Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Yalçın KOÇAK - (Ziyaretci) 21.01.2015 19:06:25

GALATA`daki DEVLET, GALATA SARAY`I

GALATA`daki DEVLET,

GALATA SARAY`I




Kişi yada kurumlar kendini bilmez, yada aslını astarını unutur, asaletini kaybederse zelil olmuşlardır.

Galata`daki Saray yani tamamen bir ticaret serbest bölgesi, azınlık ve mütegallibelerin yaşayıp ticaret yaptığı (adeta devlet içinde devlet) Galata`da Sarayın yani devletin, o günkü tabir ile Devlet-i Ali`nin ``yüce devletin´´ o bölgedeki temsilcisi olan Mekteb-i Sultanidir. Yabancı lisan orada öğretilir, devlete ve saraya orada adam yetiştirilirdi. Orası Galata gibi farklı statüdeki bir yerde saraya ait bir önemli nokta idi bir nevi ileri karakol gibi. Galatasaray kulübü de bu lisenin üzerine inşa edilmişti, tıpkı aynı adlı üniversite gibi.

İngiliz işgal yıllarında Galatasaraylıların devlet adına faaliyetlerini yazmaya ne sayfalar yeter, nede mürekkep hokkaları.

Galata saray`ın kurucusu Ali Sami bey sonradan YEN soyadını almıştır. Baba soyu Fraşeri dir.

Bugün Arnavutluk sınırlarında kalan Fraşeri şehrindendir. Babası Şemsettin Sami bey Tanzimat dönemi önemli edebiyatçılarımızdan olup, en büyük dil bilgini olarak kabul edilir. Türkçenin sadeleştirilmesine çok katkısı olmuştur. Orkun yazıtları ve Kutadgu Bilig`i Türkiye Türkçesine çeviren ilk yazarımızdır. Son günlerin Alfabe tartışmalarında rahmetle anılması gereken bir Müslüman dır.

1898 yılında `` yeni usul Elifba-i Türki´´ adlı bir eser ile günümüzdeki saçma tartışmalara yattığı kabirden cevap vermektedir.

Ali Sami YEN işte böyle yiğit bir babanın evladır. Bitmedi ikide amcası vardır. Şemsettin Sami`nin iki kardeşi daha var Naim Fraşeri ve Abdül Fraşeri bunlar ikisi de sarayın Rumeli deki muteber filintalarıdır, adamlarıdır. Demek ki bir de Rumeli Saray var tarihimizde. 1974 de Arnavut Başbakanı Ecevitten Abdül Fraşeri`nin kabrini Tirana taşımak istedi, bizde verdik.??

Ne gariptir ki bir yabancının Dr. Abdürrauf Sinno`nun yazdığı ``Osmanlı`nın sancılı yıllarında Araplar, Kürtler, Arnavutlar´´ adlı eserden öğreniyoruz bu yiğit Fraşeri kardeşleri ´´Prizren Ligasını´´ Kurarak (ki hala muamma olan Yücel Teşkilatı da bu yapı üzerine konumlanmıştı.) bugün Prizrenlilerin dahi bu Prizren Ligasından haberleri yok.

Terk ederken dahi diplomasi ve vuruşarak çekilme, çekildiğin yerde varlığını devam ettirebilme maharet ve becerisini gösteren Fraşeri kardeşlerin destansı hayatlarını ve kahramanlıklarını, kimsenin ayrılmak istemediği halde fiziki bölünmenin gerçekleşmesinin acı fatura ve tarihi trajedisini okudum. Aburrauf Sinno`nun kitabında akıl sahipleri; bilhassa Kürtler bu kitaptan çok şey öğrenir, çok çıkarım yapabilirler.

Sonuçta Arnavut ne kazanmış, ne kaybetmiş, elde ne var, nerede kâr. Bu kitapta var.

Arabın dinini kaybettiği, Arnavut`un hürriyetini yitirdiği,

Kürtlerin ise bütünle birlikte dirliğini devam ettirdiği de bu kitapta var.

Anadolu`nun bereketli sofrasından kim kalkmış ise bir daha mutlu olamamıştır.

Buranın huzur iklimine kim ihanet ettiyse seyyid de olsa şerif de olsa iki yakası bir araya gelmemiş, hanesinde huzur bulamamıştır.

Bizim sosyologlarımız olmalıydı, olmadı. Üniversitelerimizde Medreselerdeki kadar sosyal dersler okutulmalıydı , o da olmadı ve çökmedik, çözüldük. Bizi bir arada tutan bağlayan görünen, görünmeyen, hissedilen, hissedilmeyen her şeyi tu kaka ettiler. Arnavutluk daEnver hoca denilen cahil, aşağılık mahluk Türk düşmanlığı yaparak öyle bir Akademisyen nesil yetiştirdi ki şimdi yazdıklarından utanan çok insan tanıdım. Arnavutlar bu zalimi şimdi tarihlerinden de kazımaya çalışıyorlar. TİTO ise 1974 parti kongresinde `` Benim nefesim kesildiğinde Yugoslavya Kristal küresi yere düşecek, kırılacak. O zaman bağımsız Kemalistlerin Türkiye`sinden size yardım vardır´´ işaretini vermiş, sözün özü; Türkiyeye aittik koptuk, kaybettik. Benden sonra fırsat bulun bütünleşin terminolojisini söylemiştir. Ali Sami bey ve arkadaşlarının takımına çok iş düşüyor kamplarını Arnavutluk, Makedonya, Kosova`da yapmalı Galatasaray. Hazırlık maçlarını Bosna`da, Belgrad`da oynamalı Galatasaray, Arnavut, Boşnak, Makedon futbolcuların transferi ile Rumeli politikasında futbol diplomasisinde var olduğunu ortaya koymalı, Devlete de yardımcı olmalı. Bu zaten; var olmak ya da olmamak sorumuzun cevabı değil mi?

Ben Şemsettin Sami`nin oğlu, Abdul ve Naim Fraşeri`nin yeğenleri Ali Sami YEN rahmetlinin okuduğu Galata Saray`ının bize ait olduğunu biliyorum, kurduğu Galatasaray da ise şüphelerimizi bu bilgileri yeni öğrenen yöneticilerin tavrı belirleyecek?.




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.