Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer Sağlam - (Ziyaretci) 28.01.2010 01:10:09

BUNLAR YA ŞABALAKTIR YA DA HAİN (2)

Eğer böyle bir şeyin gerçek olduğu ortaya çıkarsa, yani böyle bir planın doğru olduğu ispatlanırsa, değil sadece Deniz Baykal, bu ülkede orduya güvenen milyonlarca insanın vücut kimyası bozulur. Hatta benim bile. O takdirde söz konusu planı yapan generallerin salak ve şabalak olduğuna kesin kanaat getiririm ki; bu da Bülent Arınç`ın meşhur lafının ne kadar isabetli olduğunu gündeme getirir. Ne demişti Arınç, "Bu paşalarla iyi ki bir savaşa filan girmemişiz. Bunların savaşacak halleri filan yok. Bunlar askerlikten başka her şeyi yapmışlar!..".



Bu bakımdan ben ne sözüm ona Arınç`a suikast düzenleyecek askerlerin ceplerine Arınç`ın evinin adresini ve krokisini yazarak gittikleri yalanına inanıyorum, ne de bahsedilen planda yer alan gerçek isimlerin askerler tarafından yazıldıklarına. Bu, olsa olsa "Tutuklanacaklar" listesindeki gazetecilere cesaret, "Kullanılacaklar" listesindekilere de gözdağı vermeyi hedefleyen bir uydurma ve eklemedir. Gazeteci Uğur Dündar`ın 25 Ocak 2010 gecesi yayınlanan "Arena" programında "Balyoz Harekât Planı"nı yapanlar hakkında söylediği "Bu planı yapanlar ya şabalak(aptal-salak)tır. Ya kuyruk acıları vardır. Ya da açık söylüyorum haindirler" şeklindeki cümleleri de gönülden onaylıyorum. Bu plan, ister askerler tarafından yapılmış olsun, isterse siviller tarafından eklemeler yapılarak uydurulmuş olsun, bunu yapanlar el hak Uğur Dündar`ın tarif ettiği niteliktedirler. Yani ya şabalaktırlar, ya kuyruk açıları vardır, ya da haindirler&8230;



Sahi Başbuğ Ne Demek İstedi?



Genel Kurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ`u ilk defa bu kadar gergin, sinirli, hatta öfkeli gördük. Konuşmasının bazı bölümlerini dişlerini sıkarak ve önündeki kürsüyü yumruklayarak yaptı. Sayın Başbuğ sakin bir sesle;



"Bu iddialar kapsamında vahim konular da var. Vahim iddialar. Keşke buraya getirseydik, gösterseydik. Eğitimde kullandığımız dokümanlara talimname deriz. Sahra talimnamesi vs. gibi. Talimnamelerimizden taarruzla ilgili bölüme baktığımız zaman ki, tahmin ediyorum çoğunuz da askerlik hizmetini yaparken görmüşsünüzdür, özellikle hücum bölümü, taarruzun en son safhası, askere ne dedirttiriyoruz, biliyor musunuz? `Allah Allah` diye asker taarruz ediyor"



Dedikten sonra birden celallendi, dişlerini sıkarak ve önündeki kürsüyü yumruklayarak şu sözleri söyledi:



"&8230;Ya şimdi ben size soruyorum, vicdansızlara soruyorum, `Allah Allah` diye askerine hücum ettiren, taarruz eden bir ordu nasıl Allah`ın evi camiye bomba atmayı düşünür? Vicdansızlıktır. Lanetliyorum bunları. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Çanakkale`de de böyleydi, İstiklal Savaşı`nda da böyleydi, bugün de böyle. Bugün de, bu ordunun Mehmetçiği Allah Allah sesleriyle düşmana, eğitim tabii bu, Allah sesleriyle eğitim yapıyor. Talimnamemizde var. Ya böyle bir ordu, böyle bir ordunun kişileri çıkacak, Allah`ın evi camilere bomba atacak. Oradaki dini ibadetini yapan kişileri şey yapacak. Yine bu ordunun kişileri çıkacak kendi uçağını bilmem ne yapacak. Lanetliyorum. Türk ordusunun da bir sabrı var. Asker şimdi bölgede elinde silah yine bekliyor bu ülkeyi, milleti. Siz bu orduyu, tümünü nasıl böyle itham edersiniz? Hiç mi vicdanınız yok? Yapanlara söylüyorum elbette&8230;"()



El hak doğrudur ve bu konuda İlker Başbuğ`un yüzde yüz haklı olduğuna ve doğru söylediğine inanıyoruz. Çünkü bu konuda özellikle irticai kesimde Askeri talimnamelerden hücum esnasında "Allah Allah" nidasının kaldırılarak bunun yerine örneğin "Hurra" gibi bazı nidaların getirileceği hususunda bazı dedikodular yapıldığını ben de duydum. Dolayısıyla Sayın Başbuğ, yukarıdaki konuşmasıyla bu tür aymazlıklar içinde bulunan kötü niyetlilere ve irticai çevrelere iyi bir cevap vermiş bulunmaktadır.



Sayın İlker Başbuğ`un şu sözlerini ise oldukça kapalı ve yetersiz bulduk:



"Bilgi sızdıranlarla ciddi şekilde mücadele içinde olmamız lazım. Bakın ilk defa bunu burada açıklıyorum. Bugüne kadar TSK içinde çeşitli şekillerde bilgi sızdırmasıyla ilgili, sağa sola, basına, medyaya, nereye derseniz deyin, kişilere... Bilgi sızdırması kapsamında açılan soruşturma adedi 61`dir. Bunlardan 9 tanesi kovuşturma safhasına, yani yargı safhasına dönüşmüştür. Yani 9 konu mahkeme tarafından devam ediyor. Bir tanesi sonuçlandırıldı ve bu mahkemenin sonuçlandırdığı karara göre bir subay 3 yıl hapis aldı ve Silahlı Kuvvetler`den tard edildi. Ve şu anda 10 kişi de bu kapsamda çeşitli rütbelerde tutukludur. Maalesef bu sızan bilgiler değiştirilerek, eklemeler, vesaireler yapılarak işte zamanı geldiği zaman kullanılıyor."



TSK`ye ait bilgi sızdıranların yargılanması ve cezalandırılması iyi güzel de peki sızdırılan bilgiler gerçekten de suç niteliği taşıyorsa ne olacak? Bilgi sızdıranları yakalayın, ordudan tard edin. İyi güzel de her bilgi sızdıranı cezalandırma yoluna giderseniz, o zaman da suçların üstünü örtmüş olmaz mısınız? O zaman geriye yapılacak tek şey kalıyor. O da ordu içindeki müracaat ve şikâyetlerin ciddiyetle üzerine gitmek, müştekileri cezalandırmadan önce şikâyet konusu olan olay ve kişileri tetkik etmek ve olayların üzerine ciddiyetle gidildiğini TSK mensuplarına hissettirmektir. Buna rağmen TSK mensupları, suç unsuru gördükleri olayları üstlerine ve yetkili askeri mercilere değil de öncelikle sivil organlara sızdırıyorlarsa elbette bunlar yargılanmalı ve gerekirse TSK ile ilişkileri kesilmelidir. Genel Kurmay Başkanı`nın konuşmasında bu yönde bir bilgi bulunmuyor.



Sayın İlker Başbuğ`un şu sözleri ise TSK`nin demokrasiye bağlılığını göstermesi açısından son derece önemlidir:



"Son olarak değineceğim konu şudur, bu kelimeyi burada söylemekten hicap duyuyorum ama mecbur kaldığım için söylüyorum, severek söylemiyorum, ama söylemek durumundayım. Türkiye`de son dönemde maalesef darbe, darbe iddiaları Türkiye`nin gündemini teşkil etmektedir. Ana gündem maddesini teşkil etmektedir. Ve bu kapsamdaki iddialardan TSK olarak fevkalade rahatsızız. Bu konulara ilişkin TSK`nın durumu, pozisyonu nettir. Artık Silahlı Kuvvetler olarak biz, ülkemizin ve toplumumuzun huzura ve barışa ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bugün herkesin, 72 milyonun bizce artık yürekten inanması gereken husus şu olmalı; diyoruz ki demokraside, demokratik yönetimlerde en önemli olan husus, iktidarların seçimlerle demokratik yöntemlerle el değiştirmesidir. Ve bu düşünceye herkesin de yürekten inanması gerektiğini değerlendiriyoruz."



İlker Başbuğun şu sözlerini ise biraz elastiki bulduk. Daha doğrusu ne anlama geldiğini pek anlayamadık:



"&8230;Kimse TSK`yi dünyanın başka ülke ordularıyla kıyaslamak gibi bir hataya düşmesin. Bizim ordumuz Güney Amerika`nın bilmem ne ülkesinin ordusuna benzemez."



Yani İlker Başbuğ`un bu sözlerini Erman Toroğlu`nun dediği gibi "Kodu mu oturturuz!" şeklinde mi anlamak gerekir, yoksa "TSK, demokrasiye bağlıdır" şeklinde mi yorumlamak gerekir pek anlayamadık. Ancak Sayın Başbuğ`un bu sözlerini, demokrasi ile ilgili diğer sözlerine bakarak yine de ikinci şekliyle anlamak istiyoruz&8230;



Bence Sabit Kanadoğlu Biraz Az Konuşmalıdırlar!



Elbette bir kimsenin başka bir kimseye "konuşma" ya da "biraz az konuş" demeye hakkı yoktur. Böyle bir durum, düşünce özgürlüğünü hedef alan demokrasilerde söz konusu bile olamaz. Ne zamanki insanların söylem ve eylemleri, başka insanları rahatsız etmeye ve toplumun tamamını veya bir bölümünü germeye başlarsa işte o noktada birilerinin (en azından dostlarının)bu tür söylemlerin ve eylemlerin sahiplerini bir miktar uyarmasında sonsuz faydalar vardır.



Bu ülkede söylem ve eylemleriyle insanları rahatsız eden ve en azından toplumun bir kesimini geren insanlar var mıdır? Elbette vardır. Bana göre; bu insanlardan ikisi Sayın Bülent Arınç ve Sayın Sabit Kanadoğlu`dur. Ve bana göre; bu iki şahsiyetin konuşmadıkları veya az konuştukları zamanlarda toplumda sanki bir rahatlama oluyor gibi.



Bülent Arınç ile ilgili görüş ve kanaatlerimizi muhtelif tarihlerde dile getirdik. Ancak Sayın Sabit Kanadoğlu hakkında bugüne kadar hiçbir şey söylemedik. Öte yandan bir hukuk otoritesi olarak kendisine hep sempati ile baktık. Ancak adı geçenin birkaç gün önce söylediği "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi`nce tescillenmiş bir partinin anayasayı değiştirme hakkı yoktur&8230;" şeklindeki sözlerini hiç beğenmedik ve böyle bir fikri hukuka ve demokrasiye aykırı bulduk. Siz hem kalkıp bir mahkemenin vermiş olduğu karara dayanarak bir partinin "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu" kabul edeceksiniz, hem de aynı mahkemenin böyle bir partiyi kapatmamasından dolayı rahatsız olup, bu partinin yasa yapma yetkisi olmadığını savunacaksınız. Dolayısıyla; "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi`nce tescillenmiş bir partinin anayasayı değiştirme hakkı yoktur&8230;" şeklindeki bir sözü Deniz Baykal ya da Kemal Kılıçdaroğlu gibi siyasiler söyleyebilir ama emekli de olsa Sabit Kanadoğlu gibi bir hukukçu söyleyemez. Eğer söylerse bu söz, hukuki bir içtihat değil, alelade siyasi bir polemik olur ve söyleyenin hukukçu kimliğinin zedelenmesine sebep olur&8230;



Dipnotlar:

http://yenisafak.com.tr/Politika/?i=10916

İlker Başbuğ`un sözleri, www.milliyet.com.tr ve www.superonline.com internet sitelerinden alınmıştır.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.