Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10208
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2291) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 28.07.2014 23:57:54

BAYRAMDAN BARYAMA DEĞİL

BAYRAMDAN BARYAMA DEĞİL




Maide Suresi /114, İsa Peygamber`in son akşam yemeği sofrasındaki duasına atfen,"Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten öyle bir sofra indir ki, bizim ve geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir ayet olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın "diyor.
Kuran-ı Kerim`de tek "bayram"kelimesi bu ayette geçiyor.
Bugün Müslümanlar birlik, beraberlik, barış ve huzur için "Allah`ın mümin kullarına ziyafet günleri" olarak verdiği bir Ramazan Bayramını daha kutluyor.


Millet; bireyin iradesiyle var olmayan akıl,din, dil,hukuk, ahlak, estetik, ekonomi ve fen bileşkelerinin bütünü anlamında "millî kültürün" oluşturduğu topluluğa deniyor.
Türk Milleti de birlik, beraberlik, barış ve huzur için "Allah`ın mümin kullarına ziyafet günleri" olarak verdiği Ramazan Bayramını kutluyor.


Ne ki modern öncesi kırsal toplumda hakim gücün temel motivasyonu, sahip olunan toprak parçasındaki zenginliği yönetmek ve düzenlemek iken,
Modern zamanda ulus devlet kurumuyla sahip olunan toprak parçasının ötesinde insanın ve toplumsal yapının da yönetilmesi, refah ve gelişime ortak edilmesi söz konusu olmuştur.


Bugün dünyanın her yerinden insanlar faydaları ve mutlulukları için bilgi teknolojilerini talep ediyor, bilgi teknolojilerini elinde bulunduran güç ya da iktidar da sömürme, baskı kurmak ve kontrol etmek karşılığında arz ediyor.
Sömürgecilik insandan gelişip dünyaya işliyor, modern zamanın yeni hayat tarzı ulus devletlerin ötesinde dizayn ediliyor.


Devletler refah devleti ya da sosyal devlete değil birer şirkete dönüşüyor,şirkete dönüşemeyen devletler taşınamıyor.
Ekonomi ve siyaset daha rafine, rasyonel, bürokrasisi oturmuş, finans sisteminin belirleyici olduğu, hukukun finans sistemi üzerine inşa edildiği yapılar istiyor.
Bu dönüşümü sağlamak üzere devletler kendi içinde ayıklanmalara gitmektedir,o yüzden devlete etki eden yapıların oluşturduğu boşluklara izin verilmiyor.


Din ve millet, devlete eden yapıların başında geliyor.
Ekonominin sahibi Batı, İslam coğrafyası ülkelerine İslam`ın düşüncesine aykırı ılımlı islam vizyonuyla ekonomik güc olmaları yolunda destek veriyor.
O yüzden AKP iktidarı İslami hilafetin temsilcisi Osmanlı`nın ardından oluşan devlet yapılanmalarının Batı`ya entegrasyonu misyonundadır.
Nasıl Vatikan doğrudan ya da dolaylı olarak sahip olduğu gelir kaynakları ve muazzam iletişim gücüyle dünyanın her yanında milyonlarca insana,kendi Tanrı`sını ve dinini en iyi pazarlayan ve o insanları çekip-çeviren bir holding gibiyse,
Türkiye ve İslam coğrafyasının pek çok ülkesi de "Ümmetin Birliği"nden hareketle,"Kur`an ve Sünnet" kaynağından Batı`nın yeniden tanımlanması amacının âlemlere "rahmet" olacağı inancını sürüklüyor!


Bireysel dini duyarlılıkları ağır basan insan tipi değil, siyasal manada dini anlayışları ön plana çıkaran ve cemaatleşme ötesinde partileşmiş,hedefini kendi radikal dini referanslarında belirleyen insan tipi ortaya çıkarmaya yönelik bireysellik ön plana alınıyor.
O yüzden akıl, din,dil, hukuk, ahlak, estetik, ekonomi ve fen bileşkelerinden oluşan "millî kültür" mütemadiyen darbeleniyor.
Üst kimlik olarak Türk Milleti değil, İslam Ümmeti,Türklük değil Türkiye yurttaşlığının oluşturması için yeni müfredatlarla yeni bir jenerasyon yetiştiriliyor.
Sosyolojiler radikal biçimde değişirken milliyetçi değil çoğunlukçu ve otoriter olması yanında "Başkanlık" modelinin de sağlanması gerekiyor...


O sırada Suriye BM Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi Suriye`de yaşanan durumlarla ilgili,
"Suriye jeopolitik konumu ve durumu sonucu daima tehditlerle karşı karşıya geliyor,son süreçte yaşanan olayların iç sorunlarla ilgili bir boyutu olsa da,esas neden bazı Arap ve Batılı ülkelerin İsrail`in çıkarlarına hizmet edecek tutum ve politikalarıdır"diyor.
İsrail`e yaranmak için "Suriye Dostları "yalanı ardına gizlenmiş Suriye`ye düşman hareketlerin İslamcı terörü desteklediğine,
Teröristleri gönderen ve finanse eden ülkelerin Suriye`de yaşanmakta olan insani durumu bir ticarete dönüştürme çabasında olduklarına işaret ediyor...


Eh,nihayet! Birleşmiş Milletler - Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu Başkanı P.Pinheriro, "Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün BM`nin savaş suçları şüphelileri listesine eklenebilir "diyor!


Halbuki IŞİD örgütünün kiralık çeteleri,hem Rojava`da, hem Irak`ta;
Müslümanlık adına insanları öldürüyor, kalp ve karaciğer yiyor, baş kesiyor, göç ettiriyor, alt yapıları vuruyor, ekonomik kaynakları yakıp- yıkıyor, kışkırtıyor,kaçırıyor.
Ya da Fırat üzerinde Felluce Barajı`nı, Burwana Barajını ve Irak`ın en büyük ikinci barajı Haditha`yı ele geçirmiş, ordunun ani bir saldırısı halinde baraj kapaklarını açarak Irak`ın şehirlerini,kasabaları ve köylerini sel felaketine uğratmakla tehdit ediyor.
Ya da Sünni-Şii ayrımı yapmadan halkların kutsal saydıkları bölgedeki bütün tarihi ve kutsal eserleri türbeleri,camileri,mezarları yok ediyor,taş üstünde taş bırakmıyor.


İslam ülkelerinde benzeri sayısız eylem,ama son olarak İŞID eylemleri İslam inancı üzerinde sayısız negatif düşünceler oluşturuyor.
Dünyada İslam`ın birlik, beraberlik, barış ve huzur mesajı derin yaralar alıyor.
Müslümanların mukaddes kabul ettiği yerler yavaş yavaş yıkılır,onların izleri ortadan kaldırılırken, onların ziyaret edilmeleri ve bu yolla İslam geleneğinin yaşatılmasının önüne engel konuyor.





Bu suretle, Tevrat-Tekvin/15-18`de "O gün Rab, Abram`la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar, bu diyarı senin zürriyetine verdim" ifadesine,yani Arz-ı Mevud`a yol açılıyor.



Ama ne Türklük, ne İslam derken,
Bayramlar "Baryam"a değişiyor...gibi görülse de;

Birincisi Allah, Kur`an-ı kerimi hiç kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunu bizzat kendisinin koruyacağını bildiriyor.
İkincisi; Atatürk," Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır"diyor.








İşimiz inancımıza kalmıştır.

Özgür akıl ve vicdanın izinde Türk Milleti`nin yolunu açan Atatürk`ün önderliğinde, Ramazan Bayramımız hepimize mübarek olsun.







28.7.2014






Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.