Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 21.05.2019 21:41:09

Yeni iktidar biçimleri arayışları

Yeni iktidar biçimleri arayışları
Pazartesi, 20 Mayıs, 2019


Ömer Özkaya


Dünyanın ekonomik, siyasal, dinsel ve kültürel olarak içine girdiği sarmal, "yeni iktidar biçimleri arayışları" olarak nitelendirilmeyi hak ediyor. Yeni iktidar biçimleri arayışları, aynı zamanda yeni iktidarsızlaştırma türlerinin keşiflerini de içermesi bakımından çok zengin çatışma, ayrışma ve ittifaklar silsilesi üretmektedir.

``İktidar´´ kavramı özellikle Amerikan ve Fransız ihtilallerinden sonra hem boyutlanmış hem daha demokratik ve halkçı bir çizgi oluşturma çabalarını ön plana çıkarmıştır. Fakat her iktidar ve iktidar arayışı bir nevi tanrılaşma eğilimini de (doğası gereği) içermesi nedeniyle uzun süreli ve kalıcı iktidar türlerine karşı kitlesel ve kısmi kitlesel isyanlar görülmektedir.

Her ülke ve toplum için standart bir iktidar türünden söz etmenin olanaksızlığı ortadadır. Özellikle, ideolojilerin "yaratıcılık"larını ve üreticiliklerini yitirdiği 1970`li yıllardan itibaren her türden iktidarlar, ciddi bir atomizasyon ve yeniden boyutlanma yolu ile klâsik tanımını ve kapsayıcılığını da yitirmeye başlamıştır.

Ülkeden ülkeye yoğunluğu değişen bu iktidarların seyrelmesi ve biçim değiştirmesi, yeni dünya düzenini daha doğru bir terimle yeni dünya düzensizleşmesini oluşturmuştur. Bu niteleme de Neoliberalizmin tıkanması ve Neoliberalizmin evrenin en diktacı ideolojisine dönüşmesi ile son bulmaktadır.

Başta Afrika olmak üzere İslami Asya, Ortadoğu ve Uzak Doğu`daki demografik, etnik ve dinsel hareketlilikler, yeniden yaşanan kitlesel göçler, yeni iktidar biçimleri arayışları olarak değerlendirilmelidir. İktidar değişimleri sonucu ülkelerini terk eden kitlelerin adaletten, can ve mal güvenliğinden, özgürlüklerin devamından emin olamaması sonucu ``iktidar reddi´´ olarak nitelendirilebilecek kaçışlar, günümüzün siyasal karakterini ortaya koymaktadır.

``Refah sağlayıcı havzalar´´ olarak kabul edilen oldukça geniş coğrafyalardan kaçış ve mülteci akınları, geniş yerel ve küresel trajediler serisini oluşturmaktadır.

``İktidar´´ olgusunun giderek reddedildiği ve isyan edildiği zamanlardaki fakir ve kaba haline evrilmesi olgusu, demokrasinin anlam ve içerik kaybı ile birleşince; küresel adalet, güvenlik ve özgürlük arayışları artan oranda gerilimler yaratmaktadır.

İktidarların ve kitlelerin hayatla ilgili gerekli güncellemeleri yapamamaları ve giderek tüm sistemleri, bireyleri, organizasyonları, kurumları ve devletleri esir alan kolaycılık ve aşırı beklentiler atmosferi, her geçen gün hızla küresel sosyal patlamaları tetikleyecek gaz birikimlerini oluşturmaktadır.

Kitlelerin aşırı kayıtsızlığının bir süre sonra aşırı hassasiyete dönüşmesi veya ajite edilmesi olasılığı giderek yükselmektedir.

İktidarın; ancak ve ancak kendisi gibi olmayanları, kendisi gibi düşünmeyenleri, isteklerine boyun eğmeyenleri "yönetmek"le anlam kazanacağını ve kazandığını düşünen klasik yapısının sürdürülebilir olup olmadığı sorusu günümüzde elitleri çok meşgul etmektedir.

Gerçekten de tüm iktidar biçimlerini hedef alan sosyal, kültürel, ekonomik, dinsel ve psikolojik oluşumlar da ``iktidarı koruma´´ içgüdüsüne paralel olarak artmaktadır. Kitlelerin iktidara karşı kayıtsızlaşması yani depolitizasyon, iktidar biçimleri tarafından çok özlenir ve inşa edilirken aslında kitlelere yeni bir iktidar alanı açılmaktadır.

``İktidar´´ın paylaşmayı ve paylaştırmayı bilememesi, unutması veya reddetmesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar listesi ürkütücü boyutlardadır.

Siyaset, hukuk ve idare felsefesi ile iktisat ve bireyin hayatı arasındaki korelasyonlar yaşamsaldır. Devletler ve milletler ve daha aşağıda farklı toplumsal katmanlar arasındaki rekabet, haset ve sair olgular, ``politika, savaşın farklı kavramlar ve argümanlar ile devamıdır´´ gibi tersi bir hükmü ürettirmektedir. Bilindiği gibi cümlenin doğrusu ``savaş, politikanın farklı araçlarla devamıdır´´ şeklindedir.

Dünyanın, Güneş`in, Ay`ın dinamikleri kitleler için de geçerlidir. Hareket, hayatın aslıdır, durağanlık ise ölümün. İlahi durağanlığın, evrenin yaratımına sebep olduğu ilahi kitapların tümünde vardır. Dolayısıyla her an her şeyin değiştiği bir evrende, iktidar biçimlerini ve olgusunu sabit tutmak da mümkün değildir.

İstatistik ve zaman biliminin işleyişine ve dinamiklerine hâkim olanlar dünyanın da hâkimi olurlar. Birey dursa bile dünyanın onu döndürdüğü ve sürekli değiştirdiği gerçeği gözden ırak edilirse birey kendisi olmaktan çıkmış demektir.

Başta Ortadoğu olmak üzere Batı`da ve Doğu`daki devletlerarası ilişkilere farklı bir katkı yapmak için ortaya konulan iktidarların doğaları ile ilgili dinamikler ve detaylar, önümüzdeki süreçlerde belirleyici olacaktır.

Batı tipi liberalizmin, Çin tipi liberalizme evrilmesi ve ``Çinlizm´´ (Çin tipi liberal ekonomi ve politika uygulamaları) diyebileceğimiz yeni bir olgunun zuhur etmesi ve Batı`nın elinde etkili bir ideolojik araç olan liberalizmin Çin`in elinde daha etkili bir araca dönüşmesinin siyasal, ekonomik, idari ve mali semptomları, yeni iktidar biçimleri arayışlarını daha da tırmandırmaktadır.

``Bir Kuşak Bir Yol Projesi´´ gibi küresel ekonomik, ticari, mali, finansal, siyasal ve diplomatik her şeyi yeniden tanımlatacak uluslararası projelerin rekabetinin doğal olarak ilk değiştireceği olgu, iktidar ve iktidar biçimleridir.

Batılı NGO`lar deneyimi ve bununla paralel gelişen STK`lar olgusu birçok devletteki iktidar biçimlerini değiştirmiş ve bir zamanlar örgütlülük yüceltilirken ve dinsel özgürlükler ve tüm özgürlükler kutsanırken şimdi durum tersine dönmektedir.

Batı tipi demokrasiler ve özgürlükler ciddi yasal ve felsefî tadilata tabi tutulurken, Doğu tipi ekonomik genişleme henüz kendi ideolojik altyapısını kuramamıştır. Ortada Çinlizm diyebileceğimiz bir tablo vardır.

Fakat başta Çin olmak üzere ``Yükselen Asya´´, Batı`nın kullandığı fakat bugün Batı`nın kendisine karşı kullanılmasından ürktüğü tüm ideolojik, felsefî ve sair fikri, siyasi, kültürel ürün ve araçları nasıl güncelleyip kullanacağı konusunda tam bir ikilem yaşamaktadır.

Çin`in ve ABD`nin ilerleyen süreçte tüm dünyada yeni iktidar biçimleri arayışlarına daha da enerji kazandıracağı açıktır.

Twitter, Facebook, Instagram gibi yeni sosyal medya platformlarının veya evrenlerinin yeni bir tür toplum, yeni bir tür iktidar biçimi üretme imkânı her geçen gün artmaktadır. ``Balık hafızalı toplum´´ etiketlemeleri geride kalmıştır. Küresel bir hafızaya dönüşen sosyal medya araçları ile depolitizasyona maruz kalmış uyuyan geniş kitleler, her an vicdani ve insani bir analize yönelen aktif birer yargı mensubuna dönüşmüştür ve dönüşmektedir.

Mahşerin bir simülasyonun yaşanmasına imkân veren bilişim bilimleri gerçekten de dünyanın hafızası olarak işlev görerek yeni bir iletişim ve yönetişim modeli ya da modelleri inşa ederek klasik devlet, klasik iktidar ve klasik toplum yapılarını radikal şekilde yeniden üretecektir.

Yaşanan bölgesel ve küresel sancılar etnik, dinsel, ekonomik ve sosyal tüm bariyerleri bir yandan daha geçişken yapmakta, bir yandan da "kutsal"ı yeniden mimarize etmektedir. Bu zaten başlı başına yeni iktidar biçimleri arayışlarını zenginleştirecektir.

Bir bakıma, birçok yerde lanetlenen ve korkulan ``tek dünya devleti´´ne geçiş sanki çok mümkün gibi görünmektedir. Dijitalleşen her şey, tek merkezden ve daha mükemmel bir dijital yönetim mekanizmasını kuracak ve tüm bireyleri dijital küresel devletin bireyi yapacak bir ortamı hazırlamaktadır. Bütün bu sorunsallar demeti bugün ülkeleri yöneten elitlerin enine boyuna, derinlemesine ve uzun menzilli analizler yapması gerekliliğini acil hale getirmektedir.

Dijital dünya devleti yerel devletleri tasfiye ederek, çok daha adil bir ekonomik ve siyasal sistem kurarak Ademoğlu`nu yeni bir sürece taşır mı? Fütüristlerin ilgi alanı gibi görünse de bu konu, tüm dünyada yönetici ve askeri eliti daha çok ilgilendirmektedir.

Kitlelerin giderek yerel aidiyetlerinden sıyrılarak küresel bir vicdan ve küresel bir hassasiyet oluşturma potansiyeli taşıyan sosyal medya platformlarının oluşturduğu atmosferi geliştirecekleri umudu önemlidir.

Yerel bağlarını terk etme ortamını henüz bulamamış ve lisan sebebi ile küreselleşememiş kitlelerin dijitalleşen dünyada mega öbekler halinde birden uluslar üstü bir yapıya intisap etmeleri şimdilik uzak bir olasılık gibi durmaktadır. Fakat küresel gelişmeler, yerel yapıları sürekli dönüştürmekte, işlevsiz hale getirmekte ve değişime zorlamaktadır.

Çinlizm dediğimiz olgu ile savaşan Trump`ın bir simülasyonun sonuçlarından hareket ettiğine şüphe yoktur. Yeni iktidar biçimleri arayışlarını en çabuk ve önemli ölçüde küresel hegemon olanlar bilir.

Bu bağlamda küresel gelişmelerin öngörülenden çok farklı olabilecek veriler ürettiğini ifade etmek gerekmektedir.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.