KURUM İÇİ BİR MÜCADELE VARSA, BU SİYASİ VE İDEOLOJİKTİR
KURUM İÇİ BİR MÜCADELE VARSA, BU SİYASİ VE İDEOLOJİKTİR.
-Rıza MÜFTÜOĞLU-
Her dönem dereceleri farklı da olsa yargı ve yürütme arasında bir mücadele olmuştur. Kuvvetler arası ilişkiler zaman zaman sıkıntıya girmiştir. Bu durum daha çok ``yetki´´ meselesinden kaynaklanmaktadır. Bazen siyasilerin yapamadıklarına gerekçe arama gayretlerinden bu kavga çıkarken, bazen de haklı gerekçeler böyle bir kavgayı getirmekteydi. Ama şimdi, sadece yargı ve yürütme arasında değil, yargı içinde bir mücadele söz konusu olmaktadır. Bir başsavcı tutuklanmakta, tutuklama isteminde bulunan savcılar Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevden alınmakta özetle çok açık bir mücadele görülmektedir. Halbuki adalet dağıtanların siyasi ve ideolojik hareket etme hakları yoktur.Adalet dağıtanların elbette ki siyasi görüşü olacaktır. Herhangi bir iktidarı beğenecek ya da beğenmeyecek ve hatta tehlikeli görecektir. Ama adalet dağıtanların bile bile yanlış karar vermeleri ve ideolojik hareket etme hakları bulunmamalıdır. Yine adalet dağıtanların iktidara yardımcı olmaları ya da iktidara engel çıkarmaları gibi bir anlayışla hareket etmeleri de mümkün olmamalıdır. Burada , şu aşamada adalet açısından şu haklı, bu haksız demek doğru değildir. Ama adalet mekanizmamızda bir ideolojik ve siyasi mücadelenin olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Bir ideolojik ve siyasi mücadele olmamış olsaydı böyle bir manzara böyle bir kurumda doğar mı idi? İşte işin en tehlikeli yönü de bana göre budur. Eğer adalet dağıtanlar arasında bir ideolojik mücadele başlamışsa durumumuz çok kötü demektir. 1980 ihtilali öncesi, adalet mekanizmasında da böyle bir durum mevcuttu.Mesela, görevden alınan solcu bürokratlar yargıya müracaat ettiklerinde en kısa sürede göreve iade kararı çıkarken, ülkücülerin davaları bir türlü neticelenmez ve çoğunlukla da menfi olurdu. O dönem bütün kurumlarda ideolojik mücadele sürmekteydi. Şimdi, diğer devlet kurumlarındaki partizanlığın yanı sıra maalesef en hassas kurum olan adalet kurumumuzda bir ideolojik mücadele sürmektedir. Bu noktada mesele, AKP iktidarına karşı olmak ya da bu iktidarın yanında olmak suretiyle tavır almak meselesi olmamalıdır. Böyle bir yörüngeye girdiğimiz takdirde bu ideolojik ve siyasi kavga demokrasimizi bitirecek noktaya gelir. Herkesin kendine gelmesini beklediğimizi anlatmalıyız. Bu tür olaylarda ne avukatlığa ne de savcılığa soyunmalıyız. Çünkü sürekli kazanan avukat olmadığı gibi sürekli haklı çıkan savcılar yoktur.
|