Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 3.06.2014 22:50:00

SAKLANAN TÜRK TARİHİ ve OSMAN NEVRES ( Gazeteci Hasan Tahsin)

Mustafa Mete İSLAMOĞU
YAZIYOR


SAKLANAN TÜRK TARİHİ
ve
OSMAN NEVRES
( Gazeteci Hasan Tahsin)

İzmir Basını`nın gururla andığı sembolü Şehit Gazeteci Hasan Tahsin aynı zamanda Türk Kurtuluş Hareketinin ilk kurşununu sıkarak bir milletin destanını başlattı.
1919 Yılı 15 Mayıs`ında İzmir Limanını dolduran Yunan Donanmasının içinden karaya ayak basmak için sabırsızlanan Yunan Efzun alayını yaşlı gözlerle izleyen İzmirliler, tarihin en kara gününü yaşıyordu. Mavi &8211; Beyaz bayraklarla donatılmış Kordonboyu o sabah hiç de ışıldamıyordu. Rum kızları eteklerini savurarak şarkılar söyleyip dans ederken, Yunan Efzun Alayı karaya ayakbastı. Bando önde Başpapaz Hristamos önderliğindeki Efzun Alayı arkada Kordon boyunda gövde gösterisine başlamıştı. Hemen orada bir kıraathanede saçları dağınık esmer tenli güneşten iyice yanmış bir genç kendi kendine söyleniyordu &8216;Kollarını sallaya sallaya mı girecekler? Olmaz&8230; Olamaz ki. Sonunda ölüm var.. Kan var. Bunu anlamalılar."
Bu genç Selanik`ten İzmir`e göç etmiş , Recep oğlu Osman Nevres beyden başkası değildi.Hasan Tahsin takma adını kullanıyordu. Selanik`te 1888 &8216;de dünyaya gelen Hasan Tahsin orada Fevziye Lisesi`ni bitirdi. Devlet sınavını kazanıp Paris`te Sourbonne Üniversitesi Siyasi İlimler Akademisi`ni bitirdi. İstanbul`a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi. Buxton kardeşlere Bükreş`te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin 10 yıla mahkum edildi. Birinci Dünya Savaşında, Bükreş`in Osmanlı Devleti ve müttefik Almanya tarafından alınmasından sonra, 2 yıl hapis yattığı bu yerden 1916 yılında kurtuldu. Mütarekenin karanlık günlerinde İzmir`e geldi. Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti`nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) Gazetesi`nin başyazarlığını yapmaya başladı.
Hukuk-u Beşer Gazetesi`nin başyazarı vatanperver Hasan Tahsin takma isimli Osman Nevres ogüne kadar kalemiyle, eylemleriyle bu istila akıbetini göstermeye çalışmış bir gazeteciydi. İşte korktuğu başına gelmiş , Efzun Alayı Kordonboyunda zafer çığlıkları atıyordu. Birden yerinden fırladı, aynı anda kendisini Yunan işgal askerlerinin karşısında buldu. Az önce kalemini hırsla kıran parmakları arasındaki Rovelver silahı ile ilk kurşunu attı. Kalabalığı yarıp tek başına fırlayan uzunboylu siyah elbiseli adamın attığı ilk kurşun Efzun Alayının sancaktarını yere serdi. Sancaktar boğuk bir sesle yere yıkılırken, o elindeki Rovelverle peşi sıra kurşun sıkmaya başladı. Hiç beklenmedik bu ateş karşısında, önce paniğe uğrayan Yunanlılar gerilediler, peşlerindeki Rum kalabalığı arasından denize düşenler görüldü. Fakat karşılarında ateş edenin yalnızca bir kişi olduğunu farkeden Yunan Efzun Alayı hemen karşı ateşe başladı. Silahlardaki kurşunları biten Hasan Tahsin, süngü darbeleriyle şehit edildi. Hırslarını Hasan Tahsin`in vücudunu paramparça etmekle de alamayan Efzunlar, bu defa sağa sola tüfekle, mitralyözle ateşe başladılar, hatta denizden Yunan torpidolarıda ateşe katıldı. Bu sırada sivil halk arasından çok sayıda can veren oldu.
Hasan Tahsin şehit edildiğinde 31 yaşındaydı. Güler yüzlü, neşeli bir vatansever olarak tanımlanan Hasan Tahsin, işgal acısına dayanamayan yüreğinin sesini dinleyip tek başına da olsa bir alaya savaş açacak kadar cesurdu. Atılan bu kurşun Türk Kurtuluş Savaşının meşalesiniyakarken, bütün dünyada Türk ulusunun bu işgali hazmedemeyeceğinin mesajını veriyordu.
Bugün Konak Meydanı`nda bir elinde bayrağı diğer elinde Rovelveri ile anıtlaşan bu genç,Türk Basınında Atatürk zamanında ilk kurşunu Yunanlıların attığı öğretiliyordu
Bizi şaşırtıyorsunuz, diyenlere iki şey söylüyorum. Birincisi, bunun için özür dilemeyeceğim; şaşırmak iyi şeydir, düşünmenin ilk adımıdır. İkincisi, ben de tarih karşısında şaşırmayanlara şaşırıyorum. Bilin ki, tarih şaşırmadan yazılıyor ve şaşırmadan okunuyorsa ya iyi yazılmıyor, ya da iyi okunmuyordur.
Bu yazıyı yazdığım 15 Mayıs günü, İzmir`in Yunanlılarca işgalinin 90. yıldönümüydü. Yine İlk Kurşun anıtına çelenkler bırakılıp saygı duruşunda bulunulacak, yine düşmana ilk kurşunu gazeteci Hasan Tahsin`in attığı dile getirilecek.
İyi ama elimde 1931 basımı liseler için "Tarih" kitabı var, burada ne Hasan Tahsin`den, ne de ilk kurşunun bizim tarafımızdan atıldığından bir bahis var. Nasıl oluyor da şimdi ders kitaplarımızın baş köşesine kurulmuş bu bilgi, işgalden 12 yıl sonra kaleme alınmış bir ders kitabında hatırlanmamıştır?
1931 tarihli kitapta ne yazılı biliyor musunuz? Aynen şu: "Yunan kuvvetleri İzmir rıhtımına çıkarıldı; Efzon taburları, İzmir kışlasının yanına yaklaşırken, Yunanlılar tarafından atılan silahları bahane ittihaz ederek kışlayı ateşe tuttular." Ne yapmış Efzon taburları? Onları karşılamaya gelen coşkulu Yunanlıların veya Rum "magandalar"ın açtıkları ateşten paniğe kapılıp kışlamıza ateş açmışlar. Kafamız karışıyor diyenlere soruyorum: Siz Atatürk`ten daha iyi mi bileceksiniz? İzmir`in işgalini 1930`lardaki nesil Hasan Tahsin`siz okurken, biz neden onsuz nefes alamaz olduk? O tarihte insanların hatırlayamadığı yeni bilgi ve belgeler bulundu diye düşünenler çıkabilir. Ben de soruyorum: Tarih Atatürk zamanındaki gibi kalmak zorunda değilse, bu niye Hasan Tahsin`le sınırlı kalsın?
Bir: Kurtuluş Savaşı`nı başlatan ilk kurşunu kim attı? Bakın Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi`nin yayınladığı "Türk İstiklal Harbi" adlı serinin 4. cildinde (s. 55-56) ne yazıyor? Beraber okuyalım: "Fransızlar İskenderun`a asker çıkardıktan sonra (...) Dörtyol`un hemen güneyinde bulunan Karaköse köyüne taarruz ettiler. Buradaki halk kendilerini savunma için Dörtyol`a ve Özerli`ye giden yolları taştan barikatlar yapmak suretiyle kapattılar ve buraya gelen Fransızlara ateşle karşı koydular. 19 Aralık 1918`de yapılan bu çarpışma Türk milletinin düşmana karşı ilk ayaklanması ve direnişidir."
Yani? İlk kurşun 15 Mayıs 1919`da İzmir`de değil, bundan tam 6 ay önce Antakya`da atılmış. Nerede? Bugünkü Antakya`nın Dörtyol ilçesine bağlı Karaköse köyünde. İlk kurşunu ateşleyenin ismi ise General Fahri Belen`in Başbakanlık tarafından 1973`te basılan "Türk Kurtuluş Savaşı" kitabına göre Kara Hasan`dır.
İki: Hasan Tahsin`in adı, 1970`lere kadar ders kitaplarına girmiş değildi. Hakkında çıkan ilk kitap, İzmir Gazeteciler Cemiyeti`nce yayınlanmış olup 1972 tarihlidir. İçinde bir sürü tutarsızlıklar bulunan bu kitaptaki iddialar, İzmirli yazarlar ve gazetecilerce iyi pazarlanmış ve zamanla hem "İlk Kurşun Anıtı" yaptırılmış, hem de Hasan Tahsin`in ismi ders kitaplarına "kahraman" olarak sokulmuştur.
Nitekim Enver Ziya Karal`ın 1958 tarihli lise "Tarih" kitabında herhangi bir isim belirtilmezken, Toktamış Ateş hocanın "Türk Devrim Tarihi"nde Hasan Tahsin "yurtsever" olarak nitelendirilmekte, "elindeki tabancayla ortaya atılarak, birkaç Yunan askerini öldürdükten sonra şehit edildi" yazılıdır (2000, s. 80). İşin garibi, Prof. Ateş burada bir dipnot numarası vererek Samim Kocagöz`ün "Yön" dergisindeki (15 Mayıs 1963) yazısına gönderiyor bizi. Güzel. Açıyoruz "Yön" dergisini. Fakat o da ne? Toktamış hocanın elinde tabancasıyla ortalığa atladığını yazdığı Hasan Tahsin`in eline tabanca yerine BOMBA vermiştir yazar. Nasıl oluyorsa oluyor, metinde tabanca iken dipnotta bomba oluyor, biz de buna, kimse kusura bakmasın, İnkılap Tarihi diyoruz. (Kaldı ki Samim Kocagöz de dürüst davranmıyor, ilk kurşunu atanın Hasan Tahsin olduğu bilgisini Miralay Ali Kemal Sırrı`nın raporundan aldığını yazıyor. Oysa aynı raporu açıp bakarsanız "ilk kurşunu atanın henüz belli olmadığı" yazılıdır. Ağlasak mı gülsek mi?)
Burada iki ihtimal çıkıyor karşımıza: Ya Toktamış hoca dipnotta kaynak olarak gösterdiği yazıyı okumamıştır, ya da o yazıyı kaynak gösterirken, kendisi başka bir kaynaktan "yararlanmıştır". İyi ama biz tam da o kaynağı istiyoruz. Hangi kaynakta yazılıdır ilk kurşunu atanın Hasan Tahsin olduğu? Bu henüz belli değildir.
O kadar belli değildir ki, olayın Yunanlı görgü şahitleri bambaşka şeyler söylemektedir. Bilge Umar, "İzmir Savaşı" adlı kitabında, Yunanlıların ilk ateşin kimin tarafından açıldığını araştırdıklarını ortaya koyuyor. Buna göre, ateş provokasyonu, "İtalyan gizli servisi"nin operasyonudur. İtalyanlar, kendilerine söz verilen İzmir Yunanlılara `satılınca` bu `haksız` işgali sabote etmek üzere çeşitli girişimlerde bulunmuş ve Türklerle dost geçinme politikasını takip etmişlerdi. Sabotaj sonucunda ortalık karışınca İngilizlere dönüp, `Bakın biz Antalya`yı işgal ettiğimizde tek bir kurşun bile atılmadı, bu Yunanlılar İzmir`i yönetemez` deme hakkına sahip olacaklardı. Öte yandan İtalyanlar da "suçu", Yunanlıların üzerine yıkmaya meraklıdırlar. İstanbul`da İtalya`nın fevkalade komiseri olarak görev yapan ve "Türk dostu" olarak tanınan Kont Sforza`nın anılarında, ilk kurşunu atanın bir "Yunanlı ve Rum tahrikçi" olduğu belirtilir. 1930`lu yıllarda ders kitaplarında geçen ateşin Yunanlılarca açıldığı bilgisi, Atatürk`le de sıcak ilişkileri bulunan Sforza`nın etkisini taşımaktadır.
Nitekim Yunan zulümlerini araştırmak için kurulan Uluslararası Araştırma Kurulu`nun raporunda ilk silahın Konak`taki Hükümet Meydanı`nda atıldığı ve ateşi açanların kesinlikle belirlenemediği ifade edilmektedir. (Oysa 1931 tarihli ders kitabında Kışla`ya ateş açıldığı yazılıydı.) Bomba mı, tabanca mı? Konak`ta mı, Kışla önünde mi? İtalyan gizli servisi mi, Yunanlı tahrikçiler mi?
Bütün bunlar bir yana da, sonuçları ve bedelleri açısından bakmak da gerekmez miydi `ilk kurşun` olayına? Yaklaşık 200-300 Müslüman`ın hayatına, yüzlerce yaralıya, nice kadın ve genç kıza tecavüz edilmesine yol açan ve Yunan askerlerinin alçakça cinayetlerine zemin hazırlayan `ilk kurşun`un -velev ki bizden atılmış olsun- sahiden bir anıtı olmalı mıdır? Ya Atatürk zamanındaki ders kitabında yazıldığı gibi ilk kurşun hakikaten Yunanlılar tarafından atılmışsa? Şimdi biz Yunan provokasyonunun anıtı önünde mi saygı duruşunda bulunmuş olduk? M. Armağan anlatıyor.
İzmir`in işgalindeki bazı gerçeklerse arşivlerde saklı, Bunu tarih olarak bilmesi gereken bu milletten tarih hırsızlığı yapmanın kime faydası olmakta bence çok düşündürücüdür. Neden saklandı bilemiyorum
Arşivlerimiz açılsın saçılsın diye yıllardır avaz avaz bağırdık fakat arşiv bilgilerimizin yazılı olduğu kağıtlar yıllar önce Bulgaristan`a hurda kağıt olarak satıldı. ``TARİHİMİZİ SATTILAR´´ başlıklı kaç kere yazdım, kaç kere dile getirdim. Bu makalemin yayınlandığı İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kayseri, Alanya, Antalya, Mersin ve internet basınında bunu sık sık kaşıdım fakat kimseden ses çıkmadı.
Yani; bize gerçek tarihimiz anlatılmadı hep makaslandı, tarihten zinhar anlamayan, hiçbir ciddi araştırması olmayanlara tarih yazdıran milli eğitimden bu milletin hesap sorması şart iken tarihsiz yaşamanın talihsizliğini yaşatanları utanmaya davet ediyor. Bu ihaneti yapıp ta Ölenlere de rahmet okumuyorum.
Selam ve dua ile
2 &8211; Haziran &8211; 2014
Erdemli-MERSİN
( m.meteislamoglu@hotmail.com )


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.