Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Nurullah Aydın - (Ziyaretci) 29.05.2010 17:44:35

SİVİLLEŞME VE DEMOKRASİ

Nurullah AYDIN

29 Mayıs 2010





SİVİLLEŞME VE DEMOKRASİ!



Son günlerde gündemi meşgul eden askeri vesayet mi sivil vesayet mi? konusudur.



Öncelikle unutmamak gerekir ki Türk Silahlı Kuvvetleri`nin siyasetten elini çekerek sadece ülke savunmasına odaklanmasını istemek, orduya hakaret ya da onu yıpratmak anlamına gelmez. Çünkü demokratik bir hukuk devletinde olması gereken ordunun siyasete karışmamasıdır.



Batılı ileri demokraside ordunun rolü her alanda vardır. Ancak kamuoyu ününe ne medyası ne siyasetçisi bunları dile getirip eleştiri konusu etmez, edemez. Çünkü askeri eleştiri konusu etmek, ordunun icraatlarını sorgulamak hainlikle özdeş kabul edilir..



Ancak son zamanlarda, kimilerince ordunun yıpratılması olarak algılanan durumun farklı bir veçhesi daha var. Özellikle altını çizmek isterim: orduyu yıpratmak kavramı sadece Türkiye`de geçerli olan bir kavram değildir. Her büyük devlette, ordu bu kadar öncelikli bir siyasi role sahiptir..



Her devlet ordunun gücü ile güven duyar, her bayram bir nevi ordunun resmi geçidi ile anlam kazanır.



Bu zamana kadar darbe planlarıyla zaten siyasetçisi, medyası ile eleştiri sağanağı altındaki TSK`nın, asimetrik psikolojik savaşa karşı yapabileceği en iyi şey gerçekten özeleştiri ile kendini yenilemesidir. Durumun bu noktaya gelmesinde siyasilerin suçu çok büyük.



Ancak askeri vesayetten kurtulma, dahası sivilleşme olarak algılanan bu durum, sanıldığının aksine, ille de demokratikleşmeyi getirmiyor beraberinde. Ülkemizde gerçek bir sivil demokrasinin uygulanabilmesi için, öncelikle siyasi parti ve lider odaklı zihniyetin değiştirilmesi ve sivil, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Anayasa oluşturulması gerekli. Türkiye`de demokratik hukuk devletini güçlendirmenin en önemli adımlarından biri bu olacaktır.



Daha sonra ise köklü bir yargı reformu gerçekleştirilmeli, onyıllarca süren davaların yerine, gerçek suçluların bulunup adalete teslim edildiği şeffaf bir sistem uygulamaya koyulmalıdır.



Ayrıca unutulmamalıdır ki demokrasi sadece dört beş senede bir sandığa gidip oy vermek değildir. Demokrasinin baş aktörleri sadece siyasi partiler değil, halk ve bireylerdir.



Dolayısıyla gerçek bir hukuk devleti ve gerçek bir demokratik sistem için bütün bu saydıklarımın yanında sivil inisiyatifin de geliştirilmesi gereklidir. Bu da halkın örgütlenerek baskı kurabilmesi, hükümetten ya da diğer devlet kurumlarından hesap sorabilmesi anlamına gelir.



Sadece darbe planlarını ya da TSK`yı değil, bütünüyle devlet sistemini sorgulamamız ve artık 21. yüzyıl Türkiye`sine yetersiz kalan bu hantal devlet yapısını yenileştirmemiz lazımdır. Bu yeni sistemde farklı kültürlerle bir arada yaşamı benimseyen, demokrasiyi özümsemiş bir toplumsal yapı kurmamız büyük önem taşımaktadır.



AKP`nin askeri vesayeti azaltmaya yönelik uygulamalarıyla sivil demokrasiyi geliştirdiğini düşünmek hata olur. Zira demokratikleşmeye gerçekten önem veren bir iktidarın, bunca sansürden, telefon dinlemeden tutun da, demokratik haklarını kullanan Tekel işçilerine reva gördüğü muamele, Maliye Bakanı`nın çıkıp ``fazla merhametli davrandıklarını´´ ifade edebilmiş olması bile, hiçbir gerçek demokraside benzeri yaşanmamış bir talihsizlik örneğidir.



Bu nedenle; halkın her merciden hesap sorabildiği gerçek bir demokratik hukuk devletinin kurulması şarttır.



Her gün kin ve nefret saçan açıklamalarla kitleler nezdinde itibar kazanmayı marifet sayan siyasetçilerle, kırıntı bilgilerle yandaşlarını savunma gayretkeşliğinde olan akademisyenlerle, aldıkları para için var güçleriyle avukatlık yapan gazetecilerle elbette böylesi bir düzen oluşturulamaz.



Herkesin ama herkesin önyargında kurtulması, değerler bütünüyle barışması gerekir. Ben sen o biz siz onlar değil, ilkeler üzerinde uzlaşma sağlanmalıdır.



GüNüN SöZü: Çok konuşanların yanından uzaklaş, düşünmeni engeller.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.