Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 3.01.2016 16:44:37

KAYSERİ`NİN TARİHÇESİ VE KAYSERİ TARİHİNDE ERMENİLER



Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YAZIYOR.
KAYSERİ ve TARİHÇESİ

BAŞLARKEN:Kayseri çok eski bir yerleşim merkezidir. Anadolu`da ilk siyasî birliği kuran Hititler bu bölgeye hâkim olmuşlardır. Kayseri yakınlarında bulunan ``Kültepe´´ ve ``Karahöyük´´te M.Ö. 15. asra âit Asur ve Hitit kitâbe ve sanat eserleri bulunmuştur.

Babillilerin zaman zaman bu bölgeye nüfuzları uzamıştır. Frikya ve Lidyalılar ise bu bölgeye hâkim olamamışlardır. Asurlulardan sonra M.Ö. 6. asırda Persler bölgeyi istilâ etmişlerdir. M.Ö. 380 tarihlerinde Kayseri civârında Kapadokya Krallığı kurulmuştur. M.Ö. 4. asır sonlarında İskender`e, ölümünden sonra Selevkos (Asya) İmparatorluğuna tâbi olmuştur. M.Ö. 1. asırda Romaİmparatorluğu Birliğine katılmıştır. M.S. 17`de birlik dağılınca Roma İmparatorluğunun vilâyeti hâline geldi. Kapadokya Krallığı 15 kral ile 400 sene devam etmiştir.

Kapadokya Krallığı zamanında Kayseri`nin güney batısında ``Evsobia´´ veya ``Mazaca´´ denilen şehir bulunuyordu. Romalılar zamanında Kayseri`yi diğer ``Caesered´´lardan ayırmak için ``Caesered Mazaca´´ denmiştir. M.Ö. 77`de Ermeni Derebeyi Tigran Kayseri`yi âni bir baskınla yağma etti. M.S. 260 yılında Sâsânî Şahı Şahpur, Kayseri`yi yağma edip 12.000 Yahûdîyi öldürmüştür. O târihlerde Kayseri dünyânın sayılı büyük şehirlerinden olup nüfûsu 400.000`i aşıyordu.

M.S. 395`te Romaİmparatorluğu ikiye bölününce bu bölge (Kapadokya) Anadolu`nun diğer bölgeleri gibi Doğu Roma(Bizans)nın payına düşmüştür. Hıristiyanlık yayılırken Kayseri bu dinin en büyük merkezlerinden biriydi.

M.S. 6. asırda İmparator Justinianus, Kayseri`yi surlarla çevirdi ve bâzı îmâr faaliyetlerinde bulundu. Emevîler zamanında 690, 726, 729 ve 732`de İslâm orduları Halife Abdülmelik, Mesleme, Said ibni Hişam ve Süleyman ibni Hişam Kayseri`yi dört defa fethettiler. Fakat yeniden Bizans`ın eline geçti. Türkler Kayseri`yi Malazgirt Zaferinden birkaç yıl önce ele geçirmişler, fakat tam olarak 1071 zaferinden sonra hâkimiyet kurmuşlardır. Birinci Süleyman Şah, Kayseri`yi Selçuklu sınırları içine almış ve burası Konya`dan sonra Selçuklu Devletinin ikinci büyük şehri haline gelmiştir. 1071`den bu yana Kayseri devamlı Türk olarak kalmış muhtelif Türk devlet veya beyliklerinin hâkimiyetinde kalmıştır. Hiçbir işgal ve istilâya mâruz kalmamıştır.

Selçuklular devrinde Kayseri, Konya`dan sonra ikinci başkent oldu. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubât zamanında Kayseri`nin durumu Bizans devrini gerilerde bıraktı. En parlak devrini yaşadı. Selçuklu Türkiye`sinin Konya`dan sonra en önemli şehri Kayseri`ydi. Dünyânın en güzel beldelerinden biri hâline geldi. Şehir birbirinden güzel eserlerle süslendi. Bugün Kayseri`deki eski eserlerin çoğu ve en değerlileri Selçuklu devrinden kalmış olanlardır. Selçuklulardan sonra İlhanlılar bu bölgeye hâkim oldular. 1277`de Mısır-Suriye Türk Memlûk Sultanı Baybars Kayseri`ye geldi, fakat İlhanlılar`dan Kayseri`yi geri alamadı.

On dördüncü asırda Emir Eretna İlhanlıların Anadolu genel vâlisi olarak Kayseri`ye geldi. İlhanlı İmparatorluğu yıkılınca Eratnaoğulları Beyliği kuruldu ve bu beyliğin Sivas`tan sonra ikinci başkentiydi.

Eretnaoğulları`nın yerine geçen Kadı Burhaneddin`in hâkimiyeti uzun sürmedi. Şehir 1398`de Sultan Yıldırım Bâyezît tarafından fethedilip, Osmanlı Devletine katıldı. Fakat dört sene sonra 1402`de Timur ile yapılan Ankara Savaşından sonra Kayseri`yi Karamanoğulları ele geçirdi. Bir müddet sonra Kayseri`yi Maraş`ta bulunan Dulkadiroğulları Türk Beyliğine bıraktı. Karamanoğulları, Kayseri`yi Dulkadiroğulları Türk Beyliğinden geri alınca, Sultan İkinci Murad Hân 1436`da Kayseri`yi yeniden alarak Dulkadiroğulları Beyliğine verdi. (İkinci Murâd`ın anası Dulkadiroğulları Beyi`nin kızı idi.) Bir müddet sonra Karamanoğulları Beyliği Kayseri`yi yeniden ele geçirdi. Memlûklar bir ara Kayseri`yi kuşattılar fakat alamadılar. 1508`de Şah İsmail Kayseri`ye geldi fakat kısa bir müddet sonra geri çekildi.

Karamanoğulları Beyliği Osmanlı Devletine katıldığı için Kayseri, Dulkadiroğulları Beyliğinin idâresindeydi.

Yavuz Sultan Selim Han 1515`te Kayseri`yi OsmanlıDevletine katınca Karaman (Konya) eyâletinin (beylerbeyliğinin) yedi sancağından (vilâyetinden) birinin merkezi oldu. 1825`te Kayseri`nin şehir nüfûsu 100.000 idi. Tanzimattan sonra Ankara eyaletinin (vilayetinin) beş sancağından biri oldu, üç kazası vardı. Cumhuriyet devrinde bütün sancaklara (mutasarrıflıklara) ``vilayet-il´´ denilince Kayseri vilâyet oldu. ``Kaysarîye´´ ismi (Kayseri)ye çevrildi. ve günümüzde halen ``KAYSERİ´´ olarak anılmaktadır. çok şükür ki Kayseride dünyaya gelmişim ve Öğünmek hakkımdır. Kayseriliyim..
Selam ve Dua ile
1- Ocak-2016 - ERDEMLİ
KAYSERİ TARİHİNDE ERMENİ`LER

BAŞLARKEN.:Öğünmek gibi olmasın amma.. Kayseri`nin derin tarihine sahip eşraftan ve ünlü bir sülaleye mensup Kayseri`liyim. Günümüze kadar Kayseri hakkında yapılan çeşitli alelade süpekülasyonlara dur demek adına bu yazıyı hazırlamak zarureti hissettim. Bu yazıda anlatılanlar ``şu veya bu şekilde bilinçsizce yapılan söylentilere gerçeği anlatmakta ve asılsız söylentilerin hepsini çürütmektedir. Bazı çirkin ifadelerle Kayseri`lilerin halk arasında Ermeni olduğu söylenmesi beni yıllardır çok rahatsız etmiştir. Koyu bir Müslüman ve Türk`üm. Elhamdülillah. Ve bununla hep gurur duymaktayım.
Kayseri insanı Ermeni değildir. Ermeniler Kayseri`de de yaşamışlardır. Ermenilere duyulan antipati ve nefret hissinden dolayı bilinçsizce söylenen söz Kayseri`lilerin sosyal ve manevi yapısını rencide etmektedir. Zamanında Orta Anadolu`nun en önemli kenti ve M.S. 250`de 400.000 nüfusu olan Kayseri, Aziz Krikor`un büyüdüğü, eğitim gördüğü ve Hıristiyanlığı kabul ettiği yerdir. 301 yılında Aziz Kirkor`un önderliği sonucu Ermeni Kralı 3. Dırtad Hıristiyanlığı ülkesinin resmi dini olarak kabul etti. Aziz Kirkor, Eçmiyadzin Başpatriklik Makamını (Katolikosluk) Kayseri`de kurdu. Her toplum için kutsal sayılan yerler vardır. Nasıl ki Müslümanlar için Mekke kutsal bir şehirse, Ermeniler için de Hıristiyanlığı ilk kabul eden ve yayan Ermeni Azizi`nin yetiştiği şehir olan Kayseri ile bu Aziz`in ismini taşıyan Kilise kutsaldır ve Hac mekanlarındandır. Kayseri`de Hıristiyanlıkla tanışan Krikor, Kayseri`den Ermenistan`a gidip Ermeni Kralı Dırtad`ı, prensleri, orduyu ve Ermeni halkının da Hıristiyanlığı kabul etmesine vesile oldu. Kral Dırtad, onu yeniden Kayseri`ye gönderdi ve 4. yüzyılda Krikor Lusavoriç ilk Ermeni Patriği oldu. Türkiye Ermenileri 84. Patriği II. Mesrob Mutafyan, Ermeni Kilisesi`nin ilk Patriği olan Kayserili Aziz Krikor` un yaşamını ve Kayseri`nin önemini şöyle anlatıyordu; "Aziz Krikor`un ruhani formasyonunun oluşmasında çok önemli bir yer tutan Kayseri, Temsil Ermeni Kilisesi için kutsal bir mekândır..381yılındaki İstanbul Konsülünden sonra, Kayseri Episkoposluğu İstanbul Kilisesine bağlanmıştır. Kayseri daima Başpiskoposluk makamı olmuştur. Günümüzde Kayseri`de ibadete açık olan ve Aziz Krikor`un adını taşıyan kilise, büyük Aziz`in ve Kapadokya Kiliselerinin şefaatini dilemek üzere kenti ziyaret edenlere açık bir mabet olup kökü ilk çağlara dayanan bir geleneğin anısını yaşatmaktadır." 361 tarihinde Kayseri (Kaisareia), Grek-Ermeni coğrafyasında etkili bir din merkezi olma özelliğini devam ettiriyordu. Aziz Kirkor Lusavoriç`ten sonra da Ermeni cemaatinin dinî reislerinin atamasında daima söz sahibi olmuştu. Nitekim Lusavoriç`ten sonra onun oğulları I. Arisdages (M.S. 326-333) ve I. Vırtanes (M.S. 333-341), Vırtanes`in oğlu I. Husig (M.S. 341-347) ve yine aynı soydan gelen Aziz Nerses (M.S. 353-363) Kayseri`de ilâhiyat tahsili yaptıktan sonra yine Kayseri Başpiskoposunun onayı alınarak Ermeni Katolikosu olmuşlardı Türküsüyle adı dillerden düşmeyen `` GESİ´´ bölgesindeki Ermeni MANASTIRI EFKERE SURP GARADED MANASTIRI Kayserili Ermenilerin Ruhani merkezi, Efkere kasabasında, Surp Garabed Manastırındaydı (bugünkü ismi ile Gesi Kasabasının Bahçeli Mahallesi). Vaftizci Yahya`nın kemiklerinin bir kısmının bulunduğu bu yere 4.yüzyılda Aziz Thaddeus tarafından bir manastır yaptırılmıştı. Bir tepenin yamacında kurulmuş olan manastır önemli bir hac yeriydi. Burada bir kervansaray, 200 yazma ile 20.000 basılı kitabı bulunduran bir kütüphane ve yüksek düzeyde eğitim veren bir ruhban okulu vardı. OSMANLI DÖNEMİNDE KAYSERİ`DE ERMENİ`LER Evliya Çelebi Seyahatnamelerinde Kayseri`den bahsederken; "Bu şehrin pastırması ve sucuğu padişahlara hediye gider. Erciyes Dağı eteğinde olduğundan havası soğukçadır. Bütün halkı zinde ve yiğittir. Şehrin Zarifleri Farsça ve Arapça konuşurlar ama halkın dili Etrak (Türkçe) dilidir. Genellikle reayalarıyla Ermeni dilini konuşurlar ama Kürt ve Rum lisanını konuşmazlar. Boyacıoğlu (BOYACIKAPISI) kapısında zımmi Karakaş Ermeni gayet usta cerrahtır. Cerrahlık ilmini tamamlamak için Frengistan`ın İspanya ülkesine gitmiştir. Hatta bir adamın dişi ağrısa mavi su sürer dişinin ağrısı diner, eğer o dişi çıkartmak istersen kırmızı renkli su sürer kerpetene muhtaç eylemeyip elinle çıkartırsın." Kayseri 17. yüzyıldan itibaren Amsterdam ve Venedik gibi pazarlarda dahi söz sahibi olan Ermeni Tüccarlarıyla tanınmıştı. Ancak Kayserili Ermeniler ticaret kadar üretimde de ileriydiler. 1856 gibi erken bir tarihte Hasırcıyan Kardeşlerin kurduğu tekstil fabrikasında 300 dokuma tezgahı vardı. Dericilik, halıcılık, kuyumculuk, tekstil gibi işlerde ileri giden Kayserili Ermenilerin dokuduğu halı ve kumaşlar dış pazarlarda da alıcı buluyordu. Yaz aylarını şehirden daha yüksekte olan bağlarda geçiren Ermeniler burada yetiştirdikleri meyveler ve ürettikleri şaraplarla da ünlüydü. Kayseri`de pastırma işini başlatanlar da Ermenilerdi. Hayvancılığa dayalı besin sanayisinin doğması Kayseri`nin pastırmacılık ve sucukçulukta ün kazanması, büyük ölçüde Ermenilerin çabalarıyla olmuştur. Kısacası Kayseri kentinin ticari yaşamının gelişmesinde ve ileri düzeydeki zanaatçılıkta Ermenilerin büyük payı vardır. 1700`lü yıllarda Ermeniler askerlik yapmaz buna mukabil devlete haraç ve cizye vergileri öderlerdi. Kıyafetleri Müslüman halktan farklı idi. Ayakkabı renkleri de değişikti. Meselâ Kayseri`de siyah ve mor ayakkabıyı Yahudi ve Ermeniler, kırmızı ayakkabıyı Rumlar giyerlerdi. Müslümanlar ise, bilhassa zenginler sarı renkli ayakkabı giyerlerdi. Demektedir. Kayseri`de Istanbul Patrikliğine bağlı bir Başpiskopsluk merkezi bulunuyordu. 1914 Osmanlı nüfus sayımına göre Kayseri Sancağında (Şehir merkezi ve çevre köylerde) 50.000`i aşkın Ermeni`nin yaşadığı tespit edilmişti. Kayseri Şehir Merkezinde Ortodoks Ermenilerin 3 adet kiliseleri ve yanı sıra okulları vardı; Surp Sakis Kilisesi (Hagopyan Mektebi), Kiçikapı`daki Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Haygyan Mektebi) ve günümüzde de son kilise olarak ayakta kalan Caferbey Mahallesindeki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Sarkis Gümüşyan Mektebi ve Bahçe Mahallesinde Aramyan Mektebi). Ayrıca Ermeni mezarlığındaki Surp Megeryos Kilisesi`nin sadece temelleri kalmıştı ama 20.yüzyılın başlarına kadar şehrin ve civar köylerin Ermenileri, Surp Megeryos gününde bu kalıntıları ziyaret eder, kurbanlar keserlerdi. Diğer bir hac yeri de şehrin birkaç km dışındaki bir mağaraydı. Sivas`ın Kırk Şehitlerinin gününde buraya şehirden toplu halde yürüyerek gidilip dua edilirdi. Ermeni Patrikhanesini 1901-1902 Yılları arası yaptığı sayımlarda Kayseri ve çevresinde 42 adet Ermeni Okulu, buralarda okuyan 3795 Erkek Öğrenci, 1140 Kız öğrenci ve eğitim veren 125 öğretmen tespit edilmişti. Şehrin kültürel hayatı çok gelişmiş olup Ermeni tiyatro grupları ve basını vardı. 1907`de Dikris (Dicle) adlı haftalık dergi, 1910`da Şepor adlı haftalık gazete, 1912`de Nor Serunt (Yeni Nesil) adlı haftalık dergi kurulmuştu. Yukarı Talas bölümünde zengin Ermenilerin malikâneleri vardı. Petrol zengini ve daha sonra kurduğu hayırsever kurumlarla tanınacak olan Kalust Gülbenkyan`ın ailesinin kökleri de bu semte dayanır. Ermeniler çoğu zaman Kayseri şehir hayatının önemli birer parçası oldular. Örneğin 1893-1894 yıllarında Kayseri`deki diplomalı tek dişhekimi Mıdırgıç Değirmenciyan isimli bir Ermeni vatandaştı. 1906`da Dr. Mustafa Hilmi`nin reisliği sırasında Kayseri Belediyesi teşkilatlanmasında da rol almışlardı. Dönemin Belediye meclisi üyeleri şu kişilerdi: &8226; Şeyh İbrahim Efendi &8226; Hoca Hacı Hilmi Efendi &8226; Müftü Hacı Enver Efendi &8226; Kösehalilzâde Emin Efendi &8226; Dr. Karabet (Ermeni) &8226; Dr. Manukyan (Ermeni) &8226; Kalpağı Güdük (Ermeni) 1914 Osmanlı Mebusan Meclisinde Kayseri`yi temsil eden milletvekilleri arasında Karabet TOMAYAN da vardı. Kayseri`de yerel ekonomik yaşamda önemli bir pay sahibi an bu 50.000`i aşkın Ermeni nüfusun çok büyük kısmı 1915`te tehcir edilmiştir (Talat Paşa`nın Şahsi Günlüğünde Kayseri Sancağı tehcir rakamı: 47.617`dir). Birinci Dünya Savaşı öncesinde birçok Orta Anadolu kennden farklı olarak, canlı bir ekonomik yaşamı olan Kayseri, savaş esnasındaki tehcir nedeniyle, bu özelliğini büyük ölçüde yitirmişti. Ermenilerin bir zamanlar yaşadığı mahalleler ve ilçelerin bazıları; İslim Paşa, Hasünlü, Samur, Neseb Hatun, Tac-ı Kızıl, Ekidere, Bahçebaşı, Bahçe, Batman, Büyükoduncu, Caferbey, Çakoloz, Çivicibektaş, Dadırharput, Gürcü, Fırıncı, Hacı Kasım, Hacı Mansur, İsaağa, Karakürkçü, Keklik, Kiçikapı, Konukboğan, Köyyıkan, Mermerli, Merkepçi (Mürekepçi) Mustafa Necip, Rum Sultan, Rumyan, Sasık, Selaldı, Sisliyan, Sultan, Süleyman, Şarkiyan, Şuturban, Tavukçu, Tomarza, Varsak, Talas, Zincidere, Germir, Gesi, Efkere, Derevan, Mancınsın, Mumcusun, Erkilet, Develi, İlibe, Çomaklı, İncesu, Cücün, Taşhan, Gömedi, Çayıroluk, Yenice. Müslüman Komşuları tarafından saklanılan ve himaye edilen Ermenilerin yanı sıra Mondros Mütarekesi ardından Kayseri`ye geri dönenler de olmuştur. Nitekim Kayseri`nin büyük kazalarından Develi`nin 1.Dünya Savaşı sonrasındaki nüfusu yarı yarıya Ermenilerden oluşuyordu. CUMHURİYET DÖNEMİNDE ERMENİLER Cumhuriyet döneminde şehir hayatında meydana gelen demografik, sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlerden dolayı Ermeni ahalisi batıya göç etmeye başlamıştır. 1965`e gelindiğinde o günlerdeki bir röportajda Kayseri Surp Krikor Lusavoric Kilisesindeki görevli Papaz Kirkor, hali hazırda şehirde 130 Ermeni hanesi olduğunu söyleyip, bu hane sayısının sadece birkaç sene öncesine kıyasla oldukça az olduğunu belirtiyordu. Onun gözlemlerine göre, kilise ve ona ait cemaat şimdilerde Kayseri yakınlarındaki köylerini terk eden Ermenilerin önce İstanbul`a gidebilmeleri için yeterli parayı biriktirmek üzere gerektiği kadar durakladıkları bir çeşit ara istasyon olma yolundaydı. Ermeni kilisesi vardi. Bu klisenin papazı Atik Erkuyumcu hem sevdiğim bir dostum ayrıca bağ komşumuzdu annesi pendik teyze ise annemin arkadaşı idi. Garip Erkuyumcu Kayseri Spor camiasında sevilen eski bir boksördü. Benimde bir zamanlar boks hocamdı. Şimdi hak dünyada. Günümüzde Kayseri Şehrinde birkaç aile dışında toplu bir Ermeni Cemaati bulunmamaktadır. Şu anda yılda iki kere İstanbul Ermenileri tarafından Aziz Krikor`un en önemli bayramlarında Kayseri Kilisesine inanç ziyaretleri düzenlenmektedir. Bu ziyaretlere Anadolu`nun çeşitli yerlerinden ve yurtdışından Ermeniler de katılmaktadır. Kayseri Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi Vakfı, Fatih Sultan Mehmet Han`ın fermanı ile kurulan İstanbul Ermeni Patrikhanesine bağlı olarak varlığını günümüzde hayırseverlerin desteği ile sürdürmektedir. Türkiye Ermenilerinin bu topraklardaki geçmişi yaklaşık 3000 yıl öncesine dayanıyor, çoğunluğu bugün İstanbul`da yaşayan Türkiye Ermenileri ülkemizdeki en kalabalık Hristiyan Cemaatidir. Kayseri Türkiye Cumhuriyeti`nin aydınlık geleceğine inanıyor ve yarınlara ümitle bakıyor. Kayseri, günümüzde Türk siyasi hayatına yön veren illerimizin başında gelir. Keşke herkes Kayserili olsa!!!
Bu satırlardan tüm Kayserililere ve Kayseriyi sevenlere Selam ve dualarımla
1 Ocak 2016. Erdemli-MERSİN
Kaynak: Mustafa Mete İSLAMOĞLU ``Türk ve İslam alemine ihanetler . s.111-113 . 2007. Erdemli




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.