BİR HASTA ZİYARETİ ÜZERİNE
BİR HASTA ZİYARETİ ÜZERİNE
Prof. Dr. Salih Şimşek
- Usta be! Vaktin var mı?
- Hayrola?
- Son “sokağa çıkma yasağı” günü, arşivimde bir sanal bir mülakat metni buldum.
- Kiminle yapılmış bir mülakat?
- Aslında mülakat değil… Diyalog diyeceğim ama o da değil… Ben size okuyayım da ne olduğuna siz karar verin. Öteler âlemine gitmeden önce Hilal Genç hasta idi. Lütuf Türkcan onu ziyarete gitmişti. İşte onların görüşmesiyle ilgili bir mizah metni hazırlamıştım. Sen yoktun ama seninle konuşuyormuş gibi bir diyalog hazırlamıştım ama ben ‘mülakat’ dedim, yanlışlıkla kabul eyle… İşte o sizinle (!) yaptığım sanal konuşmanın metni şöyle:
- Usta be! Duydun mu? Haberi…
- Ne haberi? Memlekette haber kıtlığı mı var?
- Değil de…
- Eeee?
- Ulusalcı Hareket’in geçen dönem milletvekili olan zat, Lütuf Türkcan, hastanede ağır hasta olan CHCP milletvekili Hilâl Genç’i ziyarete gitmiş.
- Ne var bunda? Gayet medenî ve insanî bir davranış…
- Öyle de…
- De’si ne?
- Bunlar birbirlerine düşman partilerin elemanları değil miydi?
- Düşmanlık ‘görünürde’ var. Siyaset gereği… Takmayın kafanıza… Başkalarında yok mu sanki böyleleri?
- Vardır belki, ama biz arkadaşlarla bu olayı bir tartışmak üzere geldik. Şimdi siz yönetici olun, biz fikir jimnastiği yapalım.
- Neden olmasın? Konuşacak olan sizler olduktan sonra… Yapın da göreyim.
- Şuradan başlayalım. Şu arkadaşımız ne der bu konuda?
- Durun, durun! Ziyaretçiler içinde T- Aygün de var. Hani TKK’lı diyorlar ya…
- Kural belli: kişiler sevdikleriyle beraberdir ötede de…
- Ah UHP, ah… Süzme Ermni’yi ihya ediyor ya… Üstelik ömrü boyunca kendilerine cephe almış, katillikle suçlamış birini memnun ediyor!
- Bu ülkede üstüne basa basa ‘ben Türk`üm’, ısrarla her fırsatta ‘Türk`üm’ diyenlere bakın! Bakın, bakın… İyi bakın… Hepsinde ciddi sıkıntı var! Adamlar öyle asıl ‘Türk’ oluyorlar ki, asıl Türkler ses çıkaramıyor?
- Eeee, serde İttihatçılık var... Keşke şu koca imparatorluğumuzu yıkan İttihat Terakki nasıl kuruldu -kimlerle kuruldu- şuan bu bayrağı kimler taşıyor, konuşsaydık... Hilâl Genç’i 12 Eylül 1980 sonrası hangi vasfından dolayı ``Kurucu Meclis Üyeliği’ne seçtiler? Bir konuşsaydık ya…
- Ben işte bu yüzden UHP’den koptum.
- UHP’nin müstakbel Genel Başkanı O… Göreceksiniz, bir kenara not edin.
- İt iti ısırmaz! Pardon ‘kurt, iti ısırmaz!’ diyecektim.
- Bir haber de benden: Hilâl Genç, durumunun ağırlaşması üzerine vasiyetini de açıklamış... - Çiçeklerin gübresini Nursel Tekin versin... - Çiçekleri Okyanus Baysal sulasın... - İşi ehline vermekte ustaymış, gözü arkada kalmaz...
- Çiçekler öksüz kalır.
- Başka bir hayırsever çıkmaz mı dersiniz?
- Vardır var olmasına da…
- Geçtiğimiz günlerde seçim sonuçlarını değerlendiren Türkcan, kendisini yeniden seçmeyen millete ‘nankör millet’ diye bir makale yayınlamıştı.
- Oy verseler, ‘nankör’ olmayacaktı değil mi, bu millet?
- Bir de kendini bu milletten saymadığı için ‘zokayı yutmuş millet’ diye bir yazı yazdı.
- Öyle galiba… Nankör olmamak için, zokayı yutmamak için, bu adamlara oy verip seçmek gerekiyor.
- Şimdi aklıma geldi de… Uzun yıllar milletvekilliği yapmış olan Hilâl Genç, Dogruyol döneminde Demirel’in partisinden aday olmuş, diğer vekiller karşı cıkmış, ‘Hilâl Genç’i partimizde istemiyoruz’ demişlerdi. Bunun üzerine geçtiğimiz günlerde öteler âlemine hesap vermeye giden Demirel, ‘yav adam tam bir köpek… Durmadan bize havlıyor. Bağlayın kapıya, biraz da onlara havlasın’ demiş…
- Bunların buluşmaları gayet normal… Ortak görüşleri saptırıcı olmaları… Sadece hangisi daha fazla saptırıcı… Ben bilemiyorum bilen varsa söylesin!
- Merak etmeyin, akıbeti Evren gibi olacak… Sürünsün bu yavşak da…
— Maalesef Usta, başına ve kıçına TS yazanlar, olur olmaz her yere Türk Bayrağı yapıştıranlar…
- Din bilmez, iman bilmez, güzel ve doğru olan her şeye karşı biri, Türk, Kürt, Ermeni veya başka biri olsa ne olacak? Bunlar mezarda ve Ahiret’te üstünlük değil ki… Keşke bunu anlayabilseler…
- Türk olması ırkî açıdan bir değer ifade etmez! Irklar Allah`ın mizanında tartılmıyor! Müslüman mı? Değilse, bir insan olarak değer görür! Hepsi bu!
- Türkçülüğü ayrışma malzemesi yaparak Anadolu coğrafyasında, kadim Türk yönetimini tanıyanlarla aramıza engel oluşturma ve İsrail’in Ortadoğu’da tek güç olması arzulandı… Yetmedi. ‘Osmanlı Türk Devleti değildi’ ahlâksızlığını ortaya koydular... Binlerce yıllık Türk kültürünü Yahudi kültürüne uydurup, soyun ve asaletin ‘anneden geldiğine’ inandırmaya çalıştılar…
- Sonra da, tarihin kurulmuş tek hukuk devletini soysuzlaştırmaya çalıştılar... Bütün bunları ‘Türkçülük’ adına dillendirdiler. Hem de ciddi ciddi...
- Peki… Bu Ulusalcılığın temel ilkelerini yazan kimdi? İsmi TEKİN ALP... Kim o? Nasıl bir Türk ismi? Değil mi?
- Onun gerçek ismi ‘Moiz Kohen’di… Aslen Yahudi biri... Cumhuriyeti kuranlar da, bu sahtekârı bildikleri halde, ona göz yumdular.
- Osmanlıyı yıkanlar da bu yoldan yıkmadılar mıydı?
- Biri kendini saklayan süzme Ermni, diğeri Türk Ermni’si! Birini al vur ötekine! Nasıl olsa aynı yola hizmet!
- Tamam artık. Adamı ölüm döşeğinde bile rahat bırakmıyorsunuz. Ölünce nasıl olsa hesaba çekilecektir. Size ne? Konu burada kapanmıştır.
|