Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet Koçak - (Ziyaretci) 3.05.2010 12:26:19

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA BALKANLAR

Türk Dış politikasında Balkanlar
Mehmet KOÇAK
Türkiye`de Anayasa değişikliği tartışma ve görüşmeleri devam ederken iki önemli zirve gerçekleşti. Bunların biri Belgrad`da diğeri İstanbul`da. Türk Dış İşlerinin son yıllardaki başarılı girişimleri sonucu Balkanlardaki sorunların savaşlarla değil, görüşmeler ve diyaloglarla çözümlenmesi yönünde bir ortak irade oluştu.
Belgrad`da gerçekleşen &8216;Üçlü Balkan Zirvesi`nin ilkinde Sırbistan, İspanya ve Türkiye`nin, Dışişleri Bakanları bir araya gelerek Batı Balkanlar`ın, Avrupa sistemine dâhil edilmesi yönünde güçlü bir mesaj verdi. Ancak ondan da önemlisi bu zirveden hemen sonra Türkiye, Bosna, Sırbistan Cumhurbaşkanlarının bir araya geldiği &8216;Üçlü Balkan Zirvesi` oldu. Birbirini izleyen her iki zirve, Balkanların barış, huzur ve güveni için çok ciddi ve çok önemlidir. Çünkü, Balkanlar çok farklı etnik, dinsel ve mezhepsel farklılıkların bir arada olduğu bir coğrafya olmakla birlikte Yugoslavya`nın dağılmasıyla bölgede bu farklılıklardan kaynaklanan işgal, saldırı ve soykırıma varan toplu katliamlar yaşanmıştır. Yugoslavya`dan ayrılarak bağımsızlık ilan eden Cumhuriyetlere yönelik saldırılarda AB`nin Slovenya ve Hırvatistan`ı sahiplenmesiyle buralardaki çatışmalar büyümeden durduruldu.
Sırbistan destekli Bosnalı Sırpların, Bosna Hersek genelindeki işgal ve saldırıları 4,5 yıl sürdü. Bosna Hersek`teki çatışmaların Kosova`ya sıçrayacağı yönündeki tüm uyarılara rağmen uluslararası toplum Bosna`daki kanlı olayların Kosova`daki tekrarına engel olmadı. Neticede Dayton antlaşması ile Bosna Hersek`te bir sükûnet ve ateşkes sağlandı. Kosova`nın bağımsızlık elde etmesiyle kısmen Balkanlarda akan kan durdu. Ancak, Dayton Anlaşması Bosna Hersek`e kalıcı bir barışı getiremedi. Bağımsızlık kısmen rahatlattı ve savaşı durdurdu ancak hala büyük sorunlar devam ediyor. Bu nedenle bölge halen tehdit altındadır. Bosna Hersek ve Kosova`da olduğu gibi Sancak, Voyvodina ve Hırvatistan`da her an çatışmalar başlayabilir. Kısacası; Balkanların semalarında dolaşan kin ve intikam rüzgârları henüz dağılmış değil. Bilhassa Srebrenica Soykırımı`nın Lahey`deki BM savaş suçluları Mahkemesi tarafından tescil edilmesi, bu konudaki bazı bilgi ve belgelerin basına sızdırılmasıyla dünya kamuoyunda Sırplar çok büyük itibar ve güven kaybetmişlerdir. Sırplar Miloseviç sonrası &8216;Büyük Sırbistan` hayali uğruna sürdürdükleri işgalci ve saldırgan politikalarını kısman rafa kaldırmış olsa da Balkanlarda Sırpların tehdit ve baskıları halen devam etmektedir.
Bosnalı Sırplar referandum ile Bosna Hersek`ten ayrılma hedeflerini gerçekleştirmek için fırsat kollamaktadırlar. Bunun gerçekleşmesi durumunda devlet içinde ikinci bir devlet olacak ve Bosna Hersek`in toprak bütünlüğü son bulacak. Bu durum çatışmaların yeniden başlaması anlamına gelmektedir. Çünkü Sırpların işgal ettiği ve Dayton anlaşmasıyla bu işgali meşrulaştırdıkları topraklarda halen 600 binden fazla Müslüman yaşamaktadır. Kosova`da benzer olaylar kapıdadır. Kosovalı Sırplar Kosova`dan ayrılarak Sırbistan`a ilhak olmayı isterken Sırbistan Kosova`yı halen kendi toprağı olduğunu iddia ederek bağımsızlıklarını tanımamaktadırlar. Hırvatistan`ın Krayina bölgesindeki Sırplar Hırvatlardan otonom hakkı istemektedirler ve Hırvatistan oradaki Sırpları asimile etmek için çok ciddi baskılar uyguluyor. Kısacası; Balkanlarda kalıcı ve sürdürülebilir bir barış ve huzur yok. Herkes geleceğinden endişeli ve çatışmaların her an başlamasından korkuluyor. Böylesi karışık ve karmaşık bir ortamda, Türkiye`nin öncülüğünde İstanbul`da gerçekleşen &8216;Üçlü Balkan Zirvesi` Balkanların barış ve güvenliği için çok büyük önem arz etmektedir. Bu zirve ve devamında yapılması planlanan siyasi çalışmalarda Türkiye`nin hedefi Balkan ülkelerinde farklılıklardan kaynaklanan yeni çatışmalar yerine farklılıklara rağmen bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesidir. Bu ortak kültür, Balkanlarda demokratikleşme, hoşgörü ve barışın kalıcı olmasıyla mümkün olabilir. Bu nedenle tüm taraflar bu konuda iyimser ve yapıcı bir tavır içinde olmalıdır. Sırbistan bu konuda samimi bir yaklaşım içinde görülmekle birlikte taraflara güven vermiyor. Bu güven Sırbistan tarafından verebilirse uzlaşmayı engelleyen unsurların büyük bir kısmı ortadan kalkacaktır. Balkanların istikrarı ve güveni dünya barışı içinde önemlidir. Bölgede gözü ve çıkarı olan emperyalist güçler bölgedeki farklılıkları kaşımaktan vazgeçmeli&8230;
Bu başarı Sayın Davutoğlu`nun

Kim ne derse desin şu bir gerçek ki; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde Türk Dış İşleri bu kadar başarılı olamamıştır. 30 yılımı ülke dışında gazeteci olarak geçirdim. Avrupa başkentlerinde haber kovalarken son 30 yıl içinde gelip geçen tüm Dış İşleri Bakanlarını yakinen tanıma fırsatı buldum.
İtiraf etmeliyim ki; Türkiye`yi dışarıda bu kadar güzel ve başarılı temsil eden ikinci bir bakan tanımadım. Sadece siyası denge gereği Dış İşleri bakanlarından çok çektik. Konulara vakıf olmayan fikir üretemeyen ve siyasi manevra alanı kendine oluşturamayan birçok bakanın beceriksiz çıkışları yüzünden devletçe çok şeyler kaybettiğimize şahit oldum. Uluslararası toplantı ve heyetler arası görüşmelerde öyle gaflar yapıldı ki bazen ``Yer yarılsa da, içine düşsem´´ diye söylendiğim, kahrolduğum zamanlar olmuştur.
Ancak Sayın Abdullah Gül`ün döneminde başlayan ve Sayın Davutoğlu`nun döneminde sürdürülen dış politikadaki başarının yükselerek devam etmesi bizi gururlandırmaktadır. Ortadoğu, Kafkaslar, Afrika ve Balkanlar başta olmak üzere gittiğim her yerde Türk dış politikasından övgüyle söz edilmesinin mutluluğunu yaşadım. Barışçı, güven verici ve geleceğe yönelik tarafların kabul edebilecekleri projeleri ortaya atarak gerçekleştirilen arabuluculukların bazı devletleri kıskandıracak düzeydedir. Sayın Ahmet Davutoğlu`nun Dış İşleri Bakanı olması çok önemli bir tespit olmuştur ve Türkiye için bir şanstır. Başlatılan şahsiyetli dış politika, Türkiye`nin itibarını arttırmaktadır. Bunu ben değil, Fransa, Bosna Hersek, Sırbistan, Tanzanya, Almanya ve Makedonya ile İslam ülkeleri Dış İşleri Bakanları resmen ifade ederken dünya başkentlerindeki siyasi kulislerde Sayın Davutoğlu`dan övgüyle bahsediliyor.
Sayın Davutoğlu ve ekibini başarılarından ötürü tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum&8230;


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.