Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
mert - (Ziyaretci) 11.09.2013 16:17:42

TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 1-2-)

TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 1 )

Sayın Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan

Size şu iki satır şikayetim var yazımı bu site aracılığıyla ileteyim duyurayım istedim, çünki siz şimdiye kadar vatandaşlardan gelen şikayet mektupları ilgisiz ve alakasız duyarsız kaldınız, vatandaştan size gelen şikayet mektupları hiç okumadınız, bu milletin şikayetlerini kulak vermediniz dinlemediniz değerlendirmediniz, daha doğrusu siz zaten bu vatandaşı bu halkımızı bu millete bir insan yerine koyupta değer vermiş değilsiniz, vatandaşınıza karşı öteden beri sempati sevginiz ilginiz ve alakanız yoktu hiç olmadı da, dolayısıyla bu sayfadan size böyle bu şekilde mesaj vermek benim için bir şeref bir mutluluk olacaktır.

Siz o makamda milletin hizmetkarı değil efendisi olarak oturduğunuz herkes tarafından bilinmektedir, onun için ki Başbakanlıkta size en yakın olan çalışma arkadaşlarınız dahi size gelen mektupları sizin önünüze koyarak size vatandaştan şikayet mektupları var diyerek size ulaştırmıyorlar önünüze koymuyorlar sizi ikaz edip uyarıp okutmuyorlar, onların dahi buna cesaretleri yok çünki onlarda sizden bir öcü gibi korkuyorlar.

Size bu 3201 sayılı emeklilik kanunu konusunda çok sayıda arkadaşlarımızdan mektup gönderilmiştir bu mektupların size gönderildiğine çok eminiz çok iyi biliyoruz, ama ne yazıkki şimdiye kadar bu konuda devletimizden bu konu hakkında hiç bir duyarlılık görmedik bu konu gündeme taşınmadı. Hükümet bambaşka konularla ilgilendi yani yandaşların çıkarları konusunda yasalar kanunlar yapmakla meşgulsünüz, ne yazık ki bizler şimdiye kadar sizlerden bu konuda hiç bir netice alamadık.

Gelelim bizim anakonumuza, yıllarca devlet ülkemizdeki sayısı on milyona yakın emeklinin emekli maaşını öderken bende, ben ve benim gibilerin avrupa ülkelerinde yaşayan çalışan bu insanlarımızın emekli maaşlarını neden ödemiyorsunuz diye ağlıyorum.

Diyeceksinizki sizler yurtdışında çalışıyorsunuz ! yurtdışında ikamet ediyorsunuz türkiye`de yaşamıyorsunuz! bunların hepsi birer bahane olduğu gibi bir cevap bir mazeret dahi olamaz olmamalıdır, lütfen hak ve hukuktan sapmayınız, uluslararası hukuka aykırı suç işliyorsunuz, bu yurtdışı borçlanma kanunun içeriğindeki koyduğunuz o yasaklar, ve Türkiyede emeklilere verilen SGDP ödeyerek çalışabilme imkanı hakları, ve anayasamızda belirtilen çalışmayla ilgili temel haklarımız tümüyle birbirileriyle uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi çelişkilidir çakışmaktadır.

Ülkesini terk etmiş bir Rus avrupa ülkesinde bir devlette yaşıyor hem rusyadan emekli maaşını alıyor hemde avrupa ülkesinde ikamet ettiği devletin sosyal yardımını alıyor, bu durum gelmiş olduğu ülke rusyayı ilgilendirmezken ikamet ettiği sosyal yardım aldığı ülkenin kurumunu ilgilendiriyor, bu durumda bu devletin kurumu bu insanın kurumdan almış olduğu sosyal yardımdan belirli bir miktar kesinti yapmaktadır hepsi bu kadar, bu durum aynen bizim Türkiyeden alacak olduğumuz emekli maaşı için de geçerlidir, uluslararası hukuk böyle işliyor, kaldıki bizdeki yasaklar tek taraflı uygulanıyor, yasaklar tek taraflı Türkiye tarafından uygulanmaktadır bunu herkes biliyor, en kısa zamanda bu yanlıştan dönülmesi için çağrıda bulunuyoruz.

Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir.

Yıllarca bu azınlık konumunda olan bu gurbetçi insanlar buna sabır ettiler, ama birileri gibi sokaklara çıkmadılar, haklarını hiç sokaklarda aramadılar.
Siz işinize geldiği zaman biz AKP olarak her vatandaşa eşit mesafedeyiz diyeceksiniz, işinize gelmediği zaman birilerinin haklarını görmemezlikten geleceksiniz, işinize geldiği gibi de istediğiniz yerlere birilerine hak dağıtacaksınız.
Hangi Recep Tayyip Erdoğan`mış o dünyanın her köşesinde mazlumlara ulaşıyor onların sevgilisi oluyormuş, bu isler öyle Beyaz tv de nutuk atmaya benzemez.

Adalet halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir.

Milletin vergi paralarıyla devletin gayrisafi milli hasıla olarak toplanan paraları yine tekrar millet için değil de kendi siyasi çıkarlarınız için harcıyorsunuz, Mısırda Mursi için destek olarak yaptığınız 2 Milyar parayı kumlara gömdünüz, kendisine karşı savaş ilan ettiğiniz savaş açtığınız Suriye devlet Başkanı Esad`a savaş ilan ederek Suriye devletinden kaçarak Türkiye`ye sığınan 500 bin mülteciler için bir o kadar da yani 2 Milyar daha para harcadınız bu milleti batırdınız.

Sayın Başbakan öncelikle kendi hırsınızı tatmin etmek, nefsinizde barındırdığınız kin öfke ve nefretinizi doyurmak haz almak sizin için ilk önde gelen önceliklerinizden birisi, ama bunun faturasını vergiye dönüştürerek ve bir şeyleri zam yaparak bu millete çıkmamalıdır tüm bunları cebinizden ödeyin de görelim bakalım, ben emekli maaşımı istiyorum benim emekli maaşımı ödeyin, diğer gurbetçi vatandaşlarda şimdiye kadar kendilerine ödenmeyen emekli maaşlarını istiyorlar siz önce bir devlet olarak vatandaşınıza olan borçlarınızı ödeyiniz.

Sayın Başbakan siz önce vatandaşın emekli hakkını ödeyin daha sonra siyasi çıkarlarınız için harcama yaparsınız, sıra söz konusu bu milletin emekli maaşı oldumu siz pintilerin pintiliğini oynayan bir Başbakan oluyorsunuz.

Bir devlet niçin vardır, bir devlet vatandaşını sömürmek için değil vatandaşının hak ve hukukunu gözetir, sosyal hakları vatandaşına eşit miktarda paylaştırır, ayrıştırmaz, kutuplaştırmaz birilerini dışlamaz, vatandaşına hizmet ederken bir başkaları için babasının malı gibi bol kepçeden harcamaz.

Adalet ve eşitliği gözetmek siyasetlerin en iyisidir.

T.B.M.M. deki AKP Milletvekilleri yalnız bir kişiye hizmet etmekle günlerini geçirmekteler onun isteklerini yerine getirmek, o kişiyi mutlu etmek, o kişinin dediklerini kulak vererek ona hizmet etmek, ona yaranmak, ona yağcılık yalakalık yapmaktadırlar, oysa onlar Halk tarafından seçilmişlerdir Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmişlerdir, ama onlar kendilerini seçen Meclise gönderen bu milleti arkalarına atarak vatandaş için değil de kendi çıkarları için çalışan bireyler vekiller olması ortadadır, belki bir gün Başbakan kendilerine iyi bir Makam kıçlarına iyi bir koltuk verir ümidiyle bu hevesle sadece bir kişi için çalışmaktadırlar, zihinlerinde olan bitenlere yer edinmiş başka şeylerle meşguller, iste o çok özel hizmet edilen kişide sizsiniz.

Adilane davranış siyasetlerin (yönetimlerin) en iyisidir.

Siz bir çok kez şu cümleleri defalarca kullandınız suçlamaktan da söylemekten de bıkmadınız vazgeçmediniz gitti, ikide bir CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu için SSK`nu batırdığı gibi falan filan&8230;&8230;. v.s. söylendiniz durdunuz.

Haksızlık yapıyorsunuz, Sayın Kılıçdaroğlu`mu SSK `yı batırdı yoksa o zamanki başımızdaki Hükümet SSK`dan para kullandıkları içinmi batırıldı? yoksa o zamanki dönemde kuruma ödenen prim miktarının çok düşük olmasımıydı nedeni? yoksa yine o dönemde sigortalı olarak çalışanların sayısımı az idi? başka bir nedeni o dönemde ve daha sonra merhum rahmetli Erbakan döneminde emeklilerin yüzünü güldüren ama hak ettikleri gibi yüzde 50 dolgun emekli maaşı verildiği içinmi oldu dersiniz? velhasılkelam Sayın Kılıçdaroğlu kendi kafasına göre hiç bir iş yapmadı yapmamıştır yapamazda, o sadece kanunları uyguladı kanunlara göre hareket etti vazifesini yaptı, kanunlara aykırı hiç bir şey yapmadı yapmış olsaydı zaten ceza alırdı, sizin gibi örtülü ödeneklerden yandaşlarına para aktarmadı ya, birilerinin haklarını birilerine yedirmedi ya, peki ya siz ? siz ne yaptınız, siz her şeyi tamamen berbat ettiniz kendi kafanızca Kanunlar çıkararak uygulamaya soktunuz bu avrupa ülkelerinde yaşayan insanlarımızı mağdur ettiniz.

Siz Nemi Yaptınız; neler yapmadınızki Sayın Başbakanım, siz neler
yaptınız açıklayayım, ilk önce şunu ifade edeyim sizde bizleri yani yurt dışındakileri batırdınız.
Bizler yurtdışı sigorta sürelerimizi daha düne kadar 1978 senesinden 2008 senesine kadar yani tam 30 sene boyunca eskisi 2147 sayılı ve yenisi 3201 sayılı Kanunun yurtdışı borçlanmasını 2008 senesine kadar dolar üzerinden borçlanıyorduk.

Bu 30 sene sürece arada bir ufak değişiklikler olduysa da son zamanlarda günlüğü 3,5 dolardan borçlanıyorduk. Bizler bugün eskisi gibi dolar bazında borçlanmış olsaydık 9000 iş gününü borçlanmamız halinde günlüğü 3,5 dolar`dan hesap ortalama şöyle olacaktı 9000 X 3,5 = 31,500 dolar X 2,00 döviz kur = 63,000 TL ödeyecektik, ama siz AKP Hükümeti 2008 senesinde SGK`da büyük reform dediniz gözle kaş arasında hile ve taktikle borçlanmayı dolardan TL ye çevirdiniz tek amaç bizlerden daha fazla para almak idi, bu sebeple TL ye çevirdiniz oysa dollar borçlanması yıllarca sabit kalmış bir borçlanma modeli iken, siz senenin her altı ayında birde ballı ballı zamlandırarak yükselterek borçlanmayı artırarak bugün 11.09.2013 borçlanmanın günlüğü 10,90 TL olan bu avrupalı gurbetçilerden bir daire parası kadar para alıyorsunuz, yani 98.100,-TL gibi korkunç bir parayla bu insanları borçlandırarak karşılığında emekli maaşı dahi ödemeyerek belli bir şartlara bağlayarak yasaklar koyarak SGK kasasındaki açıkları bu avrupalı gurbetçi vatandaşların sırtına yükleyerek bu insanlarımıza ödetiyorsunuz, yani SGK`nun açığını faturasını ağır bir bedelle bu gurbetçi insanlara yüklüyorsunuz, devlet niçin hep bu insanların omuzlarına biniyor anlamış değiliz, yazık yazık bumu sizin adaletiniz, adalet anlayışınız, merhametiniz, vicdanınız, insanlara karşı duyduğunuz acıma merhamet duygusu, yoksa bu insanlara böyle maddi şiddet uygulamak devletimizin sebepsiz zenginleşmesine izin vermezdiniz insanlık açısından duyarsız kalmazdınız, işte ben buna bir anlam veremiyorum anlaşılan o ki tüm bu adaletsizliklerden haz alıyor olmanız gerek.TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 2 )

Sayın Başbakan, SGK`na şu fazladan ödediğimiz miktarı görüyormusunuz, devlet olarak bizlerden 35,100 TL fazladan aldığınız bu para 34 ay asgari ücretle çalışan bir işçinin Brüt maaşına eş değerdir, yani ( Kanunda yapılan değişiklik dolardan TL ye geçmesinden dolayı fazladan ödemiş oluyoruz ), hemde eskiden dolar bazında borçlanırken her altı ayda zamlı borçlanmak diye bir şey yoktu, şimdi TL bazında borçlandığımızdan dolayı fazla ödemekteyiz, işte bu şekilde farklı sistem uygulayarak bizlerden iki kez fazladan aldığınız para ortadayken devletimiz halen bu insanlara karşı emekli maaşı ödememek için katı tutumunuz tavrınızla direniyorsunuz ve yalanlar uyduruyorsunuz.

Tüm bunların üstüne çorbaya limon, karabiber tuz koyar gibi, bir başka konuyu daha ilave edeyim istedim mesela şunu da ilave edebilirim;
- vatandaşlarımız arasında bir kez daha şu şekilde adaletsizlik oluşmaktadır onuda şöyle örnek vermek isterim.

Herkesin bildiği gibi Döviz kurları sürekli kıpırdamaktadır bir inişe geçer, bir çıkışa geçer bunu herkes biliyor, işte bu kıpırdamalardan dolayı bir kez daha birilerinin aleyhine, ve diğer birilerinin ise lehine dönüşebilir iyi veya kötü, az veya çok olarak etkilenebilirler.

Nasılmı olur; SGK`na birisi fazla döviz bozdurarak karşılığındaki TL borçlanmasını öder, ve oteki diğer kişi ise az döviz bozdurarak borçlanmasını öder.

Mesela yılın ilk ayı ocak ayında borçlanarak ödemesini yapan bir vatandaş ile altı ay sonra haziran ayında borçlanan vatandaş arasında elbette dövizde bir kur farkı olacaktır, veya yıl sonunda Aralık ayında borçlanacak kişinin bozduracak olduğu döviz miktarı arasında yine bir fark olacaktır.

Bu insanlar yurtdışından geldikleri yurtdışında yaşadıkları orada çalıştıkları kazandıkları için o ülkenin para birimini ülkemize getirerek bozdurarak borçlanmalarını yapacaklardır değilmi, bu durumda nedeni ise gayet açıktır sonuçta döviz Kur`u sene başında borçlanan biriyle senenin ortasında veya sene sonunda borçlanan biri ile aradaki kur farkı elbette kesinlikle aynı olmayacaktır bu durum yine bazı vatandaşın lehine veya aleyhine gelişecektir, ama bilinen bir tek şey varsa oda birilerinin aleyhine olacağı ve zararı olacağı kesin.
Mesela bu sene 2013 dünden bugüne ne oldu;
Ocak 2013 Döviz Euro Kur 2,35 TL,
Eylül 2013 Döviz Kur 2,70 TL dır.

Yukardaki döviz Kur`unu göz önüne aldığımızda her iki kişi 9000 sigortalı iş günlerini borçlanmak istediklerinde iki vatandaş arasında 3,150,- TL önce ödeyen fazla ödemiş sonra ödeyen az ödemiş sayılacak buda büyük bir adaletsizliktir, bu azımsanmayacak kadar çok büyük bir paradır, türkiyede asgari ücretle çalışanın 3 aylık Brüt maaşı kadar veya bazıları içinde 4 aylık gibi bir emekli maaşıdır.

Bu durumdan devletimiz farkındamıdır değilmidir orasını ben bilemem, ancak bildiğimiz bir tek şey varsa oda vatandaş daha halen gaflet içinde uyuyorlar olmalarıdır nasıl farkında olsunlarki, insanlarımız okumayı sevmezler, zaman ayırıp benim haklarım nelerdir diye sorup soruşturup araştırmazlar emek sarf etmezler, illa bir gün kuyruklarını birileri basacak ve canları yanacak, işte o zaman eyvah ben yandım tutuştum diye çığlıklar atarak uyanırlar.

Bırakınız artık bunu geçiniz yeni bir sayfa açınız bu bir zulümdür, bir maddi şiddettir kul hakkıdır, devletin sebepsiz zenginleşmesidir, bir Başbakan olarak ya doğruyu söyleyeceksiniz ya da yalan söyleyeceksiniz, haklıya haklısın demeyi bileceksiniz, haklının yanında durmayı öğreneceksiniz öyle kuru kuruya boş nutuk atmayacaksınız.

Nedir bu anlayış, nedir bu zihniyet, nedir bu gaflet tam 35 senedir sürüp gelen eski 2147 yenisi 3201 sayılı kanunla böyle ikisi birbiriyle benzerliği dahi hiç olmayan, her iki kanunda vatandaşa verilen haklar ile birbiriyle çelişen, bu kanunlara her yeni bir değişiklikler eklendiğinde ilave edildiğinde adaletsizlikler birbirini doğurmaktadır huzursuzluk getirmektedir, adil olmayan böyle kanunları bu insanların başına bir bela olarak getirdiniz, ( türkiye`ye kesin dönüş yapmadan emeklilik maaşı talebinde bulunma hakları dahi olmayan bu insanlara nasıl olurda önceden borçlanmalarına izin verirsiniz, ve nasıl olurda o an için karşılığı olmayan karşılıksız bir hizmetin, devletin bu insanımıza emekli maaşı ödeme zamanı gelmemiş algısı ile görürsek, işte böyle faydalanamadıkları bir hizmetin bedelini nasıl olurda çok daha öncelerden bu insanlardan alırsınız almak dahi hata ve yanlıştır ).

Bu kadar bir para 100.000 TL ye yakın korkunç parayı bir fiil`de ödememiz zaten yanlıştır, kaldı ki o halde daha henüz kesin dönüş yapmadan veya kesin dönüş yapmamış olanlardan Pasaportu iptal edilmiştir damgası olmayanlardan bu pararaları almanız bile doğru değildir almamalısınız, kendilerine borçlanmalarına dahi izin vermemeniz gerekirken, ben yakında bir kaç hafta içinde, veya bir kaç gün içinde temelli kesin dönüş yapacağım deseler dahi, veya ben zaten kesin dönüş yaptım da ama Pasaportumu iptal ettirmedim arada bir yurtdışına gider gelirim diyenlerden dahi almamalısınız. madem bu Kanundaki metnin içinde madde ile hüküm bellidir hüküm kesin dönüşe bağlanmıştır, dolayısıyla pasaportu iptal edilmemiş kişinin kesin dönüş yapmış anlamına gelmediğini var sayarsak, ne sözü ile nede yurtdışında çalışmıyorum işsizlik parası ve yardımı veya her hangi bir sosyal yardım almıyorum diye beyan etmiş dahi olsa yeterli sayılmamalıdır, çünki bu insanlar daha sonra yine her zaman olduğu gibi her an tekrar yurtdışına çıkabilirler yurtdışında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya her an her zaman bu fırsata bu imkana sahiptirler.

Son zamanlarda Türkiye`den borçlanma yolu ile emekli olan veya olmak isteyenlerin kafası iyice karıştı. Acaba borçlanma bedelini yatırdıktan ve yaşlılık aylığına hak kazandıktan sonra yurtdışındaki çalışmalara devam edebilirmiyiz diye?

AKP Hükümeti;
"Türkiye`den borçlanma yolu ile emekli olanlara kesinlikle yurtdışında çalışamazlar, yurtdışında sosyal sigorta destek primi ödemesi ile çalışmak mümkün değildir diye içinde adalet olmayan böyle bir kanun yaptınız yasa çıkardınız bu insanları hakaret ederek dışladınız.

28.06.2012 tarihli ve 2012/24 sayılı genelgeden sonra borçlanma yolu ile Türkiye`den emekli aylığı alanlara yurtdışındaki tüm 400,- Euro cüz`i çalışmalarıda yasakladınız.

Aynı şekilde ikamete dayalı bir sosyal yardım almak da emekli maaşının alınmasına engeldir diyerek, Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) tarafından böyle durumların tespiti halinde alınan emekli maaşı hemen kesilip 5510 sayılı yasanın 96.maddesi gereğince çalışılan veya yardım alınan dönemlerdeki tüm ödemeler geriye yürütülerek gecikme zammı ve faiziyle birlikte ilgiliden tahsil edilir" dendi.
Ayrıca yurtdışında tıpkı Türkiye`deki emekliler gibi sosyal destek primi ödeme yolu ile de çalışmak hem hukuken hem de teknik olarak mümkün değildir denildi.

- peki neden mümkün değildir soruyoruz ?

- bunun bir açıklaması olmalıdır ?

bu uygulama sizin hükümet olarak tercih ettiğiniz işin en kolay yolu ve tarafıdır.

- zira Türkiye çalışmaları ile veya yurtdışı borçlanma yolu ile emekli olanlar Türkiye`de çalışmaları halinde, yasal olarak sosyal destek primleri emekli işçi ise işveren tarafından kesilir.

- bağımsız çalışan ise bizzat kendisi tarafından SGK hesabına yatırılması gerekmektedir.

Oysa örneğin emekli Almanya`da bir Alman firmasında çalışıyorsa Alman işverene SGK`ya ait sosyal destek primini kesip ödetme imkanı yoksa, bu sadece Türk sosyal güvenlik mevzuatını ilgilendiren bir durumsa " o halde buradan anlaşılacağı gibi bizler tamamen SGDP ödemekten muaf olduğumuz ortadadır böyle anlaşılmaktadır.
Bizler yurtdışında ikamet ettiğimiz ülkenin sağlık kasalarından faydalanıyor olmamız aynı zamanda iş kazalarına karşı sigortalı olduğumuz anlamına gelmektedir, ve tedavi masraflarımız bu sağlık kasaları tarafından karşılanacak olması tüm bunların bilinmesine rağmen, SGK`u bizlerden bu SGDP kesmesine dahi gerek kalmadığını bilmesi gerekirken neden inadını ve israrını sürdürmektedir.

Türkiyede vatandaşlardan ortalama ne kadar Prim kesiliyorsa avrupada çalışan vatandaşlarımızdan da Türkiyeden almış oldukları emekli maaşlarından o kadar SGDP prim kesiniz, eminim ki devlet de böyle bu şekilde bizim gibi tercih edeceği en kolay yollardan birisidir.

Kaldıki SGK`u sadece bu konu hakkında değil, diğer konularda da SGK´u vatandaşımıza bilerek kasıtlı eziyet ediyor işi sürekli yokuşa sürüyor, çünki söz konusu niyet bozuk olunca insanlarımıza eziyet etmekten geri kalmıyor, vatandaş da ister istemez Mahkemeye yönlendiriyor buda ayrıca bir zulüm ve işkencedir, ama her zaman olduğu gibi yine sonunda SGK davaya kayıp ediyor. SGK`u bir kere doğru ve dürüst bir kurum değilki dürüst davransınlar, her işlemde illa hileye başvurup vatandaşına karşı nasıl aldatırım nasıl kandırırım zihniyetinde olan bir kurumdur.

Ben bu konuyu buradan bu sayfadan bu yazımla bir kez daha onlara böylece hatırlatmış aydınlatmış olayım, ve bu konuda inşaallah bir kez daha böylece bu şekilde anlaşılmış oldu sanırım.

Daha sonra ayrıca yine önemli olan bir diğer konu ise, Türkiyedeki istihdama gelince bizler gençlerin işlerini elinden almıyoruz,
birilerinin ekmeğiyle de oynamıyoruz, işsizler ordusuna katılmıyoruz, işsizlik rakamını yükselterek ülkede huzursuzluğa sebep olmuyoruz, birilerinin yoluna taş koymuyoruz, bizler halen en doğrusunu yapıyoruz, yurtdışında çalışarak ülkemize maddi kaynak aktarıyor katkıda bulunuyoruz, böyle düşünerek bizler dışarda gurbette yabancı ülkelerde çalışarak devletimize yük olmayan bir ülkenin vatandaşı olarak ülkemizden emekli maaşı almamız da en doğal hakkımızdır diyoruz.

Bu cemiyete kim sahip çıkacak, herkes susar haksızlıkları görmezden gelirse, bana ne yahu ne yapalım devlet kurumu işte yapacak bir şey yok derse, peki bu SG Kurumu ne için vardır bu kurum ne iş yapar orada, bu kurum kimlere hizmet eder orada, bu kurum kimlere boyun eğer kimin adaletini kimlerin kanunlarını uygular kime hizmet eder o kurumda.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.