Afrika açılımı (1)
Afrika açılımı (1) 12 Eylül sonrasında kurulan Milli Güvenlik Konseyi`nde yapılan değerlendirmeler üzerine Türkiye, üç alanda açılım yapma kararı aldı. Bunlar; İslam`la barışmak ve İslam dünyasıyla ilişkiler kurmak, Yunanistan`la federasyona gitmek ve Afrika`ya açılmak&8230; Afrika`yla ilgili ilk çalışmalar Sayın Özal`la birlikte başladı ve belli bir noktaya getirildi. Türkiye`nin bu açılımlarını yabancılar bloke etmeye çalıştılar. Mesela 1980 ila 1995 yılları arasında öldürülen Türk ve Yunan bazı diplomatlar, ``Türk-Yunan Federasyonu´´ üzerine çalışmakla vazifeliydiler. Bu kararların uygulamaya konmasında, dış kaynaklı bazı iç dirençlerle de karşılaşıldı. Konsey`in, İslam`la barışma ve İslam dünyasıyla özel ilişkiler geliştirme çabaları henüz Türkiye`de anlaşılmış değildir. Bu kapsamda mesela faizsiz bankacılık sistemi ve ``İslami sermaye´´, Konsey döneminde yapılmış hazırlıklar ve alınan kararlar sonrası, Sayın Salih Özcan ve o ayarda birkaç kişinin öncülüğünde Türkiye`ye girebilmiştir. Türkiye`nin Özal`la başlayan Afrika açılımı ve Konsey döneminden sonra daha da geliştirilen İslam açılımı, bazı Avrupa ülkelerinden çok ciddi tepki gördü. Bugün ise aynı tepkinin hedefinde hem Afrika`da hem de İslam dünyasında ``en çok sevilen yabancı lider´´ olan Sayın Erdoğan var. Sayın Erdoğan`ın bu coğrafyalarda inanılmaz bir popülerliği ve inanılmaz bir etkisi var, şimdi bunu kırmaya çalışıyorlar. Bunu kırmak için Suudi Arabistan`ı radikal Vahhabilik`ten Laiklik`e/Ilımlı İslam`a çekiyorlar. Asya`da, Afrika`da ve Balkanlarda, Ankara`nın karşısına Riyad`ı sürecek, yarım kalan Fetö operasyonunu Suud`la sürdürecekler. Dolayısıyla bugün gelinen noktada Türkiye`nin Afrika`da, özellikle de Doğu Afrika`da, Sudan-Somali çizgisinde yaptıkları, stratejik açılımları herkesi çok ciddi anlamda işkillendiriyor. Katar ve Körfez ülkeleriyle geliştirilen işbirliklerinden de rahatsızlar. Bazı problemlere rağmen Türkiye`nin hem Orta Doğu hem de Afrika siyaseti, birçok ülkeyi ciddi anlamda rahatsız ediyor. Türkiye`nin buralarda şuan yürüttüğü politikanın kalıcı olma ihtimali yabancıları endişelendiriyor. Bir Japon atasözüne göre ``Bir kere yapan bir daha yapabilir´´. Türkler birçok imparatorluklar kurmuşlar. Mısır`da Memluklar`ı kurmuş, uzun süre egemen olmuşlar. Bunların Sudan`da, Etiyopya`da, Somali`de ve Kuzey Afrika`da hala birçok etkisi var. Dolayısıyla Türkler`in bir daha Afrika`da aynı tür bir ağırlık kurabileceği ve bundan da ciddi anlamda getiri elde edebileceği düşüncesi birçok ülkeyi rahatsız ediyor. Birçok devlet bundan huzursuz. Bölgedeki devletlerin de endişesi var, Türkiye`nin bu ağırlığının kendilerine karşı bir başka hamleyi getirebileceğini düşünüyor, ``Türkiye bizi ne kadar koruyabilir?´´ gibi sorular soruyorlar. Bu da bir olgu&8230; Bu kapsamda Orta Doğu bağlamında Dürzilik, tam bir Türk hareketidir. Anadolu`da yaşının üzerinde akıl sahibi ve şaşırtıcı işler yapan çocuklara, övgü babında ``Dürzi´´ denir. Dürzilik, bir nevi üstün aklı, üstün disiplini, belli bir ezoterik okulun üstün niteliklerini temsil eder. Dürzilik, Lübnan, Mısır ve Suriye`de yaygın, Afrika içlerinde etkindir. Afrika içlerine yayılan Arapların önemli kısmı Dürzi`dir. Türkiye`nin Afrika`daki varlığı, Fas`taki, Cezayir`deki, Tunus`taki, Libya`daki ağırlığı hala yüksektir. Ama bu ağırlığı nasıl kullanacağı konusunda Türkiye bir problem yaşıyor. Pazar günü devam edelim.
|