SAYIŞTAY VE YARGISI (3)
İdare hesaplarında kayıtlı olup, zaruri veya mücbir sebeplerle takip ve tahsil imkânı kalmayan kamu alacaklarından merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen tutara kadar olanların kayıtlardan çıkarılmasına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde Maliye Bakanı, diğer kamu idarelerinde üst yöneticiler yetkilidir. Bu tutarı aşan kamu alacaklarından silinmesi öngörülenler merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelde gösterilir. Belirtilen manadaki küçük meblağlar hakkında karar vermeye mahal olamıyacağı düzenlemesinin, Sayıştay mevzuatına da alınması gerekmektedir. Halbuki, senelerce TBMM`de görüşülme sırasını bekleyen Kanun Teklifinde, böyle bir düzenlemeye yer verilmemektedir. Kemiyeti bir tarafa olmakla beraber, keyfiyeti itibariyle üzerinde durulması gerekenler ile bunlara ait suç duyurusunda bulunma hususları, meselenin başka bir tarafını teşkil etmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın denetlenmesi, her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından görevlendirilen ve gerekli mesleki niteliklere sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyon tarafından, hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır. 5018 sayılı Kanunun uygulanmasından önce; tahakkuk memurları, saymanlar ve diğer iştirak ettirilen kamu görevlileri, Sayıştay denetimi ve yargısı bakımından birinci derecede ve sırada tazmin sorumlusu ve muhatabı olmakta, bunlar tarafından yapılan ödemeler ahizlerine (asıl muhataplarına) icra yoluyla intikal ettirilmek durumundaydı. Şimdiki uygulamada ise, denetimler sırasında sorumlu olduğu tespit edilenler ve tabii illiyet bağı olanlar sorumlu tutulmak durumunda olacaklardır. Gerekli hallerde, Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda da bulunulabileceği açıktır. Yukarıdan itibaren ortaya konulmaya çalışılan hususlardan da anlaşılacağı gibi, SAYIŞTAY kamu dış denetim ve yargı organı olarak nev`i hükmi şahsiyetine uygun Yüksek Hesap Mahkemesidir. Sayıştay`ın ihtilafa sebep olmayacak yönde bir yargı organı olması hayata geçirilmelidir. Her ne hikmetse, bir kısım milletvekillerince 25.02.2005 tarihli ve 2/394 sayı ile TBMM`ne sunulan SAYIŞTAY KANUN TEKLİFİ bugüne kadar uygulamaya konulamamıştır. Aslında, bu Teklif; maalesef meslek taassubu ağırlıklı olarak hazırlanmış Hükümet teklifi olamıyacağından dolayı şekil itibariyle iktidar milletvekillerine verdirilmiştir. Böyle olmasına rağmen, SAYIŞTAY üst yönetimi (l. Başkan, Genel Sekreter ve yardımcıları) mezkur teklifin kanunlaşmamasını adeta kişisel menfaatlerine uygun bulmuşlardır. SAYIŞTAY SAVCILIĞI, arzu edilen yetki ve sorumluluğa kavuşturulamamış, daireler ve Temyiz Kurulu oturumlarına aleniyet ve açıklık ilkesi getirilememiş, süresi dolan l. Başkanın derhal görevinden çekileceği, bir seçim dönemi geçmeden yeniden aynı kişinin aday olamıyacağı gibi düzenlemelere el atılmamıştır. Bu yazımızda konu edilen ve hukuki yollara ilişkin sürelerin, muhtemel düzenlemelerle değişebileceği ve bu gibi durumlara karşı her zaman dikkatli olunması gerektiği açıktır.
NOT: TÜRK HUKUK DERGİSİ: HAZİRAN / 2009 &8211; 136 sayısında yayınlanmış olup, 10.08.2009`dan itibaren Yeni Tirebolu (İnternet) Gazetesinde yayında iken, bu defa da TÜRK MECLİSİ (İnternet) yayınına gönderilmiştir. 22.12.2009
İdare hesaplarında kayıtlı olup, zaruri veya mücbir sebeplerle takip ve tahsil imkânı kalmayan kamu alacaklarından merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen tutara kadar olanların kayıtlardan çıkarılmasına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde Maliye Bakanı, diğer kamu idarelerinde üst yöneticiler yetkilidir. Bu tutarı aşan kamu alacaklarından silinmesi öngörülenler merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelde gösterilir. Belirtilen manadaki küçük meblağlar hakkında karar vermeye mahal olamıyacağı düzenlemesinin, Sayıştay mevzuatına da alınması gerekmektedir. Halbuki, senelerce TBMM`de görüşülme sırasını bekleyen Kanun Teklifinde, böyle bir düzenlemeye yer verilmemektedir. Kemiyeti bir tarafa olmakla beraber, keyfiyeti itibariyle üzerinde durulması gerekenler ile bunlara ait suç duyurusunda bulunma hususları, meselenin başka bir tarafını teşkil etmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın denetlenmesi, her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından görevlendirilen ve gerekli mesleki niteliklere sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyon tarafından, hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır. 5018 sayılı Kanunun uygulanmasından önce; tahakkuk memurları, saymanlar ve diğer iştirak ettirilen kamu görevlileri, Sayıştay denetimi ve yargısı bakımından birinci derecede ve sırada tazmin sorumlusu ve muhatabı olmakta, bunlar tarafından yapılan ödemeler ahizlerine (asıl muhataplarına) icra yoluyla intikal ettirilmek durumundaydı. Şimdiki uygulamada ise, denetimler sırasında sorumlu olduğu tespit edilenler ve tabii illiyet bağı olanlar sorumlu tutulmak durumunda olacaklardır. Gerekli hallerde, Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda da bulunulabileceği açıktır. Yukarıdan itibaren ortaya konulmaya çalışılan hususlardan da anlaşılacağı gibi, SAYIŞTAY kamu dış denetim ve yargı organı olarak nev`i hükmi şahsiyetine uygun Yüksek Hesap Mahkemesidir. Sayıştay`ın ihtilafa sebep olmayacak yönde bir yargı organı olması hayata geçirilmelidir. Her ne hikmetse, bir kısım milletvekillerince 25.02.2005 tarihli ve 2/394 sayı ile TBMM`ne sunulan SAYIŞTAY KANUN TEKLİFİ bugüne kadar uygulamaya konulamamıştır. Aslında, bu Teklif; maalesef meslek taassubu ağırlıklı olarak hazırlanmış Hükümet teklifi olamıyacağından dolayı şekil itibariyle iktidar milletvekillerine verdirilmiştir. Böyle olmasına rağmen, SAYIŞTAY üst yönetimi (l. Başkan, Genel Sekreter ve yardımcıları) mezkur teklifin kanunlaşmamasını adeta kişisel menfaatlerine uygun bulmuşlardır. SAYIŞTAY SAVCILIĞI, arzu edilen yetki ve sorumluluğa kavuşturulamamış, daireler ve Temyiz Kurulu oturumlarına aleniyet ve açıklık ilkesi getirilememiş, süresi dolan l. Başkanın derhal görevinden çekileceği, bir seçim dönemi geçmeden yeniden aynı kişinin aday olamıyacağı gibi düzenlemelere el atılmamıştır. Bu yazımızda konu edilen ve hukuki yollara ilişkin sürelerin, muhtemel düzenlemelerle değişebileceği ve bu gibi durumlara karşı her zaman dikkatli olunması gerektiği açıktır.
NOT: TÜRK HUKUK DERGİSİ: HAZİRAN / 2009 &8211; 136 sayısında yayınlanmış olup, 10.08.2009`dan itibaren Yeni Tirebolu (İnternet) Gazetesinde yayında iken, bu defa da TÜRK MECLİSİ (İnternet) yayınına gönderilmiştir. 22.12.2009
|