Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Lütfi Şentürk - (Ziyaretci) 14.12.2016 21:17:12

Rus teğmen ve Horasanlı bir Türk


Rus teğmen ve Horasanlı bir Türk
 
 
Değerli dostlar, Horasan eski belediye başkanı değerli insan Dursun Şen
beyefendiden dinlemiş olduğum yaşanmış bir olayı anımsadığım kadarı ile
anlatmaya çalışacağım sizlere:
93 harbi de denilen 1876-1877 Osmanlı, Rus savaşlarında, Rus ordusu
Horasanı işgal eder. Asayişi temin maksadı ile işgalci ordunun askerleri ev
ev dolaşıp arama tarama yapmaya başlarlar. Teğmen rutbeli bir Rus subayı
girdiği evin sahibi adamın, oturduğu seccade de ellerini semaya açmış ve
kendisinden geçmiş bir halde "Allahım şu Moskof askerlerinden bizi koru!
Allahım sen onları kahr-u perişan eyle! Vatanımızı Rus çizmelerine çiğnetme
Yarabbi" gibi beddualar etmektedir. Teğmen seslice yapılan bu bedduaları
dinledikten sonra iyice hırslanır ve kendisinin içeriye girdiğini bile fark
edememiş olan bu adamın sırtına sağlam bir tekme atarak onu oturduğu
seccadesine uzatır ve ona ironi yaparak derki: "bak ulan şerefsiz, ben bir
Moskof askeriyim ve işte senin evindeyim; vatanında çizmelerimin altında!
Benim cezamı Allaha havale edeceğine, kalk eline bir balta, bir kazma ya da
bir orak al da beni evinden kovmaya çalış ki onurunu, namus ve şerefini
kurtarmış olasın" der!
Bu Rus teğmen, aslen bir Tatar Türküdür ve bu anısını daha sonra esir
edilmiş bir Türk subayı ile paylaşır.
Bu vakıadan mülhem, günümüzdeki terör olayları karşısında toplumumuzun
tutum ve tavrını yorumlamak istedim.
Son 8 ayda ülkenin çeşitli kentlerinde 20 bombalı saldırı yapıldı ve 443
kişi bu saldırılarda can verdi! Biz toplum olarak saldırıları kınadık,
telin ettik ve bunların cezalandırılmasını beddualarımızla Allahtan istedik!
 
10 Aralık, 2016 tarihinde, dünyanın günümüze kadar görebildiği en kahpe
terör örgütü olan, emperyalistlerin bir türlü vazgeçemediği PKK, kalleşçe
ülkemizi kana buladı yine!
Ihtiyar-genç, kadın-erkek, çoluk-çocuk ve sivil-asker gözetmeden dik
yurüyen her varlığın kanını içmekten zevk alan bu caniler sürüsüne, bu
kalleş-kanı bozuk canavar takımına hak ettikleri cezayı birtürlü veremedik!
Bırakınız crza verebilmeyi, birde vatandaşımızın sofrasından eksilttiğimiz
lokmasından oluşturulan mali bütçemizi onları yaşatmak için harcayarak
yüreklerin daha çok yanmasına yardımcı oluyoruz! Onlar için adına
"hapisane" dediğimiz malikaneler yaparak, yaşadıkları mağaralarında
çektikleri çilelerine son veriyoruz!
Ülkemizin her köşesinde sahneledikleri gayrimeşru hayat düzenlerini
biliyoruz, ama sesimizi çıkaramıyoruz!
"Aman bir pisliğine muhatap olmayalım, zira devletin desteği arkalarında"
şeklinde düşünüyor ve külahımızı başımıza çekerek ortalardan kayboluyoruz!
Durum karşısındaki çaresizliğimiz, bizi başka bir kapıya yönlendiriyor:
TANRI`ya!
7`den 70`e kadar toplumumuzun tamamı ellerimizi semaya açıp Horasanlı`nın
yaptığı gibi yalvar-yakar onları cezalandırmasını istiyor Tanrı`yı göreve
(!) davet ediyoruz! Daima işin kolay olan bu yönünü tercih ediyoruz eskiden
de olduğu gibi! Bu biz Türklerin daima tekrarladığımız ve birtürlü
vazgeçemediğimiz alışkanlığımız haline geldi!
Anlayamadık bir türlü; Tanrının, kulları arasındaki sorunlarını çözmek gibi
bir görevinin olmadığını ve zaten olmaması da gerektiğini anlamadık.
"Dua"nın ne anlama geldiğini öğrenemedik.
Rab`den, para-pul, mal ve çeşitli dünyevi materyaller istemememizin
gerektiği gibi, sevmediklerimizi yok etmesini, düşmanlarımızı kahruperişan
etmesini de O`ndan isteyemeyiz.
Gücümüzün yetmediği her konuda Tanrının devreye girmesini beklememeliyiz!
Bunlar Allahın görevleri arasında yok! Tanrıdan isteyeceğimiz herşey ahiret
alemiyle ilgili olmalıdır! O, yaşadığımız sürece bu dünyamızı dizayn
etmemiz gerektiğini bize bıraktığının mesajlarını zaten veriyor!
Bahşettiği cuz-i irade ve beynimize yerleştirdiği akıl ile bu tür
meselelerimizi halledebileceğimizi bildiriyor bizlere!
Dua, beşeriyet adına menfaat temin etmek için yapılamaz! Allah`ı, kulları
arasında ayırım yapmaya teşvik etmek, O`nu "Adl" sıfatının dışına çıkmaya
zorlamak gibidir(!) Ve "Adl" sıfatı yokluğunu zımnen vurgulamak anlamına
gelir ki, bu tam anlamı ile şirktir-küfürdür!
Kısacası: Dualar dünyevi meseleler için değil, uhrevi meseleler için
yapılmalıdır! Dünyevi meselelerimizi, kendi kabiliyet ve yeteneklerimizle,
Allahın verdiği aklı kullanarak çözebilmeliyiz. Bulunduğumuz dünya imtihan
alanı ise, bu imtihan alanında imtihanı yapandan torpil istememeliyiz!
Terörü ve teröristi kınamakla, terör yapanların Allah tarafından
cezalandırılmalarını istemekle hiçbir sonuç elde edilemez! Terörü bitirmesi
gerekenler bizatihi ülke idarecilerin kendileridir! İdarecilerin tutum ve
davranışlarıdır! Hiçbir hafifletici gerekçeye itibar etmeden, iç ve dış
hiçbir telkine kulak vermeden ciddiyetle olayların üzerine gidilmelidir!
Elbette toplumun da katkıları olmalıdır; ama bu dualarla değil, fiili
eylemlerle yapılmalıdır! Halk amatörce istihbarat sağlayabilir. Sokaklara
milyonlarca insan çıkarak terörist faaliyetlerin karşısında olduklarını
gösterebilirler! Daha birçok yöntemi vardır terörü telin etmenin. Artık
insanlar vazgeçmelidir her zor durumda kalındığında, bir vurucu güç ya da
herhangi bir kolluk kuvvetiymiş gibi Tanrıyı sahaya inmeye davet etmekten!
Benim ne demek istediğimi anlayamayan bazı gerizekalı salaklar, eminim
hemen saldırıya geçip "kafir" olduğumu ilan edeceklerdir! Hiç de umurumda
değil; ben dinimi de, o dinin sahibini de onlardan çok daha iyi biliyorum.
Dileğim onların da bu mütekamil dini iyi öğrenmeleridir! Herkese selam ve
saygılar!
 
Lütfi Şentürk


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.