Niyet ve akıbet
Ömer Özkaya omerozkaya@gunes.com 26 Aralık 2016
Niyet ve akıbet İnsanın aklı ile tuttuğu yol arasında sürekli bir korelasyon vardır, bağlantı hiçbir zaman kopmaz. Dışarıdan çok ``iyi´´ görünen biri, aslında ``karanlık´´ biri ise,neticede akıbeti de karanlık olacaktır. Birçok perdelemeden dolayı kişinin ``karanlık´´ yönü farkedilemeyebilir, gerçek yüzü görülemeyebilir ama akıbeti, gerçek yüzünü önemli ölçüde ortaya kor. Bu sebeple tarihte, mazlum bilinen kimi insanların aslında zalim olduğu, zalimin de mazlum olduğudaha sonra görülmüştür. Bugün Fetö`nün mazlum olduğu söylenebilir mi? Zulmetti, perdelediği gerçek yüzü ortaya çıktı, bedelini ödüyor, buradan mazlumluk üretilemez. Makam ve mevki, insanların kimyasını değiştirebiliyor. Kimya değişince, her şey değişir. Kimyası değişince insanın hemen hemen tüm vasıfları değişir. Bu, kanın değişmesi, kanın bozulması gibi bir şey. Dilimizdeki ``kanı bozuk´´ ifadesi, boş laf değil, doğru bir ifade. Kanın değişmesi, insanı farklılaştırabiliyor. İnsanın iç yüzünü gösteren, tasavvufi bir film olan ``Şeytan`ın Avukatı´´ filmi, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. Film`de verilen mesaj şu: ``İyiliğin peşinden giderek de kötülüğe ulaşabilirsin. Çok iyi niyetle çıktığın yolda, kendini çok başka bir yerde de bulabilirsin. &8216;Ben doğru yolda gidiyorum` egosu sizi, karanlığın en zifiri noktasına ulaştırabilir.´´ Akıbetiniz, düşüncelerinizle, aklınızdan geçenlerle kesinlikle korelasyon içerisinde, kendinizi bundan kurtaramazsınız.Eğer akıbetin düzgün olması isteniyorsa, niyetin, fikrin, duygunun düzgün olması gerekiyor. Bugün yaşadığımız en temel sorunlardan birisi bu. Bu, hem bireysel ve hem de evrensel bir sorun. Akıbetimizi değiştirmek istiyorsak, kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. Bunu yapamadığımız müddetçe sorunlar devam edecek. Allah`ın âdil olduğunu ve adaletten şaşmamamız gerektiğini unutmamak lazım.Devletimizi, milletimizi, grubumuzu, diğer devletler ve milletlerden, gruplardan dahaüstün kılma gibi bir düşüncemiz olabilir. Ama bunun gerçekleştirilmesi de düzgün yollardan olmalı.Burada hileye yer olmamalı.Diğer insanların, devletlerin çalışmalarını, emeğini reddetmenin imkânı ve anlamı yoktur. Çünkü ``Allah âdildir´´ diyorsak, Allah çalışana verecektir. ``Ben çok iyi birisiyim, kötülük düşünmem, dolayısıyla Allah bana verir´´ diyemeyiz. Allah, çalışana verir. Hz. Musa ile Firavun`un hikâyesi ibretliktir. Âdil olmak, olayları rasyonel değerlendirme imkânı sağlar. Hayattan, realiteden kopmamış olmak önemlidir, bu Hak`tan da kopmamış olmak anlamına gelir. Hak=Adalet=Gerçek`tir, bu denklemi bozmadığımız müddetçe, hem bireysel, hem genel, problemlerimizi çözebiliriz. İnsanlar yalnız kaldığında, ``ben şurada bu hatayı yaptım, falancaya haksızlık ettim´´ derler, dışarıya itiraf etmeseler de&8230; Bu da önemli. Hatanın itirafı da insanın akıbetini değiştirebilir. Bizi atalete düşüren, sadece biz olabilir miyiz? Neticede bizi atalete düşüren şey, beynimizin dışarıdan aldığı ``input´´larla ilgili. Bize negatif tesir eden çok değişik noktalar olabilir. Bugünkü bilgi ve görgü seviyemizle bazı şeyleri anlamamız çok mümkün olmayabilir. Çünkü biz ancak gördüğümüzleilgili bir cümle kurabiliyoruz. Dolayısıyla daha geniş bakma ve değerlendirebilme açılarına kavuşmak lazım. Evrensel düşünebilme kabiliyeti, Batılılar`da var. Sorgulayan beyin,doğru parametrelerle yola çıktıysa, alanın çok dar olduğunu farkeder, daha geniş alanın peşine düşer.Sorgulamıyorsa, biat ediyorsa, körü körüne itaat ediyorsa, akıbeti kötü olur.Egosunu, benliğini besleyenin akıbeti her zaman kötü olmuştur.
|