Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10219
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (149) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1681)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 24.02.2016 17:57:36

Ateşkes ve Suriye`nin geleceği



Ateşkes ve Suriye`nin geleceği

24 Şubat 2016


ABD ve Rusya`nın, Suriye krizinin çözümü için uzlaştığı ve 27 Şubat`ta karar kıldıkları ateşkesin IŞİD ve El Nusra`yı kapsamayacağı bildirildi.

Bu önemli bir gelişme.

Ancak bu mümkün olacak mı?

Çünkü daha önce iki kere ateşkes kararları alınmış ancak yürürlüğe sokulamamıştır.

Ateşkes konusunda Rusya, Şam yönetimini, Özgür Suriye Ordusu ile diğer direnişçi grupları ise ABD, Türkiye ve S. Arabistan ikna edecek.

Yani ateşkese, ne Şam yönetimi ne de direnişçi güçler değil, dış aktörlerin karar vermiş olması ve yerel güçlere dayatılması bakımından da bu karar ayrı bir tartışma konusudur.

Hem de sadece Obama ile Putin arasında gerçekleşen bir telefon görüşmesiyle!

Mademki bir telefon görüşmesiyle bu savaşı bitirme gücü vardı o zaman neden şimdiye kadar beklendi?

Neden Suriye`nin yakılıp yıkılmasına ve 300 bin masum insanın katledilmesi önlenmedi?

Üstelik ateşkes kararının ABD ve Rusya arasındaki hangi pazarlığın sonucunda gerçekleştiği ise henüz bilinmiyor.

Asıl bundan sonraki süreçte izlenecek politikalar ve uygulanmak istenen planlar nelerdir?

Görüldüğü gibi ateşkes olumlu bir başarı (Eğer yürürlüğe sokulabilinirse)ancak ateşkes, barış olmadığı gibi sorunların bittiği anlamına gelmez.

Düşündüren bir diğer konu: Suriye`de geçiş süreci nasıl ve kimlerle gerçekleşecek?

Keza yeni rejimi belirleyecek yeni anayasanın hazırlanışında Suriye halkının söz hakkına sahip olup olmayacağı konusunda ciddi endişeler var.

Ayrıca; dış aktörlerin süreçte baskı ve yönlendirmeler yapmadan Suriye`nin geleceğini belirleme hakkını Suriye halkına bırakacaklarına da inanmıyorum.

Pek ümitli değilim ama inşallah ateşkes kalıcı olur ve müzakerelere başlanır.

Bütün bu belirsizliklere rağmen dileğim ve duam, ateşkes sonrası olumlu adımlar atılır ve demokratik bir rejimle diktatörlük ve baskıcı Baas rejimi son bulur.

Akan kanın durması ve Suriyelilerin tekrar ülkelerine geri dönmeleri en büyük arzumuzdur.

TÜRKİYE NEDEN YALNIZLAŞTIRILMAK İSTENİYOR?

Suriye`de yeni bir dönem başlıyor dense de Suriye ve Irak`ın geleceği hakkında belirsizlikler devam ediyor.

Yıllar öncesinde kaleme alınan bir senaryonun şimdi vizyona girmesiyle Ortadoğu bir yangın yerine döndü.

R. Tayyip Erdoğan`ın Cumhurbaşkanlığındaki ``Yeni Türkiye´´, Ortadoğu`nun emperyalist güçlerin menfaatleri doğrultusunda şekillendirilmesine karşı çıkıyor.

Türkiye bu oyunda kendisine verilmek istenen role itiraz ediyor ve figüran olmayı kabul etmediği için de hedef haline geliyor.

Bu süreçte, Türkiye`den &8216;Küresel sistem`in ihanetlerine karşı duruşundan bir an önce vazgeçmesi isteniyor.

Yaşanan bazı olumsuz gelişmeler ülkeyi yönetenlerin eksikliğinden ya da yanlış politikalarından değil, Türkiye`nin her alanda güçlenip, bölgesinde itibar kazanmasını istemeyen güçlerin baskı ve açık-gizli müdahalelerinden kaynaklanmaktadır.

Yaşanan kanlı eylemler ve kuşatma girişimlerinin bir değil pek çok amacı bulunmaktadır.

İç ve dış ihanetlerle başlatılan kanlı eylemlerle Türkiye`de kaos oluşturup, halkın devlete baş kaldırması ve ülkenin karışması planlanıyor.

Zira PKK`nın kanlı eylemleri ile isyan başlatma girişimleri ayrıca DAEŞ ve YPG`nin saldırıları hep o oyunun birer parçalarıdır.

İHANETLERE KARŞI BİZE DÜŞEN GÖREVLER

Cumhurbaşkanımız Sayın R.Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu`nun Başbakanlığındaki hükümet, Türkiye`yi çıkmazlara sürüklemek yoluyla izole etmek isteyen egemen güçlerin çemberini kırmaya çalışıyor.

Ülkemizin geleceği adına hamle politikaları gerçekleştirmek elbette ülkeyi yönetenlerin işidir.

Ancak!..

Düşünmesi, çalışması ve arayış içinde olması gereken sadece yetkililer değildir.

Eğer bu ülke hepimizin ise o zaman ülkemizin selameti için gayret göstermek, herkesin vazgeçilmez görevi olmalıdır.

Yapılan ihanetlere ve kurgulanan oyunlara göz göre göre seyirci kalamayız. İç ve dış tezgâhlara dikkat etmeli, oyunlarını bozmak için de millet olarak ülkemizi yöneten yetkilileri milli meselelerde desteklemeliyiz.

Ancak en büyük talihsizlik; fikir üretemeyen, vizyon ve misyondan yoksun, sorumluluğunun bilincinde olmayan günlük siyasi çekişme ve dedikodularla meşgul olan siyasi muhalefet cephesinin varlığıdır.

``İktidar kadar muhalefet de sorumludur´´ gerçeğini göz ardı eden muhalefet, maalesef destek yerine köstek olmaya devam ediyor.

Muhalefet cephesinin bir kısmı ülkemizin maruz kaldığı tehlikelerden bihaberdir. Diğer bir kesim muhalefet ise, ``Erdoğan gitsin, AK Parti bitsin de, ülke bölünürse de bölünsün´´ diyecek kadar bir ihanet içindedir.

Ülkemiz ve milletimiz için değil, sadece ve sadece kendi siyasi gelecekleri yani siyasi ikballeri için hükümetin her icraatlarına karşı çıkıyor ve Erdoğan düşmanlığı yapıyorlar.

Çok değerli dostum, başkanım rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu`nun ifade ettiği gibi;

``Firavun`un Karşısında Olmak Yetmez! Musa`nın (a.s) Yanında Olmak Gerekir.´´

Onun için egemen güçlerin ihanet kuşatması yarılıp, son terörist yok edilene kadar Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan`ın ve hükümetin yanındayız.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.