BATI`NIN İSLAMİ KİMLİK TANIMLAMA ÇALIŞMALARINDAKİ PSİKOLOJİK TAKTİĞİ(3)
1895-1900) İngiltere`nin Hindistan Müstemleke Nazırı Matbuatta intişar eden bir makalesinde, müslümanların elinde Kur`an bulundukça İngiltere`nin İslâmlara tamamıyla hâkim olamayacağını tam hakimiyetin tesisi için Kur`an`ın sûkut ettirilmesi icab ettiğini yazmak suretiyle, hükümetinin İslamiyet hakkındaki gizli siyasetini açığa koymuştu. İngiltere hükümeti, İslamlar hakkında iki türlü hatt-ı hareket takip etmektedir.
Birisi:
O zamanın İslamların önderliğini yapan Türklere karşı olup, Türkiye`de gizli bir ifsad komitesi kurarak Türkleri İslamiyet`ten uzaklaştırmaya ve Kur`an-ı Türkiye`de sûkut ettirmeye çalışmakta idiler.
Diğeri de:
Türkiye`den başka memleketlerdeki müslümanlara tatbik edilen siyaset idi ki, bu siyasete göre de din hususunda müslümanlara geniş müsamaha gösteriyorlar ve onları okşuyorlardı. Türkiye`deki faaliyetlerinden, Türkleri İslamiyet`ten uzaklaştırmak ve bu gayede muvaffak oldukları takdirde Türkleri diğer müslümanların gözünden düşürerek Türklerin önderliğini bertaraf etmek amacını güdüyorlardı.
``Büyük Doğu`nun yirmidokuzuncu sayısında; "Lozan`ın İç yüzü" diye yazılan makaleden:
İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en manidar sözünü söyledi. Dedi ki:
"Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâmı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulûs birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine dilediğini veririz."
Lozan`da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıdları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hristiyan emellerinin Türkiye`yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:
"Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden (yani an`ane-i İslâmiyet`ten) kurtulmak hususunda besledikleri (yani İsmet`in beslediği) azmin, inkâr edilmez delilidir."
Nihaî Vesika
Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası`nda "Türkler`in istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon`un verdiği cevab:
"İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz."
-- Nazlı Güral
|