Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
H.Prof.dr.Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 15.07.2010 10:27:25

ÇÖZÜM MÜ ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ?

H.Prof.dr Nurullah AYDIN
15 Temmuz 2010

ÇÖZÜM MÜ ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ?

Bakın; Türkiye`nin her kesimden insanın kafasının karışmasına neden olan acı gerçeklerden bir kesit sunalım. İlgi alanları da ortaya çıkmış olur sanırım.

Açılım diye diye Türk toplumunda bin yıldır oluşan ortak değerler, ortak dokular paramparça ediliyor..

Şöyle sormak gerekir: hayatınızla, dünyayı algılama biçiminizle ilgili en büyük ezberinizi bozmaya hazır mısınız?

Açılım diye diye bugünlere geldik! Her sabah şehit haberleri ile uyanmak nerede ise günlük yaşamın parçası oldu. Her gün ocağına ateş düşen aile sayısı artıyor. Binlerce ana-baba, ağabey-abla, kardeş-bacı, teyze-hala, dayı-amca, asker evlatlarından gelebilecek acı haber ile elleri yüreklerinde yaşıyorlar, onların da her gün hayatından bir parça eksiliyor.

Kabahat açılımda değil! Siz eğer açılım yapıyoruz diye beceriksizlik yaparsanız çözümsüzlük devam edecek demektir..

Oysa; çözüm yanlışımızdadır. Demedik söz, başvurmadık çare bırakmadık. Ama sonuç değişmedi. Gerçekten son 26 yıldır bu ülkeyi yönetenlerden hiçbirinin ``Terörle mücadelede şunları yaptık, şu başarıyı sağladık´´ demeye hakkı yok. Nitekim ağızlarından kamuoyunu rahatlatacak açıklama beklediğimiz yetkililer bile, ``önümüzdeki günlerin daha da kötü geçeceğini´´ müjdeliyorlar.

Şiddetle değil, el ele sorunlar çözülür. Bir tek çocuğun hayatı sönse bile, oturup ağıt yakmamız gerekirken, ücralarda ölüme teslim ettiğimiz çocukların başlarına gelenler karşısında yine bildik sözcükleri tekrarlıyor Türkiye.

Saldırana değil saldırtana bakmak gerekir. Terörün alçak yüzü, toplumu infiale sürüklüyor.
Terörde açılımın rolü ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.

10 şehit, 14 yaralı. Başbakan ortada yok; bakanları da... Nerede Gazze yardımı şehitlerinden sonraki esip gürleyen, feryat figân olan Başbakan? Nerede TV`lerde ağlayan Bülent Arınç? Nerede Filistin bayrakları ile sokaklara dökülen insanlar?

Oysa Siyasi Islamcılar için Gazze, Filistin önemli. Peki ama neden?
Bakın; 12 Eylül 1980`de toplumsal hayatın ``İslamileştirilmesi´´ aynı dönemde Filistin topraklarında da yaşandı. Tesadüf değildi. ABD bu ``yeşil kuşak projesi´´ni aynı süreçte, aynı amaçla Filistin`de de hayata geçirdi. Bugün Türkiye`de ağzından ``Gazze´´ sözcüğünü düşürmeyen siyasi çevreler ile Gazze`yi merkez yapan Hamas bu büyük projenin ürünüdür. Türkiye ve Filistin`in nasıl ``İslamileştirildiği bilinirse bu siyasal ittifak daha iyi anlaşılır..

Avrupalılar insanca ve hakça yaşayabilmek için herkesi, her şeyi sorgular. Biat kültürü yoktur. Yani körükörüne kişiye lidere, partiye, fikre tapınmaz. Avrupa`nın bütün büyük kentlerini gezenler bilir. Hemen hepsi de bakımlı, güzel, temiz şehirler... Avrupa şehirlerinin ortak özellikleri, parklarının ve meydanlarının bol oluşu...
Amerikalılar her yeni başkanla değişime çok güveniyor.

Türkiye öyle mi? Türkiye`de lider, parti, fikir, cemaat, örgüt mutlak doğru, tartışılmaz.

Bakın; TBMM Genel Sekreterliği`nde 2002`den bu yana 1347 kişi işe başlamış.

2002 yılından sonra Meclis`e alınan personel sayısının da açıklanmasını isteyen MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan`ın sorularına yanıt veren Meclis Başkanvekili Nevzat Pakdil, TBMM Genel Sekreterliği teşkilatında görev yapan personelin, milletvekilleri ya da birbirleriyle olan akrabalıklarına ilişkin herhangi bir kayıt tutulmadığını ifade ediyor. Ocak-Şubat 2008 döneminde Genel Sekreterlik teşkilatında şoför, bahçıvan, garson, hizmetli gibi daha çok yardımcı hizmetlerde görev yapan 322 personelin istekleri üzerine emekliye sevk edildiğini, emekliye ayrılan personelden 195`inin yerine çocuklarının geçici personel statüsünde göreve alındığını bildiren Pakdil, 2002 ile 2010 tarihleri arasında 442 kadrolu personelin işe alındığını açıklıyor.

Adeta babadan oğula geçen bir iş ilişkisi oluyor ki, böyle bir olay demokratik bir hukuk devletinde kabul edilebilir mi?.

Milletvekilleri aynı hzimet aynı. Yeni kadrolarla kime, ne hizmet veriliyor acaba!
Bir bedene sıkışmış bir ruhum ben diyen vatandaş için vaatler artık karın doyurmuyor.

Halk peki, ne olacak? diye soruyor. Soruyor ama dinleyen var mı?

GüNüN SöZü: Herkesimle iletişim içinde ol, dogmaların esiri olmazsın.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.