Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 3.01.2011 10:36:25

BİLGELİK VE AYDIN OLMAK!

BİLGELİK VE AYDIN OLMAK!

Çoğu kez önemsenen insanların konuşmasını dinlersiniz bir şey öğrenmezsiniz.
Dimağınızda oluşan tadla ayrılırsınız salondan veya ekran başından. Çok az konuşmadan bir şeyler öğrenirsiniz, mutlu olursunuz. Nadir olarak bir konuşma sizi düşündürür, ufuk açar, bir kaleydoskopun dönüşü gibi bilginizi harmanlar ve sizi zihnen farklı bir yere taşır. TV`deki programlarda kendilerini bilge zannedenlerin konuşmasını izlerken bu duyguya kapılırım.

Konuşmacı Lord Alderdice. İngiltere Lordlar Kamarası`nın bir üyesi. Muhtemelen topluma yaptığı başarılı katkılardan ötürü hayat boyu bu payeye kavuşmuş biri. Bir psikiyatrist ve çalışma hayatının büyük bölümünü İngiltere-Kuzey İrlanda, sonra da İrlanda içinde (İngiltere ile birleşmeci Protestanlar ve bağımsızlıkçı Katolikler) uzlaşma ve barış için harcamış.

Tarafsız bir gözlemci ve uzman olarak edindiği deneyimden çıkardığı dersleri şöyle özetler. Acaba kendi uzlaşmazlıklarımıza ışık tutabilecek noktalar var mı?

-Bir uzlaşmazlık ancak onun taraflarınca çözülebilir. Dışardan bir aktör, karşı tarafı anlamayan taraflara ötekinin ne hissettiğini ve ne beklediğini anlamakta yardım edebilir ama onlar adına sorunu çözemez.

-Taraflar çoğu zaman kendi pozisyonlarının ne kadar kendilerine has (ve insanlığın ortak sorunlarından uzak) olduğunu anlamazlar. Kendilerini tanımak için onlara zihinsel bir ayna tutmak gerekir.

Verilen örnek şöyle:
Güney Afrika acımasız apartheid (ırk ayırımı) rejimini sonlandırmış ve Nelson Mandela cumhurbaşkanı olmuştur. Mandela bir türlü anlaşamayan İrlandalıları ülkesine davet eder. Aldığı cevap, "Ama onlar kendi aralarında görüşmüyorlar ki" olur. "Olsun, gelsinler" der. İrlandalılar gelirler, Taraflar ayrı salonlara yerleşirler. Mandela her konuşmayı iki kez yapar ve onlara şunu söyler: "Burada sizi bir araya getirmek için her türlü konforunuzu sağladık, hatta apartheid`ı geri getirdik". Bu yenilir yutulur bir söz değildir çünkü on yıllarca dünya bu insafsız ayırımcılığı kınamıştır. Bir an kendinizi İrlandalıların yerine koyun; herhalde sadece
"uh" derdiniz ve biraz utanırdınız.

İşte bu, taraflara ayna tutmaktır. Savundukları şeyin dışardan nasıl göründüğünü anlasınlar diye. Bunu çatışma halinde olan bir toplumda kim yapacak? En olası aday ruhu ve aklı ipotek altında olmayan aydınlar belki. Onlar öyle bir dil geliştirmeliler ki uzlaşmazlık halindeki tarafların tümünü içine alsın, birbirlerini anlamasını sağlasın ve çözümün bir tarafa değil ortak çıkara (tüm topluma) yarayacağını vurgulasın. Bu bakımdan çatışmanın dilinin, uzlaşmanın diline dönüştürülmesi önemli. Çünkü bir dil, anlam aktarımına (iletişim) yaradığı gibi anlayış aktarımını da sağlar. Bu nedenle kavgacı, oyalayıcı/kaypak veya uzlaşmacı olabilir. Eğer niyet hakikaten uzlaşma veya çatışmayı bitirmekse dili ona göre seçmek gerekir.

Ama bu mekanik bir dönüşümü değil niyet değişimini de yansıtmalıdır.

-Rakibinizi saf dışı bırakmanın tek yolu onu silahla yok etmek değildir.
Bunu yapamıyorsanız, iki araca baş vurabilirsiniz:

1- Mizah. Silahlı adamlar ciddidir. Onların, sembolleri, merasimleri ve gerçekten komik söylemleriyle alay edin. ABD`de ırkçı Klux Klu Klan`la o kadar alay edildi ki artık gençler ona katılmamaya başladı.

2- Silahla sağlayamadığınız üstünlüğü ahlaken sağlayın. Rakibin acımasız ve orantısız kaba güç kullanma yöntemine yanıt verilmezse, onun haksızlığı teşhir edilir. Ama silaha silahla karşılık verilirse güçlü her zaman kendisini haklı gösterebilir.

-Kendinize sorun; evlatlarınızı şiddetle sonuç alamayacağınızı anladığınız bir dava için ölüme göndermek akıl ve vicdanla bağdaşıyor mu? Bağdaşmıyorsa siz nekrofil (ölüm sever) misiniz?

Ne dersiniz? Bilgelik böyle bir şey işte!
Türkiye`de kendini aydın zanneden, bilge görünmeye çalışan akademisyenler, her konunun uzmanı gazetecileri görünce halk ne düşünüyor, nasıl algılıyor? Hiç merak eden var mı acaba!

Her konunun sulandırıldığı kırıntı bilgilerle kafa karışıklıkların yaşandığı Türkiye`de sağlıklı çözüm yolları bulunabilir mi?

Bekleyip görelim.

Günün Sözü: Aydın olmak bilge kişilikle gerçekleri ifade etmek demektir.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.