DİKENLİ/ DİKENSİZ SÖZLER YA DA DERLER Kİ..
DİKENLİ/ DİKENSİZ SÖZLER YA DA DERLER Kİ..
-Derler ki; amacınız Allah`ın rızası olsun, ama aracınız putunuz olmasın!
-Derler ki; hayret, bazıları öyle hızlı yaşıyorlar ki, ölmeye bile zaman bulamıyorlar.
-Derler ki; doğru`` yola `yanlış` adamlarla çıkanların, ne ile karışılacakları hiç belli olmaz!
-Derler ki; bazı insanlar vardır ölü fare hükmünde oldukları halde bunun farkında olmazlar!
-Derler ki; kişiliğini makamdan alanlar, makamdan düştükten sonra kişiliksiz kalırlar.
-Derler ki; `tutunacak dalım yok` diyenlerin çoğu, tutunacakları dalı önceden kırmışlardır!
-Derler ki; yenilmek bazıları için hiç mesele değil, çünkü onlara tekrar denemeyi ilham eder.
-Derler ki; Herkesin bir sonbaharı vardır, kiminin yaşamadan yaşlandığı; kiminin de yaşlanmadan yaşadığı,
-Derler ki; zalimlerini seven `mazlumlar` ile kasaplarına `yalakalık` yapan kurbanlar, ancak zavallı mahlûklardır!
-Derler ki; zamanla gerçek yüzünü ortaya çıkaran insanlar yoktur; zamanla `gerçek` yüzünü gördüğümüz insanlar vardır!
-Derler ki; Müslümanlar sabah namazı vaktinde uyurken, Müslüman olmayan bazıları köpeklerini gezdiriyorlar!
-Derler ki; gerektiğinde `keskin` konuşmak gerekiyormuş, çünkü geniş ve büyük kütüler için keskin balta gerekiyormuş.
-Derler ki; Mevlana `ne olursan ol gel diyordu`; birileri de, `parayı verin ne olursanız olun, gelirim` diyor. Tercih sizin!
-Derler ki; makam, unvan ve rütbe sahibinin köpekleşmesi`, köpeğin `makam sahibi` olmasından daha tehlikelidir!
-Derler ki; Lawrence`lar ölmedi. Zamanında ektikleri tohumları küçükten ilaçlamadık, şimdi yaprakları yolumuzu kirletiyor.
-Derler ki; `sabır` her ne kadar yüzünüzü buruşturmadan ve ekşitmeden acıyı `yudumlamaktır` dense de, bazen öyle olmuyor işte..
-Derler ki; zamanla `gerçek` yüzlerini ortaya çıkaran insanlar yoktur; zamanla gerçek yüzünü gördüğümüz insanlar vardır!
-Derler ki; ne garip: Lokantaya gittiğinde `Az kuru ve az pilav` yiyen milletten; tam `tesettür` ve tam `istikamet` bekliyorlar!
-Derler ki; `kaynatılmak/haşlanmak, ölmekten iyidir, yani kırılan bir şey tamir edilebilir` dense de, bazen ölüm daha makbul olabilir.
-Derler ki; sağır birinin kapısını kimin çaldığının hiç önemi yoktur! Ayrıca, sağırın kapısı, ömür boyunca çalınsa bir şey fark etmez ki&8230;
-Derler ki; hani, sizin derdiniz, bizim derdimiz olmalıydı; bizim derdimiz de sizin..Öyle buyurmuştu Efendimiz, Hatırlamadınız mı?
-Derler ki; Yahudi olmak günah değildir, `Yahudileşmek` günahtır... En acı ve en kötüsü de, Müslüman`ım diyenin Yahudileşme`sidir!
-Derler ki; yanlış yapan her âdemoğlu, hırsızlık yapan her hırsız, kılıfına uyduran her istismarcı, bir gün gelir kendilerini muhakkak ele verirler.
-Derler ki; hizmet (!) etmeye hazır, üzerlerine binilmeyi sabırsızlıkla bekleyen en yetenekli eşekler, atlar ve develer her yerde olduğu gibi bizde de vardır.
-Derler ki; vatan hainlerinin en son sığındıkları sığınak, `vatanperverlik`; ahlâksızların sığındığı sığınak, `etik değerler` ve namussuzların sığındıkları sığınak da `namus` kavramıdır!
-Derler ki; Derler ki; şu garip âlemde kendilerini adam sanan bir kısım zevat vardır ki, önüne gelen her yazıya çakma isimlerle `okuyucu (!) yorumu (!)` yazma hastalarıdır da kendileri bunun farkında değillerdir.
-Derler ki; artık vaktimiz çok `İşimiz gücümüz de yok` Bol bol dolaşıp sempozyum düzenleyebilir, kongrelere iştirak edebilir ve sempozyumlarda baş konuşmacı olarak bulunabiliriz. Meselâ, orada müthiş bir konuşma yapmak için, Köroğlu Sempozyumu`ndan sonra Ayvaz Sempozyumu`nun da yapılmasını dört gözle bekliyoruz.
Hülâsa;
Merhum Necip Fazıl Kısakürek, sağlığında yıllar önce, o zamanki ortama bakıp, ``utanmaktan, utanan bir nesil yetişiyor´´ demişti. Ne dersiniz, merhum `haklı` çıktı mı?
|