DİNİ KONULARDA TARTIŞMA...
Ülkemizde dini konularda tartışmaya girmek ve bu tartışmada "en iyi ben bilirim" havasıyla karşıdakileri suçlama bir metot haline geldi sanki. Hangi televizyon programında, konu din olursa, o programda bir süre sonra katılımcıların çok hareretli, çok sert, kırıcı, bilgiçlik havasında birbirleriyle tartıştıklarını görürüz. Bu durum, toplumumuzun aynı iman ekseninde yeni olayları değerlendirme ve yorumlama kabiliyetinden yoksun olduğunu, ilk öğrendiğinden asla taviz vermediğini ve önyargılar içinde bulunduğunu ve nihayet verilen bütün dini eğitimlerin yetersiz olduğunu göstermektedir. Ve tartışmaların "en iyi benim bildiğimdir, sen yanlışsın" ve hatta "sen küfür içindesin" noktasına geldiği görmekteyiz. Ayrıca fikir tartışmaların "iman" eksenine getirirlip, fikri gelişmelerin bilerek veya bilmeyerek önlendiği de bir gerçektir. Yine bu tartışmalarda "en iyi ben bilirim" psikoloji ile hareket edilmesinin "din" ekseninde elde edilecek faydaların hesaplarının yapılmasından da kaynaklandığını söyleyebiliriz. Çünkü din, sadece siyasette istismar edilmemektedir, Her alanda bilerek veya bilmeyerek istismar edilebilmektedir. Halbuki iman, akıl,deney, gözleme, fikri tekamül ve ilimle beslenmedikçe o imanın sadece simgesel bir hal alabileceği ve bundan öteye geçemeyeceği unutulmaktadır. Aslında dini konular tartışılmaktan ziyade açıklanmaya daha muhtaçtır. Herkes bildiğini ve gördüğünü, okuduğunu açıklarsa, bunu bir tartışma haline sokmadan "bir bilgi alışverişine", veya "istişareye" veya "öğrenmeye ve aydınlanmaya" yöneltirse, insanların ufku daha çok açılır ve daha faydalı ürünler, fikirler, yorumlar ortaya çıkar. Aslında kalpleri, gönülleri feth ederek doğan ve gelişen İslamiyet`in aynı yolda ilerletilmesi lazımdır. Sevgiyle, hoşgörü ile, iyi ve güzel anlatarak, incitmeden açıklayarak hareket etmek en uygun yoldur. Ayrıca televizyonların da dini konuları,sırf reyting uğruna tartışmaya açan programlar yapması da artık son bulmalıdır. Bilgehan Göktuğ
|