Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 2.10.2021 20:09:27

Yıldönümünde Patrona Halil İsyanı (28 Eylül-2 Ekim 1730) 02 Ekim 2021

Yıldönümünde Patrona Halil İsyanı (28 Eylül-2 Ekim 1730)
02 Ekim 2021

Halit Kanak İletişim:


Karlofça Anlaşmasıyla kaybedilen ilk topraklar, ordunun başında sefere çıkan son padişah II. Mustafa’yı darbeyle tahtından etmişti. 27 yıl sonra kardeşi III. Ahmed de, Karlofça’da kaybedilen Azak Kalesi ile Mora yarımadası geri alındığı halde, İran’a karşı Hemedan ve Kirmenşah’ın kaybedilmesi üzerine yine aynı âkıbete mârûz kalmak üzereydi.

Zâten uzun sulh döneminde insanlar şiir ve musîkiye merak salmıştı. Yeni yapılan birbirinden gösterişli konakların bahçeleri yine birbirinden güzel çiçeklerle süsleniyor, boş bulunan toprağa ve evlerdeki saksılara varana kadar lâleler ekiliyor, Haliç ve boğazda yüzen sandallardan şarkı nağmeleri ve dönemin önemli şâiri Nedim’den okunan şiir sesleri ortalığa yayılıyordu.

Özellikle sandallar Kağıthane’ye açılan Cedvel-i Sim isimli kanaldan mütemâdiyen Kağıthane’ye akıyor, boğazda ise onlarca sandal aynı anda cümbüş yapıyordu. Nâbi’den bir yıl önce Itrî kaybedilmiş, Nâbi’nin yerini ise Nedim almıştı.

Ebû Bekir Ağa, Mustafa Çavuş’un şarkıları İstanbul’u aşarak Tuna, Fırat, Nil yalılarında okunuyordu. Devlet coğrafyasında huzur ve sükûnet hâkimdi.

Bu durumu hoş karşılamayan kem gözler, art niyetliler vardı ve boş durmuyorlardı. Sürekli olarak, başta Sadrâzam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olmak üzere devletin ileri gelenleri hakkında konuşuyorlardı. İbrahim Paşa’ya düşmanlık besleyenlerin başında İstanbul Kadısı Zülâlizâde Ahmed Efendi ile Ayasofya Vâiz’i İspirli Hasan Efendi bulunuyordu.

Bu propagandanın en ateşlilerinden ve etkili olanlardan birisi de Patrona Gemisinde leventlik yaptığı için Patrona Halil denen onbaşılığa dâhi yükselememiş eski asker, yeni tellak Halil’di. Meşhur Beyazıt Hamamında her gelene güyâ halkın hoşnutsuzluğunu dile getiriyor, başına topladığı taşradan gelen serserileri de kendisine bağlıyordu.

İşte böyle bir ortamda İran’dan gelen üzücü haberler asiler için fırsat olmuştu. Nâdir Şâh 2 Temmuz 1730’da Nihâvend’i işgâl ederek Hemedan’a yönelmişti. Hemedan Beylerbeyi Abdurrahman Paşa hiçbir mukavemet göstermeden geri çekilmiş, bunu gören Kirmanşah Beylerbeyi Peçevî Paşa da bölgeyi boşaltmıştı. Yetmemiş Tebriz Beylerbeyi Vezir Çavuşbaşı Kara Mustafa Paşa da tek bir silah atmadan Tebriz’den kaçmıştı. Hâl böyle olunca, artık İstanbul’dan yeni bir sefere çıkılması şart olmuştu.

Ancak bunu kim yapacaktı. Ne padişah III. Ahmed ağabeyi II. Mustafa gibi askerdi, ne de Sadrâzam Nevşehirli İbrahim Paşa askerlikten anlıyordu. Buna rağmen Sultân III. Ahmed’in emriyle Orduy-u Hümayun çadırları Üsküdar’a kuruldu, tuğlar dikildi.

Fakat günler geçmesine rağmen padişah orduya hareket emri vermiyor, oyaladıkça oyalıyordu. İşte bunu fırsat bilen tellak Halil, haftanın tatil günü olan 28 Eylül 1730’da etrafındaki 30 kadar serseriyle harekete geçerek çarşı pazarda bağırmaya başladı. “Eyy Ümmet-i Muhammed toplanın dâvâmız vardır.”

Bunu duymak için günlerce bekleyen ayak takımı hemen bunların peşine takıldı. Kalabalık gittikçe artıyordu. Şehir halkının çoğu mesire yerlerine akın ettiği için şehir tenhaydı. Şehirde kalanların da ehl-i namus olanları evlerine kapandı, esnaf kepenklerini indirdi.

Devlet adamları da sayfiye yerlerine çekilmişti. Yeniçeri ağası Hasan Ağa haberi duyduğunda, İstanbul’u muhafazaya memur Kaymakam Paşa ile birlikte onun bahçesine son dikilen lâlelerle meşgûldü. Yanına 300 kadar yeniçeriyi alarak asilerin karşısına dikilmek için hızlıca caddeleri geçiyor, bir taraftan da bağırıyordu “Bre dükkanlarınızı niye kapatırsınız. Korkmayın birazdan eşkıyayı temizleyeceğim.”

Ancak asilere sözünü dinletemediği gibi, çarpışmayı da göze alamadı. Evine gidip kapandı.

Asiler ise derhal Üsküdar’da bulunan ordugâha giderek İran seferine isteksiz bulunan askerlerin bir kısmını da saflarına almışlar işi ciddi bir boyuta taşımışlardı. Sadrazâm İbrahim Paşa haberi duyduğunda hayretini gizliyememiş ve “Kaymakam Paşa neden tedbir alıp bu eşkıyayı tepelemedi” diyebilmişti.

Halbuki o sırada korkusundan annesinin konağına kaçan Kaymakam Paşa, kendisine “İzin ver paşam hepsini kılıçtan geçireyim” diyen Mısır Eski Sancakbeyi Ali Bey’e izin dâhi verememişti.

Komedi bununla kalmadı. O gece Topkapı Sarayında toplanan Divân, gece boyu korkudan titreyen ihtilalcileri dağıtacak askeri sevk edemeyince ertesi gün olanlar oldu. Bundan cesaret alan Patrona Halil isteklerini saraya iletti. Buna göre Sadrâzam İbrahim Paşa, Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa ve Vezir Mehmed Paşa başta olmak üzere 37 kişinin kendilerine teslim edilmesini istediler.

Uzun süren müzakereler sonunda “Divân” bu üç kişinin teslim edilmesiyle ihtilâlin biteceği yönünde kanaatini bildirince padişah, İbrahim Paşa’yla evli olan kızı Fatma Sultân’ın çok üzüleceğini bildiği halde bunu onayladı.

12 yıl, 4 ay, 22 gündür Sadrâzam görevini yürüten ve devlete çok büyük hizmeti geçmiş değerli devlet adamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın talebi sadece “bizi bu asilere canlı teslim etmeyin” oldu.

Öyle de yapıldı üç paşa boğdurularak cesetleri asilere teslim edildi. Fakat ihtilâl ateşi söneceğine daha da alevlendi. Bu kez Patrona Halil kendisinden intikam alacağı endişesiyle padişahın azledilmesini istedi.

Ne yazık ki bu istekleri de kabûl gördü. Ertesi gün 2 Ekim’di. III. Ahmed gece 21.30’da ülkenin selâmeti için tahttan ferâgat edeceğini söyleyerek, yiğeni Veliaht Şehzâde Mahmud’u çağırttırdı. Şehzâde Mahmud geldi amcasının elini öptü âdâba geçerek bekledi. Bu onun son el öpüşüydü. Birazdan tahta geçtiğinde istese de amcasının elini öpemezdi.

Sultân III. Ahmed olgun kişiliğiyle bilgece konuşmaya başladı. “Oğlum Mahmud, babanın 27 sene evvel bana bıraktığı saltanatı sana bırakmaya karar verdim. Seni nasıl oğlum gibi bakıp yetiştirdim ise, sen de benim şehzâdelerimden himmetini esirgeme. Bizim gibi hata yapmamaya çalış ki bu devlet-i muazzama ebediyete kadar sürüp gitsin.” Sözünü tamamladıktan sonra dairesine çekildi.

Ortalık sakinleşmişti. Buna rağmen Patrona Halil ve yardımcısı Muslu Beşe gibi zorbalar önce lâle devrinde yapılan 137 güzelim konağı temellerine kadar söktüler. Çiçek bahçelerini tahrip ettiler. Makamları ehil olmayan kimselere sattılar. Hatta Boğdan (Moldova) prensliğini Yanaki ismindeki bir Rum kasaba satmışlardı.

Fakat bu böyle devam edemezdi. Bu durumun düzelmesi için o sıra İstanbul’da bulunan Kırım Hân’larından 1.Kaplan Giray Hân bile büyük destek vermişti. Nihayet Sultân I. Mahmud tahta oturduğunun 46. günü Patrona Halil’i vezir yapacağını söylemiş, bütün elebaşılarıyla birlikte saraya çağırarak hepsini kılıçtan geçirmişti.

Patrona Halil ve yandaşlarının katledilmesi, bizler için meşru hükümetlere efelenenlerin akıbetinin görülmesi için büyük bir ibret dersi olsa gerek.. Allah (c.c.) bu asil millete bir daha böyle olaylar yaşatmasın inşaallah.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.