Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 24.07.2020 13:26:17

ÖMÜRDEN GEÇEN KOSKOCA 66 YIL. 67 YE İLK ADIM.


ÖMÜRDEN GEÇEN KOSKOCA 66 YIL. 67 YE İLK ADIM.
"Bu yazıyı lütfen okuyunuz"
KOS KOCA YILLAR NASIL TEZ GEÇTİ GOCA BİR 66 SENE Ben Bugün 67 yaşına adım attım&8230; Geçen 66 yılı düşündüm&8230; Acı, tatlı 24.090 gün&8230; Uzun süre çocukluk günlerime takıldım&8230; Hatırlayabildiğim çocukluk günlerimi hayal edince, o yıllardan bu yana, ne kadar çok şeyin değiştiğini, o günlerde, çok farklı bir dünyada yaşadığımızı daha iyi anladım...
YAZ GELİRKEN BAĞA GÖÇÜLÜRDÜ..(Talas-a)
Çocukluk günlerimden aklımda kalanları, bende iz bırakan olayları sıraladım&8230; Ve gördüm ki, gerçekten güzel günlermiş&8230; Ne demişler; geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer&8230;
Evet biz çocukken;
Saklambaç, körebe, birdir bir, uzun eşek, istop, sek sek, çelik-çomak, aşık, bilya oynardık. Topaç çevirirdik.. fırıldak derdik.
Çizgi romanlar (Karaoğlan, Tarkan, Texsas, Tommiks, Zagor, Kızılmaske, Tenten, Tex, Mandreke ) okurduk
Hepimizin mantar tabancası ve tahta kılıcı vardı&8230;
Servis yoktu, dershane yoktu, özel ders yoktu.. Çoğumuz kandil ışığında ders çalışırdık...
Erkek çocuklar futbolcu resmi çıkan, kız çocuklar da artist resmi çıkan sakızlar alırdı..
Köy yumurtası, katkısız süt, taze peynir, gerçek çiçek balı, hormonsuz meyve sebze yerdik.. Talas`ta bağımız vardı orda her meyve hemen hemen yetişirdi.
Mahallemizdeki büyüklerimiz, amcamız, teyzemiz, ağabeyimiz, ablamızdı... Annemiz, babamızdan farksızdılar...
Kıbrıs için Ya Taksim Ya Ölüm diye yürüyüşler yapılırdı...
Gün gelip de, "Biz Çocukken" diyeceğimiz hiç aklımıza gelmezdi..
Dedelerimiz ninelerimiz sağdı..
Arkadaşlarımızla kesek savaşı yapardık. (Kesek; katılaşmış toprak parçası) Fazlı köksal, Mustafa Değirmenci, Musa Ruhbaş, Halıcıların Mustafa, Kardeşi rahmetli, msaatçilerin Kemal, Halıcıların Salih abi, (Özkırşehirli) Angaralı Ahmet, gaçan oğlan Ahmet, garşı gomşumuz, Angaralı Halis emminin Cevat, Mustafa Mermerkaya, İbrahim Erbakırcı, Atik Erkuyumcu, Yalçın İyigün (Rahmetlik) Osman Çetin, Mustafa Çetin, Vedat Çetin, ben, vasilalanın Ayten, saatcilerin Fatma, Bamyacıların İmran, sarı Hatice,
Ve adını hatırlayamadığım ( onların affına sığınırım) diğer çok değerli arkadaşlarımız vardı.
DAZDAZ KURARDIK.
Nur içinde yatsın ANAM hep kahrımızı çekerdi...

Dazdaz; herkesin kendi evinden yiyecek kadar bir şey getirip ortaklaşa yemek yemesi) genellikle bazlama, domates biber, sarımsak, soğan vs. olurdu..
Bunların; hepside önemli insanlar oldu...kimisi büyük iş adamı devlet adamı, doktor, mühendis, müfettiş, bakan, milletvekili, sanatkar dünyaca ünlü sporcu oldu. Hepsine`de saygılarım selamlarım var.
Bebeler için kağıt bez yoktu. Ya kuma bırakılırdı bebeler, ya da kumaş beze kundaklanırdı. Analar o boklu bezleri yıkardı
Cumhuriyet`te Nadir Nadi, Milliyet`de Peyami Safa, Dünya`da Bedii Faik, Akşam`da Çetin Altan, Tercüman`da Kadircan Kaflı, Son Havadis`te Tekin Erer başyazardı
Ayhan Işık`ı, Türkan Şoray`ı, Nebahat Çehre`yi, Muzaffer Tema`yı, Hülya Koçyiğit`i, Fatma Girik`i,Muhterem Nur`u, Orhan Günşıray`ı izlerdik..
Kitap okumaya Texas, Tommiks, Karaoğlanla başladık. Sonra sıra Kemalettin Tuğcu`nun Ömer Seyfettin`in, kitaplarına gelirdi. Gençliğe yakın çocukluğumuzda da Abdullah Ziya Kozanoğlu, Oğuz Özdeş ve Atsız okurduk...
Çıkan gazetelerin çoğu şimdi yok; Tasvir, Son Havadis, Tercüman, Son Saat, Günaydın, Yeni İstanbul
Türkiye dışındaki Türk Dünyasının tamamı esirdi...
Sofraya hep beraber oturulur, büyükler başlamadan yemeğe başlanmazdı..
Hava kararmadan mutlaka evde olurduk...
Ders kitabının arasında çizgi roman okurduk. Büyüklerimiz de ne çalışkan çocuk derdi..
Şiir okur, şiir yazardık...
Cep telefonu, bilgisayar, internet vb. olmadığı için radyasyona daha az maruz kaldık...
Sevgi vardı, saygı vardı, paylaşım vardı, edep vardı, erkan vardı, küçük vardı, büyük vardı..
Margarinin adı "Vita", deterjanın adı "Tursil"di..
Her köşe başında ayakkabı tamircisi vardı. En zenginler bile eskiyen ayakkabılarına pençe yaptırırdı..
İnternet, bilgisayar, cd-çalar yoktu..Ama; radyo, haftada üç gün tek kanaldan yayın yapan televizyon, pikap veya gramofon ve kitap vardı..Ciddi kitap okurduk
Sobada kızarmış ekmek dilimine yağ sürüp yemeyi çok severdik..
Kış günleri sobanın üzerinde yapılan kestane kebap ne güzel olurdu..
Türkçe öğretmenimiz sayesinde, daha ortaokuldayken Sthendal`ın, Dostoyovski`nin, Emile Zola`nın pek çok kitabını okumuştum..
Anadolu`da Münir Nurettin Selçuk`u, Arif Sami Toker`i, Müzeyyen Senar`ı seyretme imkanı bulmuştuk..
Tiyatro kumpanyaları, cambazhaneler, devlet tiyatroları ve sirkler Anadoluya turneler düzenlerdi..
Kadınlık çok daha zordu.. Gaz ocağında yemek, elde çamaşır, kömürlü ütü ile ütü, yakaları kolalama, ottan süpürge ile temizlik&8230;
Her mahallenin bir futbol takımı vardı...
Her mahallede, ağır ağabeyler, ak sakallılar &8211;görüşlerine değer verilen danışılan büyükler- vardı
Hızlı okuma yarışması, Coğrafya Oyunu, Adam Asmaca, Nesi var gibi kişiyi geliştiren oyunlar da oynardık..
"Orhan Boran ve Yuki" favori radyo programımdı..
Evlerde fotoğraf makinesi yoktu..Özel günlerde ya fotoğraf stüdyosuna giderdiniz veya fotoğrafçı size gelirdi. Ve fotoğraf çektirmek çok pahalıydı
Müzikseverlerde pikaplar vardı..Taş plaklardan dinlerdik şarkıları, türküleri... Muzaffer Akgün, Müzeyyen Senar, Münir Nurettin
Uzun kış geceleri evlerde Pişmaniye yapılırdı.. Biz ``tel teli´´ derdik... Ter, tatlı ve sohbet.. Ne güzeldi..
Çok güzel çocuk dergileri vardı; Çocuk Haftası, Doğan Kardeş, Zıp-Zıp..
Günlerce hatta haftalarca uğraşır telden arabalar yapardık...
Metin Oktay, Can Bartu, Senol Birol, Birol Pekel, Şeref Has, Turgay Şeren, Necmi Mutlu, Lefter, Suat Mamat top koştururdu...
Bende Galatasaraylıydım bağda bebelerinen . Arkadaşlarımızla) top oynarken.. 10 numara rahmetlik Metin Oktayın formasını giyerdim. Bamyacıların bağın önü top sahamızdı.
Ortaokuldaki sınıfımızın yarısı, 7-10 km mesafedeki köylerden yürüyerek gelirdi...
Sınıfımızda pantolonu yamalı çocuklar vardı.. Anneannem de benim çoraplarımı yamardı..
Okullar arası, sınıflar arası münazaralar yapılırdı.. Değişmez konulardan birisi; kişinin gelişiminde aile mi önemli okul mu?
Yerine göre acımasızdık da.. Öğretmenlerimize lakaplar takardık; Tokmak, Sıfırcı, Mister, Geveze, De Goulle, Heredot, Zalim, Aleksandır, Dana...
El işi dersi vardı... Bu derste, ahşap basit eşyalar yapar, cilt ciltlerdik... Kızlar da örgü örer, nakış yaparlardı..
Televizyonlar haftada 3 gün paket yayın yapardı.. Jülide Gülizar, Zafer Cilasun gibi mükemmel Türkçe konuşan sunucuları vardı
Çocukluk aşklarımıza okumak için Ümit Yaşar Oğuzcan şiirleri ezberlerdik... Türkçe hocamız da onu okumamıza çok kızardı..
Okul önlerinde seyyar satıcılar; keçiboynuzu, elma şekeri, pamuk şeker satardı...
FB, GS, BJK seyircisi yan yana maç izlerdi... Hangi Türk Takımı uluslararası başarı gösterse herkes sevinirdi..
Gece 03`de Muhammed Ali`nin maçını televizyonda seyretmek için uyanılırdı..
Gazetelerin sahipleri iş adamı değil gazeteciydi..
Kimse Bayrağımızı, Atatürk`ü İstiklal Marşını, "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü, Andımız`ı, Gençliğe Hitabe`yi tartışmazdı.
Açık hava sinemaları vardı.. Gazoz içer, çekirdek çiter, (şemşamer) çiter, film seyrederdik.. Bir taraftan da yan gözle çocukluk aşkımızı arardık
Bayram ziyaretini çok severdik.. İlk gitmek istediğimiz de, harçlığı en çok veren büyüklerimizdi..
Naylon poşetler yoktu... Alınan erzak ya filede, ya büyük mendillerde ya da kese kağıtlarında taşınırdı..
Sınıfımızın en güzel kızına (Ki herkes için farklıydı) platonik bir aşk beslerdik... O bize bakınca yüzümüz kızarırdı..
27 Mayıs Bayramına gitmeyince öğretmenimizden, gidince babamızdan azar işitirdik..
Tekerlemeler söylerdik; Bir berber, bir berbere... Bilmeceler sorardık; Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak..
Radyodan çocuk saati, çocuk tiyatrosu dinlerdik...Bilgisayar, internet, cep telefonu, vb. yoktu. Telefon etmek için PTT`ye gidip saatlerce beklemek zorundaydınız... Telgraf en etkin haberleşme aracıydı...
Arkadaşlıklarımız sanal değil gerçekti.. Ve bugünkü çocuklardan çok mutluyduk.
Ve değişmeyenler de var tabii..
Bizim çocukluğumuzda da;
Ajda Pekkan sahnelerdeydi...
Hasan Pulur, Yavuz Donat , Oktay Akbal ve Rauf Tamer köşe yazarıydı..
HEY GİDİ GÜNLER HEYY.2


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.