Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 27.07.2014 09:32:40

BORALTAN`DA 146 ÜLKÜCÜ KATLEDİLDİ

Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR

BORALTAN`DA
146 ÜLKÜCÜ
KATLEDİLDİ
ÜLKÜCÜLERİN EN BÜYÜK DÜŞMANI ``Milliyetsiz hain ŞEF´´ İSMET`İN MEZARINA TÜKÜREREK BAŞLIYORUM
Türkiye Cumhuriyetinin Utanç Vesikası: Boraltan Köprüsü Katliamı
1944 yılında, Milliyetsiz hain Şef döneminde Azerbaycandan kaçarak Türkiyeye sığınan 146 Azerbaycan Türkü aydının Staline geri verilmesi ve kurşunlanarak öldürülmeleri tarihe Boraltan Köprüsü Vakası olarak geçmiştir.

1944 yılında Türkistan, Sovyet Rusyası tarafından işgal edilmişti. Sovyet rejimi kendisine karşı tehlike olarak gördüğü her şeyi yok etmeye kararlıydı. Özellikle Türklerin yaşadığı ülkelerde taş üstünde taş bırakmayan Sovyet rejimi Azerbaycandaki Türkleri de hedef almıştı. Sovyet rejiminin katliamlarından kaçarak kendilerine anayurt olarak gördükleri Türkiyeye sığınmak isteyen 146 tane Azerbaycanlı aydın tarihe geçen bir olayın aktörleri oluyor.

Azerbaycandaki Sovyet birliklerinden kaçmayı başaran aydınlar, Iğdırdaki sınır kapısına yakın yerdeki Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsünü geçerek Türk sınır karakoluna sığınıyor.

Türkiyede Milliyetsiz Şef döneminin yaşandığı yıllara denk gelen olayda, 146 Azerbaycanlının Türkiye-ye sığındığını duyan Sovyetler hükümeti, bu kişilerin derhal SSCBye iadesini istiyor.

Türkiyeye sığınan Azerbaycan Türkleri, kuşkusuz kendilerinin azılı Rus askerlerine geri verileceğine ihtimal bile vermiyorlardı. Azerbaycanlı sığınmacılar Türkiye-ye sığınarak kurtulduklarını düşünüyorlardı.

Sovyetlerden gelen istek üzerine karakoldaki askerler panik içinde Ankara ile temasa geçiyor ve sığınmacıların geri verilip verilmeyeceği ile ilgili bilgi almak istiyor. Hem Türk askerleri hem de sığınmacılar, öz yurtlarının böyle vatan sevdalısı kardeşlerimize kucak açacağından emin bir şekilde Ankara-dan gelecek cevabı bekliyorlar. Ankara-dan gelen cevap herkesin tüylerini ürpertiyor:

ANKARA: ESİRLERİ İADE EDİN

Bu korkunç cevap, herkeste bir korku ve şaşkınlık uyandırıyor ve Ankaranın cevabı tekrar isteniyor. Fakat sonuç aynı: Ülkelerine iade edin!

BİZİ ÖLDÜRÜN GERİ VERMEYİN

Azerbaycanlılar, bu cevap karşısında Lütfen bizi o azılı düşmanlara teslim etmeyin, bizi siz öldürün. Kendi vatanımızda, kendi bayrağımızın altında ölmüş oluruz deseler de, karakol komutanı içini kan ağlaya ağlaya 146 sığınmacıyı yeniden Sovyet Rusyasına, eslim etmek zorunda kalıyor. Ruslara zorlukla teslim olan 146 Türk evladı, hemen elleri ayakları bağlanarak oracıkta, Türk askerlerinin gözleri önünde kurşuna dizilerek öldürülüyor!

Tutsak Türklerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri

A Ğ I T

Boraltan bir köprü, aşar geçer Arası,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.

Karası, karası, merhamet fukarası,
Karası, karası, merhamet fukarası,

Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.
--0--

Azerbaycanın büyük milli şairi Almas Yıldırım, bu olayı Dönek Kardeş adlı şiirinde şöyle dile getiriyor:
DÖNEK KARDEŞ

Türk denince özü, sözü mert olur,
Dost deyince ayrılmaz bir fert olur,
Kardeş deyip dara düşsem, sığınsam,
Şimden geru bu bana bir dert olur.

Ben ne diyem bu vefasız dağlara,
Öz kardaşı dönek olan ağlara!

Türk; o Altayların dünkü eri mi?
Yolunda can koydum, verdim serimi,
Düştüğü ağlardan kurtulsun diye,
Serdim ayağına doğma yerimi

Kardaş armağanı, dökülen kanlar,
Bana mükâfat mı giden kurbanlar?

Ben diyorum, Kayıhandır soyumuz,
Bir kaynaktan varlığımız, boyumuz,
Dilim dili, yolum yolu, emel bir,
Bir bayrakta, yıldızımız, ayımız.

Azerî, Türk, Türkmen; var mı ayrılık,
Nerden doğdu bu imansız gayrılık?

Alnımın yazısı, karadır kara,
Karadan bir mendil yolladım yara,
Yol uzun, el uzak, yetişmez eller,
Türklüğün kanayan kalbini sara.

Felek kıymış beslenen bu dileğe,
Lânet Türkü hançerleyen bileğe.

Bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim?
Günah mı Türklüğe gönül verdiğim?
Rusların açtığı yaradan derin,
Anayurtta öz kardaştan gördüğüm.

Seslenseydim, ses çıkardı her taştan,
Ne beklersin sağırlaşan bir baştan.
Kaçtır, eli kanlı çıktı oyundan,
Ne bilem, kahpelik varmış soyunda,

Girdiğim öz yurttan döndürülürken,
Kanımın aktığı sınır boyunda
Açan lâlelerden bir çelenk örsem,
Türklük dünyasına armağan versem.

Karakol komutanı genç subay evine döndükten sonra yaşananlara dayanamayıp intihar etti.
Allah ``ÜLKÜCÜ DÜŞMANLARINI BU ÜLKEDEN HALAS ETSİN KAHRETSİN. KORKAKLAR KORKTULARINDAN BİZE DÜŞMAN OLDULAR.
Selam ve dua ile
24-Nisan-2014


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.