HAYAL VE ÜTOPYA… Gitmeye değer olan yer...
HAYAL VE ÜTOPYA… Gitmeye değer olan yer... “Hayaller hayatın çiçekleridir” diyor Goethe ve “Meyve vereni pek azdır” diye devam ediyor. İnsanın tutkuları olması, hayata tutku ile bağlanması iyidir. İnsan, hayatın yeni sürümlerine, karşısına çıkardığı sıkıntılarına, güçlüklerine ve zorluklarına meydan okumak ve hayatını bütün yaşananlara rağmen kaldığı yerden devam ettirmek istiyorsa, kendisini sürekli güncellemeli, aktüel tutmalı ve geliştirmelidir. Hiçbir insan, sahip olduğu eski yazılımlarla, eski alışkanlıklarıyla, eski kendisiyle yeni kazanımlar elde edemez... Nasıl ki bir şoför sürekli dikiz aynasına bakarak araç kullanamaz ve bunda da ısrar eder ve sonunda bir duvara çarparsa, mesleğinde ilerlemek ve günübirlik yaşamında mutlu olmak isteyen bir insan da hakkında söylenenlere aldırış etmeden, kulaklarını tıkayıp yolunda yürümeli, ikide bir geriye dönüp geçmişiyle ve hakkında konuşulanlarla kendisini meşgul etmemelidir... "Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek, deliliktir" diyor ünlü bilim insanı Albert Einstein... Hayal kurmak, güzel bir duygudur. Ancak insan, hayal ettiği çok şeyi gerçek hayatta gerçekleştiremez. Hele renkli hayaller kurmak, olmayacak hayallerin peşinde koşmak ve dahi hayalperest olmak, insanı doğrulardan uzaklaştırır, hayattan koparır. İnsan, ne kadar çok gerçekçi olursa ve dahi hakikatle bağını ne kadar güçlü tutarsa umduğu hayalin gerçekleşmeyişinden duyduğu üzüntü ve yaşadığı hayal kırıklığı da o kadar az olur... Unutmayın; gitmeye değer olan hiçbir yerin, kestirme yolu yoktur... Evet, tutkuları olması, hayal kurması iyidir insanın. Ama "Hayal" ile "Ütopya" arasındaki aleni, koskocaman farkı da görebilmeli, izan sahibi olmalı... Ve sözümüzü “hayal denizinin hırçın dalgalarında” yüzen ve hayatın akıntılarında gözden kaybolanlara şu anonim sözle cevap vererek bitirelim… “Süslü hayaller hep önden gider ama daima gerçekler kazanır.”
|