Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 24.01.2012 08:41:31

SONA DOĞRU

SONA DOĞRU

Cumhuriyeti kuranlar devrimci potansiyeli küçümseyerek devrim öncesi alışkanlıkları ve eskinin restorasyonuna neden olacak her türlü oportünizmi düşmanları olarak kabul ettiler.
O nedenle oportünizmle mücadeleyi devrimci mücadelenin sürekliliğinin gereği saydılar.
Büyük Atatürk ve kurucular gözlerinden sakındıkları Cumhuriyet`e inananlara,"Ordumuz,Türk topraklarını ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkânsız güvencesidir"teminatı verdiler.


Fakat oportünistler giderek emperyalist hiyerarşide yer almak ve yükselmek tutkusuyla,emperyalist sömürüyü görmezden gelerek bilhassa 12 Eylül 1980`de -üstelik,
TSK`yı kullanarak dayattıkları yasalarla önce sosyal yapıyı böldüler, ezdiler,sürdüler,hapishanelerde çürüttüler,işkencelere tabi tuttular ve öldürdüler.
Nihayet sermayeyi bir ulusun ürettiği emek değerine yeğ tutarak yerleştirdiler ve Türkiye`nin siyasal,ekonomik ve sosyal dokusunu Kuzey Atlantik Organizasyonu çıkarlarına ilişiklediler.
Bugün Türkiye ulusal güvenliğinin caydırıcı gücünü bu temel alt yapı oluşturuyor!


Bir süre sonra sıra Türkiye sermayesinin küresel ekonomi ve siyasetine entegrasyona gelmiştir-ki,bu kez Türkiye AKP iktidarıyla emperyalizmin kimi projeleri doğrultusunda tanrısal egemenliğin dünyevi-siyasal alanda da tesis etmenin dini bir zorunluluk olduğu felsefesini Arap İslam ülkelerinde de uygulatmanın hedefine yöneltilmiştir.
AKP iktidarının açık desteğiyle cemaatler,tarikatlar,gruplar ya da kimi örgütler marifetiyle muhtelif biçimlerde insanların yanında olarak oluşturulan insan sermayesi yatırımı ile kişiler arasında ilişkilerin,güvenin,duyarlılığın sağlanması ve hedefe yönelişle yapılan sosyal sermaye yatırımı mütemadiyen büyütülen islami sermaye birikimine ilişikleniyor.
İslam ümmeti oluşturulmasını teminen Arap İslam ülkelerinde de benzer örnek sürdürülüyor.
Elbette oportünistler bu noktaya gelindiğinde Cumhuriyetin Atatürkçü ideolojisini yargıdan-siyasi partilere,kurum ve kuruluşlardan TSK`ya kadar her kademede tasfiye edilmesini de büyük çapta sağlamış bulunuyor.


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ Çankırı`da,"Ağustos ayında Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları istifa etti.Ne planlar yapıldı.Ancak demokrasisi güçlenen Türkiye`de bu olay kendi içerisinde çözüldü"derken,fütursuz bir eminlik sergiliyor.
Ya da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye`de demokrasi ve reform isteyen muhaliflerin başlattıkları isyan hareketi sonrası Ankara ile Şam arasında gerilen ilişkilerde El Arabiya TV`ye verdiği röportajında ilk kez Türkiye`nin BM Güvenlik Konseyi kapsamında bir askeri operasyon yapabileceği imasında bulunurken fazlasıyla cüretkârdır.


Büyük Atatürk ve kurucuların Cumhuriyet için inananlara,"Ordumuz,Türk topraklarını ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkânsız güvencesidir"işaretiyle verdiği teminatta;
Türk Kara kuvvetleri bir alarm sonrasında bir kolorduyu ortak bir harekete ya da beş-altı taburluk bir kuvveti gece-gündüz yüzlerce kilometre öteye kısa sürede intikal ettirebiliyor.
Hava Kuvvetleri muharebe alanında tanker uçakları ve elektronik yeteneğiyle her hava koşulunda gece-gündüz uzun uçuşlar yapabiliyor.
Deniz Kuvvetleri rakibi evindeyken karşılama gücündedir.
Ancak dikkat! TSK güvenilir bir müttefik olarak Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü stratejisini benimsiyor...


Tamam!Çok yüksek ekonomiler,teknolojiler ardından savaşlar artık bir kahramanlık konusu olmaktan çıkıp farklı boyutlara taşınmıştır -üstelik, yeni tehditler;savaşan tarafların düzenli ordular olmasını da gerektirmiyor ve zayıfın galibiyetine de fırsat veriyor.
Çatışan taraflardan zayıf olan güçlü olana karşı asimetrik yaklaşımla;üstün olanın zayıflıklarından yararlanmaya yönelik beklenmeyen,önlenemeyen yöntemler kullanıyor.
Bu konseptte askeri gücün geliştirilmesi,uluslararası siyasette güç sağlamak, kimi uzman personel,silah ve ekipman sağlamak,istihbarat gibi çatışmanın kaderini etkileyecek önemde imkanlar ve çatışan taraflara mutlaka çatışmanın gidişatını büyük oranda etkileyen bir dış destek gerekiyor.
Bu yüzden TSK;NATO`ya ihtiyaç duyuyor...


Fakat herhangi bir ordunun ulusal güvenliğini korumada ki caydırıcılığı öncelikle bilgi toplama,izleme,analiz ve değerlendirme işlemi ile rakipleri hakkında gözetleme,araştırma,incelemeye yönelik ön bilgi ve bilgiye bağlıdır.
İşbu istihbarat bağımsız bir ülkenin,toplumun güvenliği ve çıkarlarının korunmasıyla ilgili en temel unsuru oluşturuyor.


Bir süre önce Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığının Balkanlar,Kafkasya ve Orta Doğu`dan istihbarat toplayan üssünün MİT`e devredilip siyasileştirilmesi ardından,
Genelkurmay`ın Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi de kapatılıyor-bu sonuçla,TSK bir ordunun asla düşmemesi gerektiği bir vasıfta,"Hem kör,hem sağır,hem dilsiz"kalıyor.


Ordular ülkelerinin gücünü ve saygınlığını temsil ediyor.
TSK küresel sermayeye ilişiklenmiş, kendine göz,kulak ve dil olması için Kuzey Atlantik Organizasyonunu ve Türkiye`nin yeni siyasetinde -bugün,AKP iktidarının yolunu seçmiş bulunuyor.
Bu uğurda Orta Doğu çıkarlarının savaşçısı olmaya ve AKP hükümetinin Atatürk ideolojisinden sıyırıp dönüşümünü sağladığı islamcı güçlerin pekişme ihtiyaçlarının karşılanması için bir şekilde muzaffer çıkmaya amadedir.
O nedenle Bakan Bozdağ emin,Davutoğlu cüretkârdır.
Fakat Büyük Atatürk,"Ulusal benliğini bulamayan milletler başka milletlerin şikârıdır"diyor.


24.Ocak.2012
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.