ve yöntemlerle onlar da yok edilmeye başlandı. Yani cinayetler serisi bu sefer emirle cinayete katılanlar üzerinden devam ediyor. Veliaht M. Bin Selman denen sadist en kısa zamanda tutuklanmalı ve uluslararası bir mahkemede yargılanmalıdır. M. Bin Selman, sadece kendi geleceği adına muhaliflere yönelik, keyfi tutuklamalar, servetlere el koyma, hanedandan taht kavgası başlatabilecek kimselere suikastlar ve işlettiği vahşî cinayet sebebiyle suçlu bir kişidir. Kısacası; Şimdi; Kral Selman, başta oğlu Prens M. Bin Selman olmak üzere cinayete katılanları uluslararası bir mahkemeye teslim etmelidir. Aksi halde kendisi de suç ortağı durumunda kalacaktır. Çünkü Prens M. Bin Selman olayı yöneten ve yönlendiren olarak cinayetin teşvik edicisi ve başaktörü olarak suçludur. Bu yönetim ve cinayetin şekli ise bir devlet terörü eylemidir ve bu eylemden de bir kabile yönetimi olan Suudi yönetimi ve Kral Selman birinci derecede sorumludur.
|