YOL ve YOLCULUK DÜŞÜNCELERİ
YOL ve YOLCULUK DÜŞÜNCELERİ Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
Seyyah, nereye gitse orada nefes alır. Yolların ve yolculukların her türü güzeldir..
`Seyyah olayım` deyince `seyyah` olunmuyor ki.. Seyyah, yollar kadar, mola vermeyi de çok sever.
Dağların özgürlüğü, oralarda yaşayanları da özgür kılar. Dağların özgürlüğünü ovalarda yaşayanlar anlayamazlar.
Önemli olan yolda olmaktır. Kullanılan aracın önemi yoktur. Şimdi Fas`da olup esrarengiz dünyanın içinde kaybolmak vardı...
Her çeşidiyle tüm yollar, stresli insanların stres boşaltma mekânlarıdır. Seyyah`ın işi, kimseyi yarı yolda bırakmak değildir. Hep sonucu götürmektir.
Seyyahlar, gittiği yerlerde nefes alma arayışında olandır. Onun için yollardadır!
Acaba diyorum; seyyah ruhumu alıp gitsem mi bulutların içindeki bilinmezler diyarına...
Yalnız olan yollar, yalnız olan seyyahlar ile çok iyi anlaşırlar. Konuşmadan saatlerce sohbet ederler...
Yola çıkarken `yürek heybenizi` omzunuza alın. Bir gözünde `ikrar`, bir gözünde `asalet` olsun, demiş bir zamanlar Pir Sultan Abdal..
Yeni nesil işin farkında değildir. Derler ki; yol medeniyettir! Buradan yola çıkarak; yola karşı olanlar, medeniyet düşmanlarıdır.
Yol yapanlar, `medeniyet inşa edenlerdir dersek`, doğru bir hüküm vermiş olur muyuz (soru, lise mantık dersi konusudur. Hiç kimse buzağı altında öküz aramasın)
Hani diyorum; bir süreliğine, kalkıp gideceksin Tanrı Dağları`na... Çıkacaksın zirvelere... Derin derin nefes alacaksın. Sonra ruhuna bir süre yolculuk yapıp, geri döneceksin kürkçü dükkânına... Hayal, ama hayali bile güzel...
Evet, doğru. Fas denen ülke, bizde fazla bilinen bir diyar değil. Osmanlı ile de çok az teması olmuş, Osmanlı toprağı olmamış. Bize vize uygulamıyor. İstanbul`dan hemen hemen her gün uçak var. Tarihin derinliklerine seyahat etmek isteyenlere duyurulur.
Her canlının bir ömrü vardır! Doğan ve büyür, büyüyen gelişir ve yaşlanır. Sonra da veda... Metaller de yorulur. Ona metal yorgunluğu denir. Kâinatta hiç bir şey kalıcı değildir. Öyleyse, olup bitenler eşyanın tabiatına uygun cereyan ediyor!
Hani diyorum; izinde olup da orada burada vakit geçirmek yerine Can Azerbaycan`a gideceksin. Hazar Denizi kenarını dolaşarak Lankeran`a varacaksın. Oradaki dev semaverin altında, suyun kaynayışını hissedecek ve çayın demlenişini bekleyeceksin. Ezan okunduğunda da ÇAY ile iftarını yapacaksın... Daha ne olsun ki...
Yollar, kendisiyle beraber yola çıkıp, ayaklarını başkalarının omuzlarına, midesini başkalarının ekmeğine, sırtını başkalarının elbiselerine, araçlarını başkalarının araçlarına, yakıtlarını başkalarının petrol istasyonlarına ve ceplerini de başkalarının paralarına alıştıran zevatı hiç sevmezler; ama gelin görün ki, edeplerinden seslerini hiç çıkarmazlar.
Ahhh, yollar ah.. Başka ne diyeyim ki..
|