Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 10.01.2016 11:42:44

UNUTULAN SOYKIRIM ANADOLU`DA YUNAN MEZALİMİ (3)


Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YAZIYOR..
(3)
UNUTULAN SOYKIRIM
ANADOLU`DA YUNAN MEZALİMİ

YUNANLILARIN ÇEKİLME SIRASINDA İZMİR YÖRESİ ve İZMİR`DE YAPMIŞ OLDUKLARI VAHŞET ve ZULÜMLER
Üç yıldan fazla Yunan işgali altında bulunan Ege bölgesindeki halkın maruz kaldığı vahşet, cinayet ve işkencelerin tamamının anlatılması imkânsızdır. Çünkü belgeleri ele geçmemiş veya belgelenmemiş daha nice vahşet ve cinayetler meçhulün karanlık sır perdesi altında kalmıştır. Ancak, Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Genel Kurmay Başkanlığı ATASE Arşivi kaynaklarında Yunan zulmü ile ilgili binlerce belge mevcuttur.
Elefterios Venizelos`un devamlı gayretleri ve diğer büyük devletlerin desteklemesi sonucunda İzmir`e Yunan askeri çıkarılması 15 Mayıs 1919 tarihinde uygulamaya konuldu. Yunan istilâ gücü, Amerikan, İngiliz, Fransız ve Yunan savaş gemilerinin koruyuculuğunda İzmir`e çıktı. Yunanlıların İzmir`de giriştiği kırım harekâtı tüyler ürperticiydi.
Yunan askerlerinin bu insanlık dışı hareketlerine Rum halk da iştirak etti. Hükümet Konağından ve kışladan esir alınarak çıkarılan sivil memur ve askerlerin rıhtıma götürüldüğü esnada yerli Rumlar, taş sopa ve demirlerle saldırmışlar ve bir çok esiri feci bir şekilde öldürmüşlerdir. Hızlarını alamayan Rumlar öldürdükleri savunmasız insanların bedenlerini parçalayarak vahşi duygularını tatmin etmişlerdir. İçindekilerin esir alındığı kışla, hükümet konağı ve diğer resmi daireler talan edilmiş kalemlere varıncaya kadar hiçbir şey kalmamıştır. İzmir`in içinde ve dolaylarında tenha mahallelerde ele geçirilen Türk Polis ve Jandarmalar katledilmiştir. İşgalin ilk 48 saatinde İzmir ve Banliyölerinde 2000`den fazla Türk katledildi. Kordonda ve rıhtımda öldürülen ve yaralananların çoğu denize atılmıştır. Bu katliamdan on beş gün sonraya kadar körfezden cesetler çıkarılmış hatta zaman zaman birkaç cesedin birbirine zincirle, demir telle bağlı olduğu görülmüştür.
Uygarlığı ve insan haklarına saygısıyla övünen batılıların teşvik ve onayı ile vahşi hayvan sürüsü gibi İzmir`e çıkan Yunanlılarla yerli Rumların işkence, katliam ve yağmalarını İtilaf devletleri askerleri, körfeze demirlemiş gemilerinin güvertelerinden dehşetle izlemişlerdir. Bazı İngiliz ve Amerikan denizcileri bu hale insanlık adına dayanamayarak, denize atlamış Türklerin yardımına koşmak istemişlerdir. Fakat komutanları buna izin vermediği gibi gemilerin şehre bakan tarafına tente çekmek suretiyle bu kanlı manzarayı kendi askerlerinin gözlerinden saklamaya çalıştılar.
İŞGALLERLE BİRLİKTE YAYILAN VAHŞET
Yunanlılar, İzmir`den sonra 16 Mayısta Urla`yı 17`de Çeşmeyi, 20`de Torbalıyı, 22`de Menemeni, 25`te Manisa, Bayındır ve Selçuk`u 27`de Aydın`ı, 28`de Tire`yi, 29`da Turgutlu ve Ayvalık`ı, 4 Haziranda Nazilli`yi, 5 de Akhisar`ı, 12 de Bergama`yı işgal ettiler. (7) Çünkü Yunanlılara göre bölgede tutunmanın tek yolu buralardaki Türk gücünü ortadan kaldırarak onların daha doğuya çekilmesini sağlamaktı. Esasen Megali İdea`nın amacına ulaşabilmesi için de böyle bir hareket tarzı gerekiyordu.
Avrupa kamuoyuna İzmir`i işgalin amacını, bölgedeki asayişi temin etmek olarak duyuran Yunanistan yeni işgallere de mazeret bulmakta zorlanmadı. İzmir`den kaçan sivil ve asker Türklerin intikam almak bahanesi ile iç kesimdeki Rumları katledebileceklerini belirterek Avrupa`dan gelebilecek olası bir tepkiyi bertaraf ediyordu. Bunu yanı sıra Mondros Mütarekesinin 7. Maddesi de Yunanlılar için çok iyi bir kozdu.
Yunan işgal bölgesi genişledikçe Türk halkı üzerindeki zulüm, vahşet ve katliamlar da gittikçe şiddetlenerek artıyordu. Nitekim 15 Mayıs 1919 ve 9 Eylül 1922 tarihleri arasında kısa veya uzun vadede Yunan kontrolünde bulunan il, ilçe, kasaba ve köyler, bu feci olaylarda muhakkak nasibini alıyordu. Toplu katliam yapmak, misli görülmemiş şekilde insan öldürmek veya işkence çektirmek henüz çocuk yaştaki kızlara ya da eli bastonlu ihtiyar kadınlara tecavüz etmek, camileri, evleri, iş yerlerini, tarlaları yağmaladıktan sonra yakmak, hayvanları telef etmek, Yunan askerlerinin ve yerli Rumların yaptıklarının maalesef sadece ana başlıklarıydı.
YUNAN İŞGAL VE ZULÜMLERİNİN YANKILARI
İŞGALE KARŞI TEPKİLER
Yunan askerlerinin Anadolu topraklarına ayak basması tüm yurtta şiddetli tepkilere yol açmıştır. Vatanın her yanından padişaha, hükümete, amiral Golthorpe`a ve galip devletler temsilcilerine protestolar yağdırılmıştır. Medeni geçinen Batı`nın insanlık, adalet ve hakkaniyet duygularına hitaplarda bulunulmuştur. Yunan işgali Türk halkının daha da kaynaşmasına vesile olurken işgalin İzmir`den sonra Aydın, Manisa ve Balıkesir bölgelerine doğru yayılması tepkilerinde şiddetini arttırmıştır. Anadolu`nun her tarafından düzenlenen mitinglerde binlerce Türk Yunanistan`a ve diğer itilaf devletlerine lanetler yağdırmıştır. Hükümetin ve padişahın teslimiyetçi tutumlarını da protesto etmişlerdir.
İstanbul`da ise durum biraz daha farklıdır. İtilaf devletlerinin bütün isteklerine boyun eğmeyi en doğru politika olarak saptayan padişah ve hükümet mensupları, esasında İzmir`in işgal edileceğini tahmin edebiliyorlar fakat işgalcilerin Yunanlılar olacağını akıllarına bile getirmek istemiyorlardı. Ne var ki işgalden önce hiçbir tedbir almadığı gibi alınmasını da engelleyen hükümet işgalden sonra da genel olarak bu tavrını sürdürmüştür. İstanbul`daki halk ise Anadolu`da olduğu gibi mitingler düzenleyerek işgali protesto etmişlerdir. Sultanahmet meydanındaki miting hakkında kendisini bilgilendirmek için gelen heyete padişah, ``ağzımızı açalım, sesimizi yükseltelim, hakkımızı isteyelim, fakat elimizi kaldırmayalım´´ diyerek hükümetle aynı doğrultudaki tavrını açıkça ifade etmiştir. Yedek Subaylar Cemiyeti temsilcilerinin, ``tehlikeli durum karşısında vazife almaya hazırız´´ dedikleri vakit de ``Allah`ın yardımı ile sizlerin yardımına ihtiyaç kalmayacaktır´´ diyordu.
Gerek sadarete, gerekse İtilaf devletleri mümessillerine çekilmiş olan protesto telgrafının amacına ulaştığı söylenemez. Yunanlılar Batı Anadolu`da daha da yayılarak işgal, zulüm ve katliam bölgelerini genişletmişlerdir. Yunanlıların bu faaliyetlerinin Türk halkı arasındaki kaynaşmayı arttırdığı muhakkaktır. Öz yurtlarındaki Yunan vahşetine karşı çıkan halkın heyecan ve galeyanı büsbütün alevlenerek genel bir halk ayaklanması manzarasına bürünmüştür. Bunun sonucu olarak da Türk halkı Kuvâ-yı Milliye ve daha sonra düzenli orduya yardımda bulunmak için ellerindeki bütün imkanlarla seferber olmuşlardır.
Köylüsüyle, kentlisiyle, askeriyle, siviliyle halkın hayatını ortaya koyarak kazandığı zaferler neticesinde işgal kuvvetlerinin vatan topraklarından atılmasının yankıları da en az işgalin başlangıcındaki kadar çok olmuştur. Özellikle 30 Ağustos zaferi İstanbul`da ve bütün Anadolu`da coşkuyla kutlanmıştır. Şüphesiz bu coşku ve sevinci en çok yaşayanlar yıllardır Yunan işgali altında inleyen, bütün insanlık dışı davranışlara maruz kalan insanlar olmuştur.
Önce İzmir`in arkasından da Trakya`nın işgali başta Müslümanlar olmak üzere bazı dost devletler tarafından tepkiyle karşılandı. Yapılan zulümlere kendi ırklarından olduğu halde, bundan üzülen, utanan Yunanlılara ve Rumlara da tesadüf ediliyordu. Kırklareli`de bazı yerli Rumlar yıllarca beraber yaşadıkları Müslümanlara yapılan zulümlere tahammül edemeyip Yunan hükümetini protesto etti. Yine bazı Yunan milletvekilleri Müslümanlarla birlikte vahşiyane zulümleri protesto ettiler. Fakat bunlar tutuklanarak hapse atıldılar.
Bize asıl yardım ve destek Müslüman devletlerden özellikle Hindistan Müslümanları`ndan gelmiştir. Bu Müslümanlar aralarında topladıkları paraları Anadolu ve Trakya`da zulüm gören evsiz, barksız kalan insanlara gönderdiler. Yine Hind Müslümanları, Fas, Cezayir, gibi ülkeler, bu devletlerde sömürge kurmuş olan İngiliz ve Fransızları Yunanlılar`a destek verdikleri için protesto ettiler. Buralardaki İslam alimleri İngiliz ve Fransızlarla alış-veriş yapmanın haram olduğu hususunda fetvalar verdiler. Hindistan Müslümanları Delhi`de bir araya gelerek Avrupa devletlerinin uyguladıkları zalimane siyaseti kınadılar. İzmir ve Trakya`da çoğunluğun Türk ve Müslüman olduğunu belirterek, İngiltere`nin Hindistan nazırı Mantono`ya bu iki yerin Türkler`e verilmesi için müracaat ettiler.
DEVAMI 4. BÖLÜMDE



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.