Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10211
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2292) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (199)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (279)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1679)


Dış Politika - Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? konusu hakkında görüşler
çağatay sezgin - (Kayıtlı Kullanıcı) 16.12.2008 14:59:00

KEMALİST HEDEF BATI MI, ÇAĞDAŞ UYGARLIK MI ?



Avrupa Birliği ve Şangay İşbirliği Örgütü

Osmanlı` dan beri çağdaşlaşma çabaları hep Batılılaşma adı altında gerçekleştirilmeye çalışıldı. Teknolojinin ve demokrasinin sadece Avrupa` da olduğu o dönemde görece belki gerçekçi olabilecek bir yaklaşımın bize de miras kalmış olması bugünkü sıkıntılarımızın da sebebidir. Bugün hala uygarlığın tek kaynağının batı olduğu düşüncesi bizi AB ve ABD` nin elinde oyuncak durumuna düşürmüştür. Oysa dünyanın uygarlık serüveni bir dalga gibi hareket etmekte; zirve ve dip noktaları bulunmakta, kimse de ilelebet zirvede kalmamaktadır. Dalga doğudan başlayıp tüm dünyayı tarayarak tekrar doğuya dönmektedir. Çin Uygarlığını, Hint, Anadolu, Roma, Aztek, tekrar Çin, Ortadoğu, Avrupa ve yine Amerika uygarlıkları takip etmiştir. Daha İkinci Paylaşım Savaşı` nda kendini içindeki faşizm hastalığından koruyamayarak hükümranlığını ABD` ye kaptırmış olan Avrupa` ya hala bel bağlamak onu uygarlığın beşiği olarak görmeye devam etmek ne kadar akılcıdır? Yada ekonomik varlığını sadece ordusunun gücüne bağlamasına rağmen İkinci Savaştan bugüne tek bir askeri başarı sağlayamamış olan ABD` mi hala uygarlığın beşiği?
Kontrolsüzce ve küreselleşmeyi de kullanarak hastalıklı bir şekilde büyüyen kapitalizm; yan etki olarak AB` de ve ABD` de faşizmin, dolayısıyla da gericiliğin yükselişine yol açtı. Almanya` da dişi Hitler, Merkel, Fransa` da işbirlikçi Vichy Hükümeti` nin karikatürü Sarkozy, İtalya` da tescilli hırsız, başbakanımızın en yakın dostu Berlisconi, ABD` de zihinsel özürlü Bush. Almanya` da Türk yakmak adeta hobi haline geldi. Özellikle Fransa, Hitler Almanya` sı ile yarışır hale geldi. 23/02/2005 de okullarda sömürgeciliği övmeyi zorunlu kılan ve sömürgeci atalarına şükranlarının ifadesi olan bir yasa kabul etmiştir. Hükümet tepkiler karşısında kısmi bir geri adım atsa da yasanın özü aynen kalmıştır. Aynı şekilde PKK` ya açık destek vermekten çekinmeyen Fransa, ülkesinde azınlık olduğunu kabul etmez. Fransa` da din, dil ve ırk temel alınarak istatistik araştırması yapmak yasaktır. Fransa` da mahalli dillere ve şivelere özgürlük tanıyan yasa tasarısı 17/07/1999 da reddedildi. Cumhurbaşkanı Chirac " Fransızca, Fransa` nın çimentosudur&8230; Bu yasayı kabul ederek Fransa` nın balkanlaşmasına müsaade edemeyiz" demiştir.(Prof. Dr Alpaslan Işıklı 09/10/06). Çöken Sosyal Güvenlik sistemlerinin beklide tek kurtuluş çaresi kayıt altına alınmış Türk işgücü iken, ırksal ve dinsel fanatizm onların bu gerçeği görmelerini engellemektedir. Oysa ki, biz bu geriye gitmekte ısrarcı olan Avrupa ile bütünleşmek için toprak vermek dahil her türlü onursuzluğu göze almaktayız.
Öte yandan, sistemden kaynaklanan kriz nedeniyle dünya liderliği tehlikeye giren ABD, olası rakiplerini ekarte etmek derdinde. AB, Japonya ve Çin gibi olası rakiplerin hepsi petrol konusunda dışa bağımlı iken ABD kendi ihtiyacını büyük oranda kendi kaynakları ile karşılayabilmektedir. Bu nedenle olası rakiplerin önünü kesmenin en iyi yolu petrol fiyatlarının kontrolünü elde etmekti. Bu amaçla başlatılan Büyük Ortadoğu Projesi, büyük bir stratejik hata oldu. Kontrolsüzce artan petrol fiyatları, gerek kendi, gerekse eski ortakları olan Orta Asya ülkeleri nedeniyle enerji ihracatçısı durumunda olan ve süper güç özelliğini kaybeden Rusya` yı tekrar lider devlet konumuna yükseltti. Bunu fark eden ABD Genişletilmiş Ortadoğu Projesi dönüşümünü başlatmış olsa da, bu manevrada geç kaldı. ( Türkiye` deki gerek Ergenekon, gerekse AKP kapatma davası muhtemelen bu manevranın bir sonucu)
ABD` nin stratejik hatası ve ŞİÖ

S.S.C.B` nin çözülmesi ile süper güç olma özelliğini yitiren Rusya eski günlerin özlemini yaşıyordu. Öte yandan bir zamanlar Sovyetleri revizyonist olmakla suçlayarak zaman zaman ona karşı ABD ile işbirliğini bile göze alan Çin, bizim terk ettiğimiz merkezi planlama ile serbest piyasa ekonomisini barıştıran devletçiliğin kendine has uygulamasını ve ucuz emek sunumunu kullanarak dünya pazarlarını tehdit etmeye başlamıştı. ABD` nin petrol atağı karşısında oluşmakta olan pazar liderliği tehlikeye giren Çin, enerji ihracatçısı ve eski günlere dönmek için kendine partner arayan Rusya` ya yakınlaşmak zorunda kaldı. ( ABD` li ve Avrupalı ajansları takip edip, onları tercüme etmeyi gazetecilik sanan medyamız tabi ki bu gelişmeleri atladı)
Avrasya dünya petrol ve doğalgaz kaynaklarının 75` ini barındırıyor. Şangay İşbirliği Örgütünü oluşturan devletlerse dünya nüfusunun dörtte birini barındırıyor. ŞİÖ tekrar süper güç olma peşindeki Rusya, devletçiliğin ve ucuz işgücünün etkisiyle dünya ekonomisini sarsmaya başlayan Çin önderliğinde, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan` la 25 Nisan 1996` da Çin`in Şangay şehrinde, sınır güvenliğinin sağlanması iddiasıyla Şangay Beşlisi adıyla kuruldu. devlet başkanları düzenli olarak her yıl bir ülkenin başkentinde toplandılar ve katedilen mesafe ölçüsünde işbirliği konuları giderek genişletildi. Haziran 2000`de Tacikistan`ın başkenti Duşanbe`de yapılan zirvede "Şangay Beşlisi" adını diğer ülkelerin katılımının önünü açmak üzere "Şangay Forumu" olarak değiştirdi. Ocak 2001`de Özbekistan bu foruma katılmak için başvuruda bulundu. Beş üye ülkenin bu başvuruyu uygun bulması ile "Şangay Beşlisi"nin oluşumunun beşinci yıl dönümünde Haziran 2001`de Şangay`da altı ülke arasında "Şangay İşbirliği Örgütü" kuruldu. Bir yıl sonra 7 Haziran 2002`de Saint-Petersburg`da yapılan devlet başkanları zirvesinde örgütün tüzüğü imzalandı ve Birleşmiş Milletler`e kaydı için resmen başvuruda bulunulması kararlaştırıldı. (Şangay Beşlisi`nden Şangay İşbirliği Örgütüne- Fırat PURTAŞ )
Bu aşamanın ardından, örgütün temel ilgi alanı adı geçen ülkeler arasındaki ekonomik ilişkileri arttırmaktı. Bunun için ulaşım yollarının iyileştirilmesi, enerji nakil hatlarının düzenlenmesi ve hatta yenilerinin yapılması teknoloji transferinin sağlanması öncelikle gündeme alınan başlıklar oldu.
Artan ilişkiler sonucu katılımcı ülkeler arasında sınır güvenliği ve iktisadi oluşumlar dışında bölge üzerinde her konuda ortak bir dil oluşturma çabaları hız kazandı. Bu değişim süreci bölgedeki diğer önemli ve etkin ülkelerin de dikkatini çekti. Hindistan, Pakistan, Moğolistan ve İran gözlemci olarak tüm toplantılara katılmaya, hatta bölge politikaları konusunda dışarıdan destek vermeye başladılar.
Özellikle, son beş yılda yapılan zirvelerde bölgede tespit edilen hemen her problemim ardında ABD` nin varlığının keşfedilmesi, en çok da gerçekleşen renkli devrimlerin ardından sürekli ABD` nin çıkması, ABD` nin bölgede kendine ait uydular yaratma çabası oluşumu giderek ABD karşıtı bir hale getirdi. 2005 zirvesi, ABD karşıtlığının en belirgin ortaya çıktığı zirve oldu. Alınan kararların genel çerçevesi öyle olmasa da bu zirvede yapılan çağrının ardından Özbekistan` ın, ülkedeki ABD varlığına son vermesi ve özellikle İran` a bu zirveyle gözlemci statüsü verilmesi bu kanıyı güçlendiriyor.
Örgütün ne kadar hızlı geliştiği, dünya ekonomisi ve politikası üzerinde ne kadar etkin olacağını anlamak açısından Kıgızistan devlet başkanı Bakıyev` in yedinci zirve ardından yaptığı" 120 kadar ekonomik proje ele alındı." açıklaması önemli. Bölge içindeki para akış hızının arttırılması için bir Bankalar Birliği kuruldu. Son zirvede önce Kazakistan` ın ardından, Rusya` nın enerji iletimi ve kontrolü konusundaki girişimleri, örgüte nükleer bir OPEC görünümü vermektedir.
Rusya, süper güç geçmişinin de etkisiyle örgütün askeri kanadının güçlendirilmesi yönünde ağırlığını koymaya başladı. Son dönemde Rusya` nın Sovyet dönemini hatırlatan askeri geçitler yapmaya başlaması, soğuk savaşın bitimiyle ara verilen nükleer bomba taşıyan uçakların uçuşlarına yeniden başlaması, örgütle yapılacak askeri tatbikatlar için toplam tatbikat bütçesinin 10` nu ayırması örgüte Nato` ya alternatif bir rol vermek istediğini gösteriyor.
Çin, ise ekonomik açıdan yakaladığı büyüme dalgasının da etkisiyle kimseye karşı bir duruş sergilemek istemiyor. Özellikle gerek teknoloji, gerekse Pazar açısından ( Çin aynı zamanda ABD devlet tahvillerinin en büyük stokçusu) ABD ile çok karşıt bir görünüm sergilemek istemiyor. Bu nedenle askeri yönü yerine ekonomik yanı ve enerji dağıtımı ile ilgileniyor. Ancak son dönemde ABD` nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin de etkisiyle Rus politikalarına yakınlık göstermeye başladı ve geçen Ağustos ayında ilk defa yurt dışına asker gönderdi ve Rus sınırındaki ortak tatbikata katıldı.
Genişleme çabalarında öncelikli olası ortak her ne kadar bağlantısız da olsa bugüne kadar hep ABD` ye yakın durmuş olan Hindistan. Özellikle Çin ile bu ülke arasındaki sorunlar ortaklık açısından sorun yaratacak gibi görülse de 2008 içinde bu sıkıntıların çözülmesinde önemli adımlar atıldı. Örgüte yakın olan İran` a ise ABD ile arasındaki sorunlar nedeniyle, örgütü marjinalleştirmeme adına son dönemde soğuk bakılsa da gözlemci statüsü sürüyor. Genişletilmiş Ortadoğu Projesi çerçevesinde ABD` nin yakın markaja aldığı Moğolistan` da örgütün olası ortakları arasında. Afganistan ve Türkmenistan` da son zirveye davet edildi.
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi ile petrol fiyatlarını kontrol ederek, petrole bağımlı olan rakipleri AB, Çin ve Japonya` yı saf dışı bırakmayı amaçladı. Ancak gerek kendisi, gerekse Orta Asya` daki eski ortakları zengin enerji kaynaklarına sahip olan Rusya` yı göz ardı ederek büyük bir stratejik hata yaptı. Putin` in dirayetli yönetimi ve artan petrol fiyatları eski süper gücü tekrar dünya siyasetine döndürdü.
Bu bilgiler ışığında Türkiye köhne, eski hastalığına yeniden tutulmuş ve enerji fakiri olması nedeniyle tamamen Rusya` ya bağımlı olan AB` ye mi yakın olmalı? Yada Büyük Ortadoğu` yu bile eline yüzüne bulaştıran, ancak bundan ders almayıp Genişletilmiş Ortadoğu peşinde koşan ( muhtemel başkan Obama Irak`tan çekilecek olan birlikleri Afganistan` a kaydıracağını açıkladı) proje ortağımız ABD` nin yanında mı yer almalı? Yada ele geçirmek, sömürmek ve bunun için her şeyi mübah sayan bir yaklaşım yerine eşit ortaklığı öngören gerek tarihi gerekse kültürel olarak


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.