SİLAH KULLANMA İSTEĞİ
SİLÂH KULLANMA İSTEĞİ
Yurdumuzda, Ateşli Silahlar, Bıçaklar Kanunu ve Tüzüğü yürürlüğe konularak; ateşli silahların-bıçakların bulundurulması, taşınması, kullanılması, tahsis edilen yıllık mermi sayısı belli esaslara bağlanmıştır. Türk Milletimizin örfünde - ananesinde; vatan, devlet, millet, bayrak ne kadar önem arz ediyorsa, aileye bağlılık, at sevgisi ve silâh aşkı da aynı derece önemli idi. Zaman zaman milli ekranlı-ekransız basında silâh kullananlar şehir-köy magandası şeklinde vasıflandırılıyor. Bunların yasaklanması isteniyor. Yazanlar, konuşanlar, bunları haber olarak okuyanlar bilirler veya bilmezler, amma; bunları söyletenler kimlerdir. Bize göre; sade vatandaşları, kamu görevlilerini nefsi müdafaa halinde dahi çaresiz bırakarak şehre, ovaya, obaya, mezraya, köye ineceğini ilân eden PKK`ya alt yapı hazırlamak isteyenler, böyle bir tezgâhın organizatörleridir. Canilik yapmak isteyenler her hal ve şartta ruhsatlı/ruhsatsız ateşli silâh, bıçak ve kesici alet kullanarak emellerini gerçekleştirmekte ve en fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını peşinen kabul ederek, harekette bulunmaktadırlar. Aslına bakılırsa; gerek zor alım ve gerekse ``MKE`den veya yurtdışı görevinden, ayni zamanda muayyen Devlet ricalinden hediye olarak elde edilen veya veraseten sahip olunan silâhlar, ``Bulundurma ve Taşıma´´ şeklinde tek stil ruhsatlandırılmalıdır. İsteyen öyle, isteyen böyle kullanır ve hukuki neticelerini kabul eder. Şimdi soralım, vatanıma, milletime, askerime, polisime kasteden ve bana öldürücü teşebbüste bulanana, ben niçin silâh kullanmayayım? Belirtilen manadaki fiillere, caniyane hareketlere karşı vatandaşların refleksle linç yönündeki hareketlerine karşı; emniyet güçlerinin hukuk adına ve cansiperane önleyici ve sert hareketleri düşündürücüdür. Bırakınız milli refleks kırılmasın. Bu husus her sahada geçerlidir.Sonra, ve meydan boş kaldığında; bunların saldırganlıkları, Devletin emniyet güçlerine çevrilmiş olabilir. Böyle bir görüntüden milli birlik ve beraberliğimiz zarar görür dersek; sözlerimiz abartılı mı olur,dersiniz? Yarın milli seferberlik havası esince; insanlarımız, Devletin kuracağı milis güçlere silâh verinceye kadar ne yapsınlar! Ayrıca köylere, yaylalara çıkanlar, yılanlara çağanlara ve kuduruk hayvanlara muhatap ve marûz kalanlar, kişisel manada kendi korunmalarını sağlamasınlar mı? Yurdumuz itibariyle birçok ruhsatlı silah olmasına karşılık bazı büyük şehirlerdeki MKE ve Emniyet Poligonlarının dışında kapalı-açık silâh atış merkezleri ve sahaları yoktur. Jandarma uygulamasına göre, hiçbir coğrafi saha boş sayılmamakta, yetki sahaları bakımından yurdumuzun ve bölgemizin tamamı meskûn saha değerlemesine tabi tutulmaktadır. Hâlbuki muayyen bir nüfus esasıyla poligonların ve sahaların özel sektörce açılmasına, buralarda sigortalı atıcı öğretmen ve eleman (en az sayıda) bulundurulması hukuki - fiziki düzenlemesine gidilmelidir. Böylece istihdama da kısmen kapı açılacak, vergi-sigorta primi tahsilâtı sağlanacak, muhtemelen takip edilen silâhlar var ise bunların balistik incelemesine altyapı sağlanmış olacaktır&8230; İşte böyle. İsteriz ki, Milletimizin kılıç kullanma-silah taşıma-ata binme gibi hasletleri körletilmesin. Belirtilen vasıfların korunması ve daha üst çıtalara yükseltilmesi geleceğimiz bakımından ve maddi-manevi varlığımız için zenginliktir-kısmen de olsa milli teminattır. Unutulmasın ve unutturulmasın. HER TÜRK ASKER DOĞAR, ASKER ÖLÜR. Bunun manası, insanlarımızın hazarda (barışta), seferde (muhtemel savaşta) her an Vatani göre hazır olması demektir. Bu bakımdan askerlik görevinin dışında milli iktisada katkı sağlayan geçim-iaşe-barınma&8230; faaliyetlerinde bulunulur iken, askerliğin icabı koruma-kollama-savaş yapma melekelerinin ve hasletlerinin de devam ettirilmesi gerekmektedir. Arzu edilen ise, savaş olmasın, insanlar kendilerini ferden korumak durumunda kalmasın.
|