Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1681)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 9.12.2023 18:32:50

Batı’nın Filistin’e ihaneti ve bize düşen görev

Batı’nın Filistin’e ihaneti ve bize düşen görev
09 Aralık 2023



Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com



Filistinliler ile Siyonist İsrail arasındaki mücadele dünyada en uzun süren anlaşmazlıkların başında gelmektedir.

Osmanlı’nın çekilmek zorunda kalmasından sonra bölgeye hakim olan İngilizlerin Filistin’e ihanetleri, ‘İsrail-Filistin Sorunu’nun başlangıç noktasını oluşturuyor.

2 Kasım 1917’de, Birinci Dünya Savaşı sürerken, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı olan Arthur Balfour’un adını taşıyan ‘Balfour Deklarasyonu’nuna göre ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Filistin topraklarında bir “Yahudi ulusal anayurdu” kurulmasına destekleneceği ibaresine yer verildi.

Filistinliler, deklarasyonu büyük bir ihanet olarak ilan etmişlerdi. Çünkü Filistinlilere ait olan bir toprağı Yahudilere söz vermesinin “gayrimeşru” olduğu gibi o dönemde bölgede nüfusun yüzde 90’ını oluşturan Arap halkının İngiltere tarafından “azınlık” sayılmış olması açıkça bir düşmanlıktı.

Ortadoğu’da istikrarsızlığın kaynağı ve bugün Siyonist İsrail’in sürdürdüğü insanlık faciasının müsebbibi o tarihi ihanetlerinin bir sonucudur.

ABD ve İngiltere’nin öncülük ettiği Batı, terör devleti İsrail’in tüm kırmızı çizgileri aşarak sürdürdüğü vahşetin hem sorumlu hem de suç ortağıdır.

Filistin halkının büyük kayıpları ve acıların yanında, kendi kaderini tayin etme hakkı yönündeki mücadelesi ve zorlu arayışları ise maalesef hâlâ sonuçlanmış değil.

Kısacası, son 100 yılı aşkındır Filistinlilere reva görülen sömürgecilik, sürgün, askeri işgal, yıkım ve toplu katliamlar ile tehcir gibi hukuk ihlalleri maalesef aralıksız sürdü ve de sürüyor.

Batı’nın ihanetleri ve sınırsız desteğiyle azgınlaşan Siyonist İsrail soykırım ve yıkıma devam ederken, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “Çıkarınızı korumak istiyorsanız, sessiz kalın” tehdidinden etkilenen Arap ülkelerinin diktatörleri ise Filistinlileri savunmasız, sahipsiz ve yalnız bıraktığı bir gerçektir.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortak bir tavır alma imkanından yoksun olduğu içinmaalesef Filistin konusunda da yetersiz ve çaresiz kaldığı ise bir diğer gerçektir.



Günümüz Müslümanları iman, sabır, teenni, kararlılık, birlik ruhu ve şuuru ile hareket etmedikleri için bugün sadece Gazze değil, tüm ‘Alemi İslam’, Siyonist İsrail ve Batılı haçlılar tarafından kuşatılmış durumdadır…

Alemi İslam, tevhid ruhu içinde hareket etmedikçe kendilerini kuşatan bu şer ittifakının moral ve motivasyonu ile teşebbüs imkânlarını yok edemeyecekleri gerçeği artık bilinmeli ve kendilerini bu gerçeğe göre yeniden yapılandırmalıdırlar.

Kur’an’da şöyle bilgi yer alır; “tarihte Yahudiler ve müşrikler, ne zaman bozgunculuk yapıp, küstahça böbürlenip azgınlık yaptılar ise yüce Allah, Müslüman olsun olmasın, güçlü ve kudretli insanlar eliyle onları cezalandırmıştır.”

Ancak, yüce Allah, insanları ırkından dolayı değil, sadece davranışları nedeniyle cezalandırdığı için ayetin devamında “ve-in ‘udtum ‘udnâ/ yani şayet siz de bozgunculuğa, fesat çıkarmaya başlarsanız, biz de sizi, cezalandırırız” buyurmaktadır. (İsra suresi 1/8.)

Yani kim olursa olsun, benzer bir taşkınlık gösterdikleri taktirde başlarına gelecek akıbeti de haber vermiştir. Zorbalık ve zulüm karşılıksız kalmaz.

Rabbimiz elbette ki nusretiyle bu kuşatmayı sürdüren şer ittifakını da etkisiz kılmaya kadirdir. Yeter ki, biz bize düşeni yapalım. Allah’ın emirlerini yerine getirme ve yasaklarından sakınma konusunda samimi olalım, adalet ve hakkaniyetten ayrılmamış olalım.

Rabbim bizi, “Mümin kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” hadis-i şerifinin hikmetiyle yoğrulmuş müminlerden eylesin.

AMİN.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.