Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10211
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2292) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (30)
Görüşler (513)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Ömer Sağlam - (Ziyaretci) 9.05.2010 22:43:19

DİYANET`TEKİ BÜROKRAT-AKADEMİSYEN SAVAŞI(2)

Soner Yalçın, bu soruları sormakta çok da haksız sayılmaz. Çünkü Diyanet İşleri Başkanı`nın adeta padişah kaftanına dönüşen cübbesi bu soruların sorulmasını haklı kılmaktadır. Ve Soner Yalçın`ın dediği gibi İslam`da cübbe veya namaz kılmak için özel olarak belirlenmiş başka herhangi bir kıyafet türü yoktur. Merak edenler için söyleyelim: Mekke`deki Mescidi Haram`ın ve Medine`deki Mescidi Nebevi`nin imamlarının bile özel bir dini kıyafeti yoktur. Bu durum eskiden de böyle idi, halen de böyledir. Görebildiğim kadarıyla bahse konu kutsal mekânların imamları kahverengi bir cübbe giyiyorlar. Başlarında ise hemen bütün Arap erkeklerinin günlük yaşamlarında kullandıkları tülbent benzeri beyaz bir örtü vardır. Kırmızı fes üzerine beyaz sarık ve siyah cübbe ise sadece bize özgü bir kıyafettir. Arabistan`da fes diye bir giysi yoktur. Çünkü senelerdir kavgasını verdiğimiz ve toplumda ayrışma sebebi yaptığımız meşhur fes bile İslami bir giysi değildir! Eğer Fes, İslami bir giysi olsaydı, bugün şeriatla yönetilen Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerde erkeklerin fes giymesi zorunlu olurdu&8230;



DİB Başmüfettişi Abdulkadir Sezgin`in, halen TBMM`de bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanunu Tasarısı çerçevesinde kaleme almış olduğu makalesinde dile getirdiği başka ilginç görüşleri de bulunmaktadır. Özellikle, Diyanet tarafından oluşturulan ``Tasavvuf Müziği Koroları´´ ile Kilise Koroları arasında bir benzerlik bulunduğunu, bununla Diyanet`in, kendisine Vatikan`daki yapılanmayı örnek aldığını ima ediyor olması ve hazırlamış oldukları kanun tasarı ile özellikle Diyanet`teki akademisyenlere sağlanan imtiyazlara vurgu yapması son derece önemlidir. İşte makalesinde bulunan o satırlar:



429 sayılı kanunun tanımı ile &8216;muamelat-nassa ait` işlerden olan &8216;aile bürosu`, &8216;Tasavvuf Müziği korosu` kurulması, yanında kurum personelinden &8216;din öğrenimi` veya &8216;yüksek din öğrenimi` almış olanlarla (İmam-Hatip dışı) &8216;lise ve dini okul` ve yüksek öğrenim görmüş olanlar arasında maddi imkanlar bakımından, din öğrenimi görmüş olanlar lehine farklı düzenlemeler Diyanet`in ruhanileştiği iddialarını güçlendirmektedir.



Din öğrenimi gördüğü halde genel idari hizmetler kadrolarında çalışanların, din hizmetleri kadrolarında çalışan arkadaşlarından daha az maaş alması için hazırlanmış tasarı gündemde. Bu tasarı ile yaklaşık Diyanet çalışanlarından 50`si mağdur duruma düşecek. Akademisyenler mi, tasarı onlara sağlanan İMTİYAZLAR da sınır yok´´(5).



&8230;

Abdulkadir Sezgin`in makalesinin tamamından hareketle diyebileceklerimiz ancak şunlar olabilir: Diyanet İşleri Başkanlığı`nın hangi dini anlayış üzerine kurulduğu ve Diyanet`teki din anlayışının değişip değişmediği iddiaları ile ``İslamiyât´´ isimli dergi etrafında kümelenenlerin ``tarihsel metin´´ olarak gördükleri bazı Kur`an ayetlerine inanmak gerekmez deyip demeyeceklerini tartışmak bizi aşar! Ancak bu satırlarda altı çizilen ve bizim de dikkatimizi çeken husus, İlahiyatçılara, özellikle de ``İslamiyât´´ isimli dergi etrafında kümelenen Ankara İlahiyat Fakültesi hocalarına Diyanet`te duyulan tepkinin artık iyiden iyiye ve açıkça dillendiriliyor olmasıdır.



İsmi geçen derginin ileri gelenlerinden Prof. Dr. M.Sait Hatipoğlu`nun, iki dönem öncesine kadar Din İşleri Yüksek Kurulu`nda üye olarak görev yaptığını biliyoruz. Prof. Dr. Hatipoğlu`nun öğrencilerinden ve yine ``İslamiyât´´ isimli dergi çevresinde kümelenen akademisyenlerden Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Prof. Dr. M.Emin Özafşar`ın halen Başkan Yardımcısı, Prof. Dr. Bünyamin Erul`un Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi ve TDV Yayın Kurulu Üyesi bulunması, Prof. Dr. Ali Dere`nin de DİB Dış İlişkiler Dairesi Başkanı olarak görev yapıyor olması, bizim Sayın Abdülkadir Sezgin`in yazısından böyle bir anlam çıkarmamıza sebep olmaktadır. Keza aynı fakülteden Prof. Dr. İbrahim Çalışkan, Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar, Prof. Dr. Mualla Selçuk ve Prof. Dr. Şamil Dağcı`nın da yakın geçmişte Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi olarak görev yaptıkları bilinmektedir. DİB. Başmüfettişi Dr. Abdülkadir Sezgin`in akademisyenler hakkındaki kanaatlerinin oluşmasında bu isimlerin de etkili olduğunu sanıyoruz&8230;



8.5.2010



Ömer Sağlam

____________

1-M.Sait Yazıcıoğlu, Diyanet İşleri Başkanı olduktan sonra Prof. olmuştur. Başkanlıktan sonra ise Ankara İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve YÖK Üyeliği yapmıştır. YÖK`ün Türban yasağını fakültesinde en sıkı şekilde uygulayanlardan birisi M.Sait Yazıcıoğlu olmuştur. Öyle ki; onun dekanlığı sırasında Türbanlı öğrencilerin fakülte binasının pencerelerinden atlamak suretiyle sınavlara girdikleri konusunda yaygın rivayetler bulunmaktadır. Ayrıca Diyanet tarafından Kırgızistan`dan getirilerek Ankara Ü. İlahiyat Fakültesi`nde eğitime tabi tutulan Kırgızistanlı kız öğrenciler de sırf adı geçen fakültedeki türban yasağı yüzünden fakülte binasına sokulmamışlardır. Adı geçenin türban konusundaki yasakçı uygulamaları ve arkasından ``Türban sorununu çözmek namus meselemizdir´´ diyerek yola çıkan AKP`de milletvekili ve bakan olması tam bir çelişki ve takıyye olarak karşımıza çıkmaktadır.

2-Bk. Dr. Abdulkadir Sezgin, ``Diyanette Ruhanileşme Yahut Vatikanlaşma Süreci´´ başlıklı makalesi, http://www.haberakademi.net/default.asp?inc=makaleoku&hid=10613 (siyah vurgular Sayın Sezgin`e aittir. Alıntının başındaki parantez tarafımızca konulmuştur)

3-Dr. Abdulkadir Sezgin, agm.

5- Dr. Abdulkadir Sezgin, agm.



DEVAM EDECEK








Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.