Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer Sağlam - (Ziyaretci) 23.05.2010 19:56:17

DANDİ KEMAL VE "GEL BAKALIM TOPLA RECEP"

Dandi Kemal ve ``Gel Bakalım Topal Recep´´

1980`lerin başında TRT`de ``4. Murat´´ isimli bir dizi yayınlanmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam dizinin senaryosu Turan Oflazoğlu`na aitti. 4.Murat rolünde tiyatro sanatçısı Cihan Ünal oynuyordu. Recep Paşa rolünde ise Türk asıllı Makedon Tiyatro Sanatçısı Lütfü Seyfullah vardı. Yine yanlış hatırlamıyorsam dizinin yönetmeni Merhum Yücel Çakmaklı idi.

Ben, 12 Eylül öncesinin kavgalı ve tantanalı döneminden yeni çıkmış ve üniversiteye yeni adım atmış genç bir adam olarak ``4. Murat´´ dizisini beğenerek izlemiştim. O kadar çok beğenmiştim ki; dizinin bazı replikleri hâlâ aklımdadır. Bu repliklerden birisini 4. Murat rolündeki Cihan Ünal, Recep Paşa rolündeki Lütfü Seyfullah`a söylüyordu: ``Gel bakalım Topal Recep!´´ 4. Murat`ın Topal Recep dediği kişi ise sadrazamı ve aynı zamanda ablasının kocası olan eniştesi Recep Paşa`dır!

Topal Recep Paşa, Boşnak asıllı bir Osmanlı paşasıdır. Öküz Mehmet Paşa`dan dul kalan Gevherhan Sultan (I. Ahmet`in kızı) ile evli olduğu için aynı zamanda 4. Murat`ın eniştesidir. Kayınvalidesi durumundaki Mahpeyker Kösem Sultan ile yakın işbirliği içine girmiş ve çocuk denecek yaştaki genç padişah 4. Murat`ın yetersizliğinden de istifade ederek sarayda çevrilen pek çok entrikanın altına imza atmıştır. 4. Murat bu adamın çevirdiği bütün dolapların farkındadır, ancak gerek tecrübesizliği, gerekse annesi Kösem Sultan`ın etkisiyle ilk başlarda çaresizdir. Recep Paşa`nın 1632 yılında yeniçerileri arkasına alarak bir askeri ayaklanma başlatması ve Sadrazam Hafız Ahmet Paşa da dahil olmak üzere pek çok devlet adamını padişahın gözü önünde param parça yaptırarak zorla sadarete gelmesi ve Padişaha, ``Padişahım dışarı abdestli olarak çıkınız´´ diyerek her an öldürülebileceği imasında bulunması, bardağı taşıran son damla olmuştur. Esasen 4. Murat, artık iyiden iyiye devleti tanımış, olgunluğa erişmiş, annesi Kösem Sultan`ın etkisinden de kurtulmuştur. Sıra eniştesi de olan Sadrazam Topal Recep Paşa`yı bertaraf etmeye gelmiştir.

IV. Murat, eniştesinin sadaretinin üçüncü ayı dolmadan bu çıkışı yapmak zorunda kalmıştır. Mağrur Sadrâzamı yanına çağırmış ve kapıdan girip etek öpmek için eğilen Recep Paşa`ya: "Gel bakalım Topal Recep. Gel bakalım topal zorba başı" diye hitâp etmiş ve onun daha fazla konuşmasına fırsat vermeden "Bre kâfir abdest al!" diye arkasındaki zülüflü baltacılara dönüp "Tez başın vurun şu hainin" dediği anda ilmik, Topal Recep Paşanın boğazına geçirilmiş ve oracıkta boğuluvermiştir. Bu çıkış, 4. Murat`ın devletin idaresini fiilen eline aldığını göstermektedir. Bundan sonra IV. Murat, büyük bir zorba avına çıkmış ve bazı rivayetlere göre, memleketteki düzeni sağlamak için tam 50 bin kelle vurdurmuştur.



CHP`nin 33. Kurultayı`nda Genel Başkanlığa seçilen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu`nun konuşmasını dinlerken, özellikle Sayın Başbakan`a hitap ederken kullanmış olduğu ``Recep Bey´´ ifadesini her duyduğumda, nedense bundan 30 yıl öncesindeki gençliğime döndüm ve TRT`de yayınlanan ``4. Murat´´ Dizisi`ni izler gibi oldum. Özellikle de 4. Murat ile Topal Recep Paşa arasında geçen o meşhur ve son diyaloga saplanıp kaldım! CHP kurultayı acaba hangi TV. Kanallarında veriliyor diye zaplarken ``Kanal-Türk´´, ``Avrasya TV´´ ve ``Kanal B´´nin kapalı olduğunu gördüğümde ise o diyalog bir başka anlamlı geldi bana...

Sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir üslup ve jargon kullandı emin değiliz. Ancak ``Recep Bey´´ hitabının özellikle tercih edildiği besbelli. Sayın Başbakan`a şimdiye kadar ``Tayyip Bey´´ denildiğini duymuştuk ama ``Recep Bey´´ hitabını ilk defa duyuyorduk. Bu hitapta, galiba biraz hafife alma, dalga geçme, küçük görme ya da en azından kendisiyle aynileştirme dürtüsü gizli bulunuyor. Sayın Kılıçdaroğlu`na göre kendisi nasıl ``Kemal Bey´´ ise, Sayın Başbakan da ``Recep Bey´´dir.

Kılıçdaroğlu ``Recep, başbakanın isimlerinden bir tanesidir. Alınacağını sanmıyorum´´ dese de hemşerisi Kamer Genç gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koymuş bulunuyor. Dün kendisine bu konu sorulduğunda şu cevabı vermiştir Kamer Genç: ``Ben de TBMM`deki konuşmalarımda aynı şekilde Tayyip Bey diyorum. Başbakanlığın gereklerini yapmadığı için kendisine başbakan diyemiyorum&8230;´´

Sayın Başbakan`ın ismini teşkil eden ``Recep´´ ve ``Tayyip´´ kelimeleri, aslında her ikisi de Arapça kökenli kelimelerdir. Kelimelerin sonlarında bulunan harf, aslında ``P´´ değil, ``B´´ dir. Türkçe söylenişte bu ``B´´ler ``P´´ halini almışlardır. Aynı zamanda kameri takvimin yedinci ayının adı olan ``Receb´´, Arapçada ``herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve tazim etmek´´ manalarına gelmektedir. ``Tayyib´´ ise Arapça`da ``İyi, güzel, hoş, kabule şayan´´ anlamlarına gelmektedir. Arapların en çok kullandığını kelimelerden birisi de bu ``Tayyib´´ kelimesidir. İnsan tavlamayı, insan kandırmayı ve ticareti iyi bilen Araplar, bir eşyayı veya bir hareketi beğenmeseler bile hemen peşinen ``Tayyib´´ ya da ``Tayyibûn´´ derler.

Üstelik ``Receb´´ dinimizce kutsal kabul edilen ve hakkında Hz. Peygamber`in hadisi bulunan ender zaman dilimlerinden birisidir. Recep, Şaban ve Muharrem, ``Üç aylar `` olarak bilinen ve İslam dünyası tarafından kutsal kabul edilen aylardır. Rivayet göre Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmuştur: ``Recep Allah`ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır´´.

Recep Ayı, cahiliye dönemi Arapları için de kutsal kabul edilen aylardandır. Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce ayları cahiliye dönemindeki Araplar için kutsal kabul edilirdi. Onun için de bu aylarda harp etmek yasaklanmıştı. Yasağı çiğnemek suretiyle bu aylarda yapılan savaşlara ``Ficar Savaşı´´ adı verilirdi. Rivayete göre, Hz. Peygamber bazı ficar savaşlarına katılmış, ancak bu savaşlarda silah kullanmayarak savaşçılara lojistik destek sağlamıştır.

Görüldüğü gibi Sayın Başbakan`ın ismini teşkil eden her iki kelimenin anlamı da gayet güzel ve iyi şeyler çağrıştırmaktadır. Hatta ``Receb´´ kelimesi hem cahiliye döneminde, hem de İslami dönemde Araplar için kutsal kabul edilmiş yegâne zaman dilimidir. Bu bakımdan Sayın Başbakan`ın, Sayın Kılıçdaroğlu`nun ``Recep Bey´´ söyleminden hoşnutsuzluk duymasına hiç gerek yoktur. Ancak duyacağını sanıyoruz. Çünkü eğer biz, Sayın Başbakan`ı tanıyorsak duymak durumundadır! İki gün geçmesine rağmen arayıp Sayın Kılıçdaroğlu`nu kutlamadığına göre şu anda burnundan solumakta olduğunu sanıyoruz! Bu rahatsızlığını Salı günü yapılacak grup toplantısında mutlaka dile getirecektir başbakan. Hele hele Kılıçdaroğlu`nun, Sayın Başbakan`ı, Kasımpaşalılıktan tart etmeleri konusunda Kasımpaşalılara, malulen emekli etmeleri konusunda ise emeklilere yapmış olduğu çağrı, Sayın Başbakan için öyle kolay yenilir yutulur çağrılar değildir! Bu çağrılar, ``Haydi ananı al da git´´ şeklindeki çağrıdan ve ``One minute´´ çıkışmasından çok daha ağır gelmiştir Başbakanın nefsine. Hele de siz şu Dandi Kemal`in yaptığına bakın!!!

``Recep bey´´ nitelemesinde bir ironi, bir alay, bir mizah öğesi ve dalga geçme niyeti kesinlikle var. Ancak bu dalga geçme niyeti Sayın Bülent Arınç`ın geçmiş olduğu dalgadan kesinlikle çok daha hafiftir. Hatırlayın hele; Sayın Bülent Arınç 29 Mart 2009`daki yerel seçimlerinden sonra ne demişti partilileri tarafından ``Gandhi Kemal´´ benzetmesi yapılan Sayın Kılıçdaroğlu hakkında: ``Gandi Kemal`di şimdi Dandi Kemal oldu!"(bk. http://samanyolu.com/y/727/gandi-kemal-dandy-oldu/ ).

Peki, ne demek ``dandi´´? Türkçemizde (TDK sözlüğünde) ``dandini´´ diye bir kelime var ama ``dandi´´ diye bir kelime bulunmuyor. Dandini; sıfat olarak ``Düzensiz, karışık, darmadağınık, yaşına yakışmayacak davranışlarda bulunan´´ anlamında tarif edilmiş sözlükte. Halk ağzında ve argoda ``derme çatma, uyduruk, sıradan ve bayağı´´ anlamında kullanılan ``Dandik´´ kelimesi de aslında ``dandini´´ yerine kullanılmaktadır.´´Dandi´´ kelimesi hakkında internette ``İngilizce dandy`den gelen, giyiminde, tavırlarında, beğenilerinde ve toplumsal davranışlarında aşırı bir özenti içinde olan erkek, züppe´´ diye de bir tanım yapılmış(bk. http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=dandi).

Peki, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu tanımlamalardan hangisine uyuyor? Bizce hiçbirisine uymuyor. Peki, o zaman Sayın Bülent Arınç, Kılıçdaroğlu hakkında kullanmış olduğu bu ``Dandi´´ kelimesini hangi anlamda kullandı? Bir zamanların sakız (çiklet) markası olan ``Dandy´´ anlamında olabilir mi? Emin değiliz ama olabilir. Yani Sayın Arınç bu meşhur sözüyle(!) muhtemelen şunu demek istemiş; ``Kemal Kılıçdaroğlu`nu Hindistan özgürlük mücadelesinin lideri Mahatma Gandhi`ye benzeterek iyice şişirdiler. Meğer o, sıradan bir çiklet baloncuğu imiş. Sonunda patladı&8230;´´

Dünkü kurultayda yapmış olduğu konuşmayı izleyince Sayın Kılıçdaroğlu`nun aslında ``dandi´´ olmadığını galiba herkes gibi Sayın Arınç da görmüş olmalıdır. Bana göre; Sayın Arınç da Sayın Başbakan da Sayın Kılıçdaroğlu`ndan gerçekten korkmalıdırlar. Zira inanıyoruz ki; Sayın Kılıçdaroğlu, TBMM`deki grup toplantılarına Sayın Baykal`ın yaptığı gibi nutuk atmak için değil, grubunu ve milleti bilgilendirmek için gelecektir. Sayın Baykal`ın yaptığı gibi sadece içinde ``Deniz Feneri´´ evrakı bulunan Kırmızı Klasörle kürsüye çıkmayacak, her hafta başka bir klasörle çıkacaktır. Sayın Baykal`ın yaptığı gibi sadece Başbakan`a laf yetiştirmekle ve onun yörüngesine girmekle kalmayacak, kendi yörüngesini ve gündemini yaratacaktır.

Zaten Sayın Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP`nin iktidara gelebilmesi için tek çaresi vardır: O da en kısa zamanda Sayın Başbakan`ın yörüngesinden çıkmak, onun uydusu olmaktan kurtulmak ve kendi çekim alanını yaratmaktır. Bu da ancak, Kılıçdaroğlu`nun dediği gibi 81 ile yayılmak, halkla ve halkın sorunlarıyla yüzleşmekle olacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu`nu tebrik ediyor, başarılar diliyorum&8230;

23 Mayıs 2010

Ömer Sağlam


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.