Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa TURANCI - (Ziyaretci) 29.04.2008 13:01:42

SARP KURAY VE ÖMER GÜRCAN YALAN SÖYLÜYOR

SARP KURAY ve ÖMER GÜRCAN YALAN SÖYLÜYOR



Mustafa TURANCI &8211; 28.04.2008



Sarp Kuray ve Ömer Gürcan adlı kişiler vatan hainliklerini gizleyebilmek için kendilerine eski devrimci, 68 kuşağının efsanevi temsilcisi gibi içi boş ve de tamamen kof birtakım sıfatları uygun bulmuşlar. Bu kişiler geçen günlerde Ankara`dan yayın yapan Kanal a televizyonunda Gündem Ankara adlı bir programa (Kanal a TV - 26.04.2008, Cumartesi) çıktılar. Bunlardan Sarp Kuray adlı kişi 9 Mart 1971 tarihindeki İngiliz yanlısı cuntanın içinde yer almış ve Türk Silahlı Kuvvetleri`nden atılmış, Marksist Leninist, DHKP-C üyesidir. Ömer Gürcan ise ihtilalci Talat Aydemir`in darbeci arkadaşı Binbaşı Fethi Gürcan`ın oğludur.



Bu kişiler Alparslan Türkeş`in ABD tarafından 27 Mayıs ihtilalcilerinin arasına yerleştirildiği yolunda bazı iddialarda bulundular. Belge göstereceklerini söylediler, ancak belgeleri yıllar önce çürütülmüş, düzmece ve Türk milliyetçilerini, MHP ve liderini karalamaya yönelikti.



Ömer Gürcan, yayınlanmış bir kitaptan (For The Relation: 1958&8211;60, s.860&8211;70.) belge okuyacağını belirterek söze başladı ve dönemin ABD Ankara Büyükelçisi`nin Washington`a gönderdiği bir raporda şunları belirttiğini öne sürdü.



`` 27 Mayıs`tan sonra kurulan Milli Birlik Komitesi çok genç, tecrübesiz ve üslendiği misyondan başı dönmüş bir kurum. Şu andaki işlerimizden biri de MBK içindeki kilit kişilerin kimler olduğunu araştırmaktır. MBK çok tecrübesiz. Gürsel`in altına en önemli MBK üyesi olarak Türkeş`i yerleştirdik.´´



Fethi Gürcan`ın oğlu Ömer Gürcan, Serdar Kuru adlı kişinin yazdığı bir kitaptan alıntı yapan bir kısmı doğru bilgiler verdi. Fakat verdiği bilgilerden bazıları ise tamamen gerçekleri çarpıtmaktan ibaretti.



Türkeş`in ABD ve NATO kurslarında aldığı eğitim, tamamen Türk milleti için ne yapabilirim sorusunun cevabını aramakla geçmiştir. Başkaları gibi oralara gitmişken gezip tozup eğlenmemiş, bilgi öğrenmiştir. Harcırahından dolar biriktirip memlekete döndüğünde etrafına caka satmamıştır. Bu yüzden ABD ve CIA, Türkeş`i çok iyi tanımıştır.



Sarp Kuray ile Ömer Gürcan`ın dile getirme cesareti bulamadıkları birkaç hususa işaret etmekte fayda vardır. Kuray ve Gürcan`ın şunları bilmesi gerekir:



1. Milli Birlik Komitesi üyeleri gerçekten de çok tecrübesizdi. İhtilalin başarıya ulaşması üzerine bazı subaylar zafer sarhoşluğuna kapılmışlardı. Doğru olan bilgi budur.

2. Türkeş hakkında öne sürdüğünüz belgede, ABD ve CIA`in, 27 Mayıs 1960 tarihindeki Milli Birlik Komitesi üyelerini tam olarak tanımadığını, tecrübesiz olduklarını ve bunları araştırdığını söylüyorsunuz. Orgeneral Cemal Gürsel`in altına da Türkeş`i koyduklarını belirtiyorsunuz. ABD`li ajanların MBK üyeleri içinde yeteneğini en iyi bildikleri Türkeş idi. Bu doğrudur, çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri adına ABD ve NATO bünyesinde yaptığı çalışmalarını, faaliyetlerini, karizmasını, yeteneğini çok iyi biliyorlardı. Gürsel ihtilalin bir sembolüydü. 27 Mayıs ihtilaline katılanlardan en göze çarpan isim de Türkeş`ti. Güç ve denge sıralaması yapan ABD`lilerin, Türkeş`i ihtilalin kadrosu içindeki şablonda ikinci sıraya koymaları tabiidir. Çünkü Türkeş bir liderdir, ileri görüşlüdür ve Türk milliyetçisidir; aynı zamanda ABD, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği ve Çin emperyalizmine karşıdır, Türk milletine gönülden bağlı, milli ve manevi değerlerle donatılmış bir ruha sahiptir. Yoksa ABD`lilerin MBK üyeleri arasında bulunan içi geçmiş, kof, kafa ve düşünce itibariyle dışa bağımlı olanları mı komutanın altına yerleştireceklerdi? Bu gerçeği bile bile olayı çarpıtıyorsunuz.



3. İhtilal yapıldığında Türkeş devlet yönetiminin nereden yürütüleceğini biliyordu. Öteki üyeler para ve şöhret getirecek, dünyalık istifleyecek mevkii ve makamların peşindeyken, Türkeş, Başbakanlık Müsteşarı oldu. Çünkü orası devlete ve millete hizmet yeriydi. Bu görevi kapsamında İçişleri Bakanlığı bünyesinde CIA bürosunun çalıştığını görünce derhal oradan çıkarılmasını emretti. Bu durum Türkiye ile ABD arasında ciddi bir sorun haline geldi. Önce CIA`in Ankara temsilcisi, ardından ABD`nin Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı William H. Doyle, daha sonra da Amerikan büyükelçisi Türkeş`ten bu kararını geri almasını istediler. Fakat Türkeş, İçişleri Bakanlığı`na dışarıdan gelen şifre, telgraf, istihbarat raporları ile bakanlıktan giden bütün evrakın CIA`in kontrolünden geçmesini kabul edemezdi. Kararında haklı olduğunu biliyordu. Derken W. H. Dole Alparslan Türkeş`e bir mektup göndererek, işin resmileştirilmesi yoluna gitti. CIA ofisinin yerinde kalmasını istedi. İki ülke istihbarat kuruluşunun uzunca bir süredir pek çok alanda ortak iş yaptığını, ofiste görevli olan Türk memurların ücretinin de kendileri tarafından karşılandığını bildirdi. Buna rağmen Türkeş, CIA ofisini İçişleri Bakanlığı binasından attırdı.



4. William H. Doyle, iki ülke arasında 1955, 1957, 1958 ve 1959 yıllarında imzalanan anlaşmaların birer kopyasını Türkeş`e gönderdi ve CIA ajanlarının bu anlaşma çerçevesinde İçişleri Bakanlığı`nda görev yaptığını bildirdi.



5. Türkeş`in Kıbrıs`ta Yunan-Rum-İngiliz oyununu bozduğunu dünya âlem bilmektedir. Bu konuya ilişkin belgeler açıklanmıştır.



6. Amerikalıların ve İngilizlerin, Türkeş`i elde edemedikleri için arkadaşlarıyla birlikte Milli Birlik Komitesi`nden tasfiye ettirdiklerini ve sürgüne gönderilmesini sağladıklarını sokaktaki çocuklar bile bilmektedir. Türkeş emperyalizmin adamı olsaydı o da öteki arkadaşları gibi kulağının üstüne yatar, birkaç yönetim kurulu üyeliği ya da tabii senatörlük kapar, ömür boyu mutlu (!) olurdu. Fakat Türkiye`deki dikdörtgen kafalılar bu gerçekleri bir türlü anlamak istemektedirler.



7. İngiliz ve Amerikan istihbarat kuruluşlarının, Yeni Delhi`de sürgünde bulunduğu yıllarda Türkeş ile irtibat kurabilmek için bin bir türlü yol denedikleri de yine ülkelerine gönderdikleri istihbarat raporlarında anlatılmaktadır. ABD ve İngilizler, bir gün Türkeş`in ülkeye döneceğini ve siyasete atılabileceğini hesap ederek, bunun önünü nasıl alacaklarını düşünüyorlardı.



8. Türkeş, sizin iddia ettiğiniz gibi ABD`nin adamı olsaydı, 12 Eylül 1980 darbesinde tutuklanıp, 4,5 yıl cezaevinde yatırılır mıydı? Kurduğu teşkilat, Ülkü Ocakları ve MHP darmadağın edilir miydi? Türkeş`in ülkücüleri kendi evlatlarından ayrı görmediğini sizler bilemezsiniz, bunu Ülkü Ocaklılar bilir. Çünkü Ülkücü kadrolar bu duyguları yaşamış, görmüş ve hissetmişlerdir.



9. Sarp Kuray ve Ömer Gürcan, yalan söylüyorsunuz. Bundan da zerre kadar utanmıyorsunuz. Bu nefret ve kinin sebebini Türk milliyetçileri, Türkçüler ve Turancılar gayet iyi bilmektedirler. Çünkü çöken Marksizm karşısında Turan bayrağı yükselmektedir.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.