Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 28.10.2021 11:44:16

Napolyon devrede

Napolyon devrede
Pazartesi, 25 Ekim, 2021

Ömer Özkaya

Fransa 38 milyon vatandaşına akaryakıttaki fiyat artışları nedeniyle 100 Euro dağıtacağını açıkladı. Almanya 1 milyon 200 bin nitelikli işgücüne gereksinim duyduğunu ve niteliklere sahip olanları ülkesine kabul edeceğini beyan etti.

Yakın zamanın en stratejik haberi uzun zamandır Sarı Yelekliler Hareketi ile mücadele eden Fransa`dan geldi. 38 milyon vatandaşına akaryakıttaki fiyat artışları nedeniyle 100 Euro dağıtacağını açıklayan Fransa, dünyada gelecekte neler olacağını bilebileceğimiz siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, dinsel ve etnik göstergeleri tarihsel bir istikrar içerisinde vermektedir.

Her zaman olduğu gibi öncü adım ABD`den gelmiştir. ABD, pandemi yardımları kapsamında vatandaşlarına nakit yardım desteğinde bulunan ülke olarak dikkatleri çekmişti. Fransa’daki gelişmeler tarihsel olarak ABD’deki gelişmeleri takip ediyor: Fransız İhtilali’nin öncüsü ABD`nin ihtilâliydi.

Bu sebeple Fransa`daki tüm göstergeler stratejik değer taşımaktadır. Emmanuel Macron’un siyasal ziyaretleri ve çıkışları, Fransız ordusunun küresel ölçekli yayılımları ve Fransa`da meydana gelen tüm terörist saldırılar ve uluslararası ilişkilere yönelik tepkiler, farklı bir dünyaya uyanacağımızın kilometre taşları işlevini görmektedir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi devletlerin marjları giderek daralmaktadır. Bu saptamayı izlemenin yararları büyük olacaktır.

Rosa Lüksemburg`un ülkesi Almanya, dazlaklar hareketi, göçmen karşıtlığı ve aşırı sağın yükselişi, AB içindeki siyasal dinamikler ve fraksiyonlarla başı dertte bir ülke. Rosa Lüksemburg`un yaşadığı dönem gibi aşırı çalkantılı, toplumsal ve siyasal hareketlilik zemini oluşur mu? Almanya da Fransa gibi siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve askerî öncü göstergeler veren ciddi ülkelerden biri.

Büyük Britanya veya İngiltere iki boyutuyla yine küresel güzergâh belirleme veya belirlenenleri tahrip etme gücü yüksek bir ülke.

Yüksek düzeyli siyasal suikastlar serisinin ayak sesleri Avrupa`da daha sert çıkmaktadır. Olof Palme suikasti kadar önemli bir suikastte Büyük Britanya`nın karakutusu Muhafazakar Parti milletvekili David Amess öldürüldü. Açıklama kısa ve net: Suikasti düzenleyen Somalili bir siyasal bürokratın oğlu. Fail tek, farklı bir soruşturma yok. Suikastin ciddiyeti ve önemi, açıklamadaki netlikte saklı durmaktadır.

Fransa`nın akaryakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle vatandaşlarına 100 Euro ödeme kararı siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, ideolojik, göçsel ve küresel gelişmelerin devlet tarafından çok yakın izlenmekte ve anlık analizlerle çeşitli önlemler alınmakta olduğunu göstermektedir. Bu tablo ekonomik ve sosyal yaraların Fransa devleti tarafından süreklilik arz eden şekilde sarılacağına yönelik izlenim vermektedir.

Fransa yeni bir ihtilâl ile küresel siyasal, sosyal, ekonomik ve ideolojik aks açmayacağını deklare etme çabasını ortaya koymaktadır. Buna karşılık Avrupa siyasal kültürü ve sosyal hayatı Fransız yönetici elitlerine yönelik güven ve saygı konusunda yüksek opsiyonlara sahip değildir. Fransız toplumu şu aşamada yönetici elitlerden daha derin siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve küresel endişeleri işlemekte ve yönetenlerden daha ileri siyasal bilinç düzeyinde olduğunun parametrelerini sergilemektedir.

Fransız entelektüel topluluğu tarihsel bir olgu ve data olarak çıtası hep yüksek, siyasal takibi sıkı ve praksisi köklü olarak tanımlanmaktadır. Bu etikete sahip entelektüel topluluk son zamanlarda ahlâkî, sosyal, ekonomik, siyasal ve daha birçok alanda Fransız İhtilali öncesi olduğu gibi yaratıcı bir hareketlilik içinde bulunmaktadır.

Marxsist ve kapitalist siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik sınıfsal bilinç düzeyi öncelikle Fransa’da, sonra İngiltere ve Almanya`da kazanımlarını kaybetmemenin şavaşını verecek karakterdedir.

Demokrasi ve demokratik hak ve özgürlükler ana sahası Avrupa’yı hem yüksek kültür Avrupası hem de yüksek ve derin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel sınıf savaşları Avrupası yapan tarihiyle Avrupa da ve küresel ölçekte "Hak ve özgürlükler" kartelası ile yeni bir vizyonla ve misyonla uluslararası ilişkiler sahnesine çıkabilir ki bunun egzersizlerini uzun süredir yapmaktadır.

Fakat önemli sorun şu ki, sömürgeci geçmişin onulmaz yaraları, demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri hassasiyetinin emperyal damarları etkin tutma arka planı, adaletsiz yargılamalar, açık ve kasıtlı tutarsızlıklar büyük taşınamaz bagajlar da oluşturmaktadır.

Bütün bunlara rağmen Batı’nın dünyanın vicdanı olabilecek samimi aydınları, entelektüelleri, politikacı ve diplomatları vardır. Ne yazık ki pragmatist kapitalist ve liberalist çıkarcı yaklaşımlar hedef ülkelerin yakın tarihini oluşturmak gibi bir başka tablo arz etmektedir.

Buna rağmen siyasal, ekonomik, kültürel ve dinsel katarsis yani arınma ve samimiyet gereksinimi acildir. Üstelik zaman yaratmak da gerekmektedir.

Yunan kanunları bazlı siyasal ve askerî stratejilere dayalı Avrupa zihniyeti, savaş sonucu elde edilen "ganimet”lerle zenginleşmeyi ve güçlenmeyi tercih etmiştir. Bu bilinçli tercih hâlâ Avrupa’nın taşınamaz bagajıdır. Bir kaç özürle bu binlerce yıllık kültür ve bu kültürün dayattığı fikir ve eylemler son bulabilir mi?

Gelinen noktada Batı’da çok geçerli olan "kazanan her şeyi alır" yasası Çin için işleyecek olursa endişesi Batı’yı ıslah edebilir. Batı iş ve siyaset elitinin odak gruplar çalışmaları ile "sorun”a çözüm arayacaklarını öngörünce "ıslah" olmuş Batı ümidi kayboluyor.

Dünyada birlikte yaşandığına göre Thomas Carlyle, Goethe ve daha birçok deha, Batı`nın emperyal heyelan sonucu kapanan yollarını açabilir. Burada da tehlike Batı`nın etnik ve dinsel "kozlar" ve "kartlar" yaratma ve oynama stratejisini terk edemiyor oluşudur.

Batı bir süredir "biz dünyaya neden böyle aşırı kaba davrandık" diye soruyor ve bulduğu yanıtı kültürel ve diplomatik bir parantezde sunma hazırlıkları yapıyor. Burada da yakın tarihteki ikiyüzlülükler yakasını bırakmıyor.

Fransa’nın 38 milyon vatandaşına akaryakıttaki fiyat artışları nedeniyle 100 Euro ödeyecek olması en stratejik küresel gelişme olarak post itlerle görülecek yerlere yapıştırılmış olsa da tehlikenin tüm Avrupa`da ve bileşenlerinde algılandığını gözlemlemek mümkün olmayacaktır.

Yeni bir Fransız ihtilalinin taşlarının döşendiğini saptamak olağanüstü öneme haizdir. Her ne kadar Marie Antoinette’ler tarih olsa da, gözlemcilere göre Fransa bağlamında Valery Giscard D`estaing ile başlayan çözülme yoğunlaşarak devam etmektedir. Sarkozy ile iyice derinleşen siyasal yozlaşma Fransa’yı zorlamaktadır.

Ayrıca Me too gibi katarsis yani arınma girişimleri sonucu Batı’daki gelişen ahlaki süreç Batılı kadının eğreti duran çağdaş ve modern konumunu standart ve köklü hale getirici bir işlev görerek iş dünyasının gizli erkek egemen kültürünü objektif şekilde dengeleyecektir.

Batı’da ve Doğu’da gelişen feminist ideolojilerin erkek egemen dünyaya isyan olduğu gerçeği bilinmektedir. Şimdi bu arızalı erkek egemen dünyaya Amerika ve Fransa’dan ciddi ahlâkî itirazlar yükselmektedir. Kadını yaşamdan ve iş dünyasından soyutlamak kadim bir gelenektir. Bu noktayı da güncelleyerek Amerika ve Fransa’dan yükselen kadını istismar etme ve aşağılama sürecini küresel ölçekte bitirmek Batı`nın katarsisi olmalıdır.

Sosyalizm, komünizm, kapitalizm ve liberalizm aşırı kullanım sonucu işlev yitimine uğrayarak misyonlarını doldurmuşlardır.

İnsan hak ve özgürlükleri ise başka bir başlıktır. İnsanın doğuştan gelen özelliklerinden biri de belli bir yaşta aklî yeteneği kendi onurunu koruyacak şekilde kazanmak ve bu irade ile birlikte de özgürlüğünü kollamaktır.

Rosa Lüksemburg’un yaşamına mal olan olabildiğince fazla ve her an özgürlük isteyen mücadelesi, demokrasi ve insan hakları ve özgürlükleri matrisi içinde nesnel vasfını yitirerek "takdir edildiği kadar özgürlük" parantezine alınmıştır. Bu parantez içindeki özgürlük bile Batı uygarlığının alametifarikası olmuştur.

Çoktan beri ısrarla vurguladığımız husus Batı`nın en büyük sermayesi ve ideolojisinin demokrasi ve insan hakları ve özgürlükleri dediğimiz olgudur. Batı ve insanlık kaybettiği tüm insanî niteliklerini ve kazanımlarını bu değerlerle yeniden kazanabilir.

Ruanda’da, Namibya’da ve daha birçok ülkede insanlık dışı geçmişi insanlığı iade ederek başlamak gerçekten çok akıllıcadır.

Fakat durum özür dilemekle olacak gibi değildir. Bu karmaşık ve netameli tablo için köklü ve kapsamlı katarsise gereksinim vardır.

Batı`nın kültür albümünde tüm dünyanın saygı duyduğu dev isimlerin vicdanını merkez ve start noktası kabul ederek yola çıkmak gerekmektedir.

Paulo Coelho’nun Simyacı adlı kitabındaki Çoban Santiago gibi Batı’nın öncü göstergeler veren ülkelerine bu referanslar yeter.

Ortadoğu’da Yemen siyasal, ekonomik, sosyal, dinsel ve stratejik konum gereği Dünyada yakın gelecekte yaşanacakları önceden bildiren bir başka ülkedir.

Yemen vatandaşlarının döviz kullanımını neredeyse durdu. Bu önlemi dikkatle izleyecek devletlerin listesi uzundur. Yemen’in kur savaşları kapsamında alacağı sonuçlar irdelenecek değişik döviz önlemleri buradaki uygulamadan doğacaktır.

Suudi Arabistan`ın siyasal, sosyal, ekonomik, dinsel ve jeopolitik tutumları da kritik öncü göstergeler vererek Ortadoğu`yu ve dünyayı şekillendirecek parametreleri hep vermiştir. Suudi Arabistan`ın yönetim elitinin Vehhabilik ekolünü terk ettiğini demografik avantajlı veliaht üzerinden deklare etmesinin ilginç sonuçları ortaya çıkacaktır.

İngiltere`de Teacher ve Türkiye`de 24 Ocak Kararları küresel anlamda liberalleşme, özelleştirme ve bol likiditenin öncü önlemlerini alarak dünya ekonomisinin gidiş yönünü belirleyen kilometre taşlarının bir kısmını döşemişlerdir.

Uzun süredir yeni uluslararası ilişkiler rejimi olarak kavramlandırdığımız sürecin ana kolonları yükselmektedir. Değişim radikal, kapsamlı, derin, ideolojileri iptal edici ve insanî değerler içlemli olacaktır. Bir yandan insan onuru yükseltilecektir. Bir yandan da büyük kitleler sadece iş, aş ve eş ile yetinmeyi isteyeceklerdir. Hatta sedece “aş”a razı olacak kitlelerle yüzleşeceğiz. Neo kölecilik dediğimiz güncellenmiş bir kölecilik uzun zamandır uygulamadadır. Şimdi aleniyet ve resmiyet kazanabilecektir. Küresel paradokslara çok sayıda yenilerinin ekleneceği bir döneme girmekteyiz. Umarız tarihteki Fransız İhtilali’nin küresel olanını yaşamayız.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.