AB, ABD’ye bağımlı olmaktan kurtulmak istiyor amma…
AB, ABD’ye bağımlı olmaktan kurtulmak istiyor amma… 12 Ekim 2022
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki ilişkiler, oldukça köklü bir geçmişe sahip.
İki Dünya Savaşı’nın birlikte kazanılması ve Avrupa kıtasının yeniden inşa edilmesi gibi ortak işbirliği temeli üzerinde şekillenen ilişkiler bağlamında liberal sistem düzenini birlikte inşa etmişlerdi.
Uzun yıllar boyunca süren olumlu diyalog, elitler ve bürokratlar arasındaki işbirliğinin gelişimini oluşturmuştu.
Hızla değişen stratejik çıkarlar, yeni ilişkiler ile konseptler, ABD ile AB’yi karşı karşıya getirdi.
Ancak dünyada değişen dengeler ve 2008 ekonomik krizi ile yaşanan Arap Baharı süreci, mülteci sorununu ciddi bir sorunsal haline getirirken, Avrupa’da ve ABD’de aşırı sağın yükselmesine sebep oldu.
Hem ABD’de hem de AB’de popülist söylemler kabul görmeye başlarken, demokrasi, liberalizm, multikültürel gibi benimsenmiş değerlerde bir aşınma söz konusu olmuştur.
Bütün bu olumsuz gelişmeler kısa adı ABD olan Amerika ile Avrupa Birliği (AB), arasında gizli-açık bir rekabet ve mücadeleyi yeniden depreştirdi.
Donald Trump’ın Başkanlığı döneminde AB ve ABD arasında daha önce hiçbir dönemde yaşanmamış krizlerin yaşanması bunun en bariz örneğidir.
•
Biden’ın ABD Başkanlığına seçilmesiyle liberal dünya düzenini oluşturan çok taraflılık, kolektif güvenlik, küresel ekonomi gibi temelli politikalarda yeni bir işbirliği başlatılmaya yönelik girişimler ise hâlâ istenilen düzeyde değildir.
Gelinen noktada ise AB, ekonomik, siyasi, askeri ve dış politika alanlarında ABD’ye bağımlılığını azaltmak istiyor.
AB üyesi ülkelerin dışişleri ve savunma bakanları ile ekonomistleri bu yönce çok yönlü açık- gizli girişimleri olsa da bir türlü başarılı olamadı ve de olamıyorlar.
Çünkü ABD, bağımlılığı artıran yeni konseptlerle Avrupa Birliği’ni (AB) sürekli kontrolünde tutmaya devam ediyor.
Bunun en son örneği Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşı sonrasındaki gelişmelerdir.
AB-Rusya-ABD arasında varılacak bir uzlaşı ile kendi güvenliğinin sağlanmasını hedeflerken, 2014’de Rusya’nın Ukrayna’nın Kırım özerk bölgesini ilhak adı altında işgal etmesiyle Rusya tehdit ve yayılmacı politikalarına karşı AB yeniden ABD’nin yardımına muhtaç hale gelmiştir.
Rusya’nın Kırım sonrası Ukrayna’ya yönelik işgal savaşı ve Ukrayna’nın Herson, Zaporijya, Donetsk ve Luhansk bölgelerinin resmen ilhakını açıklayarak buraları Rusya Federasyonu’nun dört yeni bölgesi olarak ilan etmesi Avrupa’yı çok ciddi anlamda endişelendirmektedir.
•
Rus tehdit ve yayılmacılığına karşı yeniden ABD’nin boyunduruğuna girmeye mecbur kalan AB, büyük zararlara uğradığı halde ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını desteklemeye mecbur kalıyor.
Böylece ABD, Rusya kozunu kullanarak AB’yi yeniden kendi yörüngesine çekmeyi başarmış oldu.
İngilizce deyimiyle. ABD, AB’ye “Emrimde olursan seni Rusya tehditlerine karşı korurum, yoksa seni Rusya işgaliyle baş başa bırakırım” imasında bulunarak, iyi davranışı ödüllendirme, kötü davranışı da cezalandırma anlamına gelen ‘Havuç ve sopa’ politikasını uyguluyor.
AB, Ukrayna’yı işgali nedeniyle Rusya’ya karşı tavrını ABD baskısıyla sürdürüyor, ama Avrupa için barış ve istikrar Rusya ile iyi ilişkiler kurmaktan geçtiği gerçeğini de ayrıca biliyor.
Ancak bu gerçeğin örsü ile “NATO” ittifakının lideri olarak ABD’nin tehditlerine boyun eğme çekici arasında olduğu ise diğer bir gerçektir.
Böylece ABD, Rusya’yı yoruyor, Avrupa’yı kendisine daha bağımlı hale getiriyor ve bir taşla iki kuş vurmuş oluyor.
Avrupa Birliği (AB) ise iki güç arasında çıkış bulmakta zorlanıyor.
|