Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Yalçın KOÇAK - (Ziyaretci) 3.11.2015 23:26:11

Türkiye ve Avrupa`nın geleceği

Türkiye ve Avrupa`nın geleceği

Alman asıllı, diplomatik pasaport taşıyan, ekonomist akademisyen bir Türk dostu arkadaşım şu aşağıda ki üç soruyu sordu, cevaplarını da yapıştırdı. Sonuçta Alman asıllı bir bilim adamı, bizimkiler gibi değil, analitik zekalı.!
Merkel, neden Türkiye`yi resmi bir ziyaretle şereflendirdi?
Birinci sorusuydu.
Bu seyahat; Türkiye` de AKP için ve Almanya`da ki Hıristiyan Birliğinin dönüm noktası taktiği için neden etkili bir seçim manevrasıdır?
Merkel neden Avrupa Birliğinin ``dil sürçmesini`` düzeltti?
Bunlar çok makul bir arka plan ile ilgili üç sorudur.
Bu üç soru, Kasım 2015 sonrasında somut cevaplar bulacaktır.
Şimdi tekrar Türkiye` den ve Avrupa`dan daha fazla konuşalım, dedi ve devam etti.
Türkiye ve dünya tarihi hakkında birçok kütüphane mevcuttur. Buralarda tarihçilerden, filozoflardan ve dinler tarihçilerinden kitaplar okuyabiliriz, fikirler edinebiliriz. Günlük siyasette bu fikirlerimizi indirgeyemez, fiile geçiremezsek, bu sadece bir rüyadan ibaret kalır.
Hiçbir karalama, eskiz, avam proje ve plan yoktur. Eser ve Proje üretmemiz gerekmektedir.
Merkel` e dönecek olursak.
Türkiye`nin Avrupa`dan istediği şey açıkça belli değil, fakat Avrupa, Türkiye`den bir şeyler istiyor.
Almanya da ki gerçek politikacılar ve sadece bunlar da değil, Orta Avrupa, Fransa ve İskandinavya`dakiler de bize Türklerin ve ılımlı İslâm`ın Avrupa`ya uzun zaman önce geldiğini anlatıyor.
Bu tarihsel gelişim şöyledir:
Bir tarafta modern bir Hıristiyan dünya görüşü, diğer tarafta da İslam`ın ılımlı ve ilerici dünya görüşü bizim Avrupa kültürümüzün barışçıl öğelerini oluşturur. Biz burada büyük, iyi kitle partilerinin siyasi seçim propagandalarını konuşmuyoruz, biz burada en az iki nesil insanın tecrübelerini ve bunun bugünkü anlayışını ve yaşayışını konuşuyoruz.
İkinci Dünya Savaşından sonra Doğu ve Batı (Almanya)`nın yeniden birleşmesi ve eski Sovyet Rusya`dan 3 milyondan fazla Alman asıllı vatandaşın göçü ve himayesi Alman halkını uzun süreden beri çok kültürlü bir toplum haline getirmiştir. Bu da Türkiye`nin 20. yy.`da eski büyük bir imparatorluğun bakiyesi olarak çok kültürlü bir toplum olmasının sancılarını anlamamızı sağlamıştır. Sert ve aşırı sözde ``milliyetçi hareket´´ eğilimleri her ne kadar günlük siyasi olayların ana görüşünü oluştursa da olayları etkisi altına alıyor, kısa süreli seçim savaşlarını kazandırabiliyor, ama tarih bunun kısa ömürlü önemsiz bir olay olduğunu ve sadece kuru bir gürültü olduğunu gösteriyor. (1 Kasım seçimiyle Türk seçmeni kuru gürültülere pabuç bırakmayacağını bir kez daha göstermiştir. yk)
Evet, Merkel Türkiye` ye bu kritik ve siyasi tartışmalı bir ortamda gitti, siyasi demokratlık tahtından yönetime izin verdi. Belki ilk defa Türkiye`ye karşı bu kadar samimiydi.
Merkel, dünya politikası ile ilgili meselelerin çekişmesi içerisinde Türkiye`nin sert bir demir gibi olmak zorunda olduğunu içgüdüsel olarak bildiği için bu ani geziyi tamamen tek başına yaptı. Amerika Birleşik Devletleri tarafından hayal kırıklığına uğradı, Putin in ``alaya alma`` oyunlarından dolayı bunun sadece geç kalmış bir açılım türü olduğunu anladı.
Modern ve gelişmekte olan bir Türkiye şüphesiz Avrupa`nın sabit bir kültürel unsurudur. Vazgeçilmezidir.
Batı Asya`daki sabit duruşu, coğrafik konumu, çatışma yüklü bölgedeki jeopolitik etkisi, arkasında güvenilir bir Avrupa`nın da olması Türkiye`yi güvenilir bir aktör yapar.
Bu çekingen adımla birlikte ``bakış açısı (zihniyet) değişikliği´´ için yapılan bu cesur girişim ile Merkel` in Türkiye`yi ziyaret etme fikri bunca riske rağmen yapılan bir siyasal hamledir.
Türkiye, geleceğe olan bakış açısıyla güvenilir bir arabulucudur; Ortadoğu barışını sağlama misyonu ve etkisi ile Avrupa eksenli bir devlet olarak nüfusunun kaybedilmemesi gerekir.
Türkiye genç, gelişen ve öğrenme isteği olan bir nüfus yapısına sahiptir.
Türkiye`nin muazzam büyüme potansiyeli, Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) Ülkeleri üzerindeki güçlü etkisi ekonomik politikasını ifade eder. Nasıl ki zaman kanlı din savaşlarını oluşturdu ve 21. yy.`nin mezhep birliğini (Ekümenlik) kurdu, Türk İslam yaşam tarzı ve modeli de modern din görüşünü etkiledi. Avrupa` da eğitim, politika, ticaret ve görsel sanatlar, tiyatro ve edebiyat gibi alanlarda takdire şayan biyografileri olan ve birçoğu Almanya` da yaşayan genç ve güçlü Türk kökenli insanların olması bunun kanıtıdır.
Alman hakikatlerinden uzun zaman önce bile bir düstur olarak ``Türklük`` gelmiştir.
Bunlar, yaşayan saygıya, kabul görmeye ve karşılıklı kaynaşmaya başlıca örnektir. Geleceğimiz için böyle modern, ilerici ve Avrupa`nın gerçek başarı modeli olan bir Türkiye istiyoruz. Kim buna karşı olabilir? Kim buna engel olmak ister?, diyerek sözlerini noktaladı dostum.
Tarihte ki kadim dostluklar yeni dış politika eksenleri ile tekrar şekillenecektir.
Türk milleti şunu çok iyi bir şekilde bilmektedir.
``Türklerin en sadık düşmanı İngilizlerdir.``
ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM;
Her şey ve seçim dünde kaldı. Yarını kurmalıyız, İnsan merkezli tasarımlarla yüksek teknoloji, ar-ge donanımlı insan hak ve hürriyetleri vazgeçilmezi olan, üretime dayalı bir ekonomi, hakça bölüşmeye dayalı bir siyaset ile demokrasi çadırının vazgeçilmezi orta direğimizin toplumsal statüsünü yükseltme istek ve arzusunun önünde ki tüm engellerin kaldırıldığı Demokrat bir devlet olmayı başarmalıyız. Üç Hürriyetten sınıf atlamalıyız.
Gerilimlerden kaçınmalı, süratle normalleşmeliyiz.
Bu Millete kendi Anayasasını yazma şerefini çok görmemeliyiz.
Seçim sonrası yakalanan pozitif rüzgâr ile piyasalarımız şenlenecektir. Çevre faktörlerin, dış diplomasilerin ve bedhahların (Kötü niyetliler) hasedinden korunmalıyız.
21. yüz yılın gerçeklerini kavrayarak davranışlarımızı tanzim etmeliyiz.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.